Paylaş
Bu “Beyaz Türk” lafını her geçen gün biraz daha seviyorum ve rahatlıkla kullanıyorum.
Çünkü onları temsil eden kapı gibi bir “yüzde 42” ve ondan daha da kapı gibi bir “sahiller” hakikati var.
Yani sırtımı dayayacağım sağlam bir duvar.
Tabii buna İstanbul ve Ankara gibi iki metropolün yüzde 45’lerini de eklemek lazım.
İşte ben bu coğrafyada oturan ve ortak duyguları paylaşan insanlara “Beyaz Türkler” diyorum.
Kürt kendine rahatlıkla Kürt diyorsa, ben de niye “Beyaz Türk” demeyeyim.
Katılmak isteyen “Beyaz Kürt” varsa, amenna, kapım onlara da açık.
Teklifim hepimize...
* * *
Ey Beyaz Türkler; siz de Başbakan Tayyip Erdoğan’ı anlamaya çalışın.
Ben öyle yapıyorum, siz de yapın.
- Sizin endişeleriniz varsa belki onun da vardır.
- Sizin maziniz sırtınızda yükse, belki onun mazisi de sırtında yüktür.
Belki o da bizlere derdini anlatamıyordur.
Yok mu içimizde bir cüretkâr; çıkıp da, “Siz anlamaya çalışırsanız, biz de anlamaya çalışırız” diyecek?
“Cemaatimiz” mi mani olur?
Herkese tavsiyemdir. Her kim, içinde kendine ait bir “cemaat” var, onun artık “cerahate” dönüşmesine izin vermesin.
Bir deneyelim.
* * *
Sakın bana “Yüzde 58 gözünü mü korkuttu” demeyin.
11 Eylül’den daha güvendeyim. Halep oradaysa taş gibi yüzde 42 de burada.
Sakın bana “Sen de mi döndün” falan gibi şeyler söylemeyin.
Dönsem nereye döneceğim.
Tansu’nun başını örttürmeye kalksam, geçen sefer kafama ütü fırlatmıştı, bu defa domdom kurşunu sıkar.
Kızımı tesettüre sokmaya kalksam, mini eteğini daha da kısaltıp, beni babalıktan reddeder.
İçkiyi bırakmaya kalksam, ne bünye kalır, ne de o tapındığım hedonist ruh.
Hazin bir reddi şahsiyet olur. Bu yaşta kaldıramam, dönekliğin bu kadarını hiçbir çuvala sığdıramam.
Namaz kılmaya kalksam, ben maymun iştahlı bir adamım.
İki rekat kılarım, üçüncüye ne iştah kalır, ne de heves.
AK Parti’ye oy mu vereceksin deseniz, verirsem hiç itiraz etmeyin.
Hayatım boyunca oy verdiğim her parti kaybetti.
Tarihin tanıdığı en bahtsız siyasi “Looser”ım, kimseye hayrım dokunmaz.
* * *
Öyleyse ne...
Bu ülkede yaşıyorum.
Kavgadan, gürültüden bıktım.
Dışarı çıkıp bakıyorum, ülkem kanatlanmış uçuyor. Her yerde bir hayranlık.
İçeri giriyorum, etraf toz duman.
Hangisi benim ülkem.
Başkalarının hayran olduğu şu “yükselen yıldız” mı?
Yoksa “Her şey bitti, mahvolduk, yıkıldık” feryatları altında inleyen şu “milli enkaz” mı?
O yüzden diyorum, biraz ateşkes.
Allah’ın PKK’sı, “çatışmasızlık” durumu ilan ediyor da, sahillerle, gerisi mi edemeyecek?
Biraz sükûnet.
Belki birbirimize derdimizi daha iyi anlatırız.
O bize, “genç kızın türbanına karışmamayı” öğretir, biz de ona “Ergenekon’da yapılan aleni ve ağır haksızlıkları”, “laik Türkiye konusundaki samimi hassasiyetimizi”, “adam kayırmacılıklardan” duyduğumuz sahici sıkıntıları anlatabiliriz.
Bir de belki onu, şu asap bozucu sözde liberal, özde faşist kalem istibdadından kurtarırız.
* * *
Çok mu sinir bozucu oldu?
“Beyaz Türklük raconuna sığmadı” mı?
Yoksa, çok mu saf, çok mu alığım?
Hayır, sapına kadar “Beyaz Türküm”; iflah olmaz bir iyimserim ve hep öyle kalacağım...
Şeref sözü...
Paylaş