Paylaş
Ben sorayım.
Arkadaş...
Başbakan Erdoğan ile Abdullah Öcalan anlaşırsa...
Ve yarın muhtemel bir referandumda önümüze...
Kürt sorununun çözümü ile başkanlık sistemi, birbirinden ayrılmaz bir anayasa olarak konursa...
İlle de “Evet” demek zorunda mıyız?
Bazıları diyor ki...
“Türkiye’nin en acil sorunu, ‘Kürt sorununun çözümüdür’. Başkanlık sistemine ‘Hayır’ diyeceğiz diye bu tarihi fırsatı kaçırmayalım....”
Kusura bakmayın, ben buna itiraz ediyorum. Bize anlatılan şekliyle kesin tek adamlığa yol açacak bir başkanlık sistemine karşıyım.
Önüme böyle “anlaşma metni” konursa...
Oyum “Hayır”dır...
Ben çözüme karşı mıyım?
Hayır, asla, asla...
Ama bütün balataları patlatılmış, fren ve denetim sistemi çökertilmiş, kuvvetler ayrılığı prensibi hacamat edilmiş bir başkanlık sisteminin ne Türklere, ne Kürtlere, ne de bu toplumun öteki bireylerine barış ve mutluluk getireceğine inanıyorum.
O rejim, demokrasinin sonu olur...
Hürriyet’in ünlü manşetlerindeki haberleri kimler sızdırmıştı
HERKES Milliyet’te yayınlanan “İmralı tutanakları”nın hangi kaynaktan alındığını araştırıyor.
Gazeteci kaynağını açıklamak zorunda değildir.
Ama araya uzun zamanlar girince açıklanabilir.
Ben de Hürriyet’te yayınlanan tarihi manşetlerin haber kaynaklarını açıklayayım.
- 1990 yılında Suriye’nin düşürdüğü Türk kadastro uçağı olayında Suriye jetleri ile yerdeki komutanlık arasındaki telsiz konuşmalarını yayınlamıştık. Haberin kaynağı Dışişleri Bakanlığı’nın o dönemdeki müsteşarı rahmetli Tugay Özçeri’ydi.
- 28 ŞUBAT dönemindeki ünlü manşetindeki “Bu defa silahsız kuvvetler çözsün” sözünü söyleyen, “üst düzey yetkili”, Deniz Kuvvetleri Komutanı rahmetli Oramiral Güven Erkaya idi.
Bir de açıklamadıklarımız var.
- 500 BİN LİRALIK ÖRTÜLÜ ÖDENEK Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in hükümetten ayrılmadan önce örtülü ödenekten çektiği 500 bin liranın belgesini Muharrem Sarıkaya yazdı.
Haber kaynağının iki yetkili olduğunu biliyorum.
Ama Muharrem onların kim olduğunu bugüne kadar bana bile söylemedi.
- MİLLİ SİYASET BELGESİ Bu belgenin varlığı ve içeriği ilk defa Hürriyet’te çıktı.
Yazanlar Şükrü Küçükşahin ve Muharrem Sarıkaya idi.
Bundan dolayı dava bile açıldı.
Ama her ikisi de kaynaklarını bugüne kadar açıklamadı.
- ÇUVAL GEÇİRME OLAYI Haberi Sedat Ergin yazdı.
Kaynağını bana söyledi.
Ama ikimiz de bugüne kadar kim olduğunu söylemedik.
Ben yumurta, çocuklar biber gazı yemedi, bıyıklı Zuckerberg’i konuştuk
KAMPUSUN ortasında bir avlu.Avlunun bir tarafında kafeler. Tam karşıda bir Starbucks Cafe...
Hemen yanında camdan bir duvar ve üstünde büyük bir pano.
Bıyık takılmış bir Marc Zuckerberg fotoğrafı ve yanında şöyle bir yazı:
“Türk Zuckerberg’i arıyoruz”.
GARAJIN İÇİNDEKİ DOLARLI PANKART BANA NE DİYOR
Geçen pazartesi günü TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde öğrencilere bir konferans verdim.
Ne yumurta yedim, ne aleyhime pankart açıldı.
Palo Alto’yu anlattım.
Türkiye’nin bütün meselelerini açık açık sordular.
Müthiş heyecan verici bir öğrenci topluluğuydu.
Sonra avluya çıktığımızda bu pankartı gördüm.
Üniversitede “Garaj” diye bir bölüm kurmuşlar.
Yani Silikon Vadisi’ni yaratan “Garaj çocukları” esprisini kurmuşlar.
İçeride küçük bölmeler var.
Her bölmede üçer kişilik gruplar, projeler üzerinde çalışıyorlar.
Tam Palo Alto felsefesi yani.
Çalıştıkları bölümün arkasına asılı şu poster dikkatimi çekiyor:
“Get rich or die trying...”
“Zengin ol veya denerken öl...”
Üzerinde dolar işareti var.
Bence yeni yaratıcılığın ve girişimciliğin en genç ve motive edici formüllerinden biri.
Benim gençliğimde olsa, “Pis kapitalist” diye anında tarumar edilirdi.
ÇOCUKLARA ‘HEMEN BİR CEO KARTVİZİTİ BASTIRIN’ DEYİNCE
Çocuklara, “Hemen kendinize bir CEO veya CFO kartviziti bastırın” diyorum.
İçlerinden biri, “Biz co-founder” (kurucu ortak) kavramını tercih ediyoruz” diyor.
Haklılar... Daha genç ve daha “cool” duruyor.
Bilişim alanındaki yaratıcı çocuklar, bir proje etrafında şirketleşiyor.
Marc Zuckerberg ile genç ortağı işe “co-founder” olarak başlamışlardı.
Ama Marc Zuckerberg Facebook’un merkezini Palo Alto’ya taşıyınca yaptığı ilk iş, Sean Parker’ın tavsiyesiyle bir CEO kartviziti bastırmak olmuştu.
Tabii kartvizitin üzerinde şu yazıyordu:
“The Bitch CEO”...
Türkçesi “Orospu CEO”...
Ee bu kadar bir Marc Zuckerberg farkı olacak.
TOBB Üniversitesi’nden çok umutlu duygularla ayrıldım.
Genel yayın yönetmenliğinden ayrıldıktan sonra 20’ye yakın üniversitede konuştum.
Türkiye üniversite eğitimi alanında gerçek bir rönesansı yaşıyor.
Cumhuriyet, 100’üncü yılına umutla yürüyor...
Paylaş