Paylaş
*
A Milli Futbol Takımımızın Dünya Kupası eleme maçlarında Hırvatistan’ı yenip grubunda üçüncülüğe yükseldiği gün komşumuz Suriye’de de çok ilginç iki gelişme oldu.
İç savaşta altıncı yılını dolduran, paramparça olmuş Suriye’nin milli futbol takımı İran’la 2-2 berabere kalarak Dünya Kupası play-off elemelerine katılma hakkı kazandı.
*
Yandaki küçük fotoğraf ise bu galibiyetin Şam sokaklarındaki kutlanmasını gösteriyor.
Bu fotoğraf aynı zamanda Suriye’de iç savaşın bitişinin ilk fotoğrafı olarak kabul edilebilir.
Evet savaşın enkazı içinden bir Dünya Kupası takımı çıktı.
*
Aynı gün Esad yönetimine bağlı birlikler 3 yıldan beri IŞİD’in elinde bulunan bir bölgeyi de tekrar rejim topraklarına kattı...
*
Ondan bir gün sonra ise Birleşmiş Milletler Esad güçlerinin İdlib’de sarin gazı kullandığını açıkladı.
Birleşmiş Milletler’in aynı açıklamasında bir rakam daha vardı.
Suriye’deki iç savaşta bugüne kadar 33 farkı çeşitli kimyasal silah kullanıldığını, bunlardan 7’sinin Esad rejimi tarafından mart ile temmuz ayları arasında kullanıldığını bildirdi.
Bu demektir ki iç savaşta Esad karşıtı gruplardan da kimyasal silah kullananlar var.
Sadece bu açıklama insani trajedinin boyutunu gösteriyor.
*
Suriye savaşı sonuna doğru yaklaşıyor.
Bizim dışımızdaki bütün dünya şu gerçeği çok iyi anladı.
Dünya barışı açısından en iyi çözüm, Suriye’de Esad rejiminin tekrar ülkenin kontrolünü ele alması.
*
Yaşanılan bu tarihi trajedi herkese gösterdi ki, onların kontrol edemediği her bölgeyi IŞİD veya El Kaide’ye bağlı Nusra ele geçiriyor.
Yani insanların kafasını kesen, diri diri yakan, kadınları seks kölesi haline getiren bir zihniyet....
*
Savaşın başında olduğu gibi, bugün yine aynı cesaret ve gerçekçilikle yazıyorum.
Türkiye’nin artık Esad rejimi ile masaya oturup görüşmeye başlama zamanı geldi.
‘NE YANİ SURİYE KASABI İLE Mİ MASAYA OTURACAĞIZ’
'ŞAM’da Emevi Camisi’nde namaz kılma’ hayali kuranların bu yazdıklarıma vereceği cevabı çok iyi biliyorum.
Diyecekler ki, “Ne yani Suriye’de 200 bin Müslüman’ın kanına giren, kimyasal silah kullanan adamla mı masaya oturacağız...”
Benim cevabım da hazır: “Sudan’da 200 bin kişiyi kıtır kıtır kesen Darfur kasabı El Beşir’i, Atatürk Havalimanı’nda devlet töreni ile karşılayan, Türkiye’de krallar gibi ağırlayanlar, Esad’la da rahatlıkla masaya oturabilirler...”
Yeter ki, ülkemizin menfaatleri, sizin egolarınızın bir parmak üzerine çıksın...
ERBİL GÖZLEMLERİ
CENGİZ VE FEHİM’İ NASIL ARIYORUM BİR BİLSENİZ
BÜTÜN dünyanın gözü Ortadoğu’dayken Cengiz Çandar ve Fehim Taştekin gibi gazetecilerin şu an yaygın medyanın dışında kalması benim için büyük kayıp.
Allah’tan Fehim Taştekin “İlke Haber” adlı bir internet sitesinde yazıyor ve onu çok yakından takip ediyorum.
Hepimiz Kuzey Irak Kürt Yönetimi’nin yapacağı referandumu merak ederken, Fehim Taştekin Erbil’e gitmiş ve oradan çok ilginç bir yazı yazmış.
Size bu yazıdan en ilginç satırları aktaracağım.
KOMPLO TEORİSİ
REFERANDUM BİR TÜRK OYUNU OLABİLİR Mİ
FEHİM Taştekin Erbil’den şunları yazıyor:
- Kürtler ‘Evet’, ‘Hayır’ ve ‘Boykot’ üçgenine sıkışmış durumdaymış.
- Birinci grupta, ‘Evet’i “Kürdîlik” ve “vatanseverlik”, ‘Hayır’ı “Kürdistan rüyasına ihanet” olarak görenler varmış.
- Bir tarafta referandumu “zamansız bulanlar, bunu Barzani yönetiminin başarısızlıklarını örtme çabası olarak görenler” varmış.
- Daha ilginci, “Referandum, Kürdistan’ı ikinci Kıbrıs yapmak isteyen Türkiye’nin oyunudur” diye bir komplo teorisine inananlar bulunuyormuş.
- Başka bir grupta ise “Gerekli hazırlıklar olmadan Kürdistan’ı referanduma götürerek bağımsızlık projesini başarısızlığa uğratmak isteyen bölgesel aktörlerin oyunudur” diyenler yer alıyormuş.
MUHAFAZAKÂR DOMATES VE LAİK DOMATES SORUSU
YOK... Bu “soyulmuş domates” hikâyesi öyle kolay kapanacak gibi değil...
Okuyuculardan sorular yağıyor.
Dün ne sormuştuk:
Başı açık kadın “soyulmuş domates” ise başı kapalı
kadın “soyulmamış
domates” midir?
Bugünün sorusu da şu:
Başı açık “soyulmuş domates” yaşlanınca ona ne diyeceğiz?
Tabii ona bağlı şu soru da var:
Başı örtülü “soyulmamış domates” yaşlanınca ona ne diyeceğiz?
Bir okurumun önerisi şu:
“Soyulmuş domates”e yani yaşlanmış başı açık kadına “ketçap”...
“Soyulmamış domates”e yani yaşlanmış başı örtülü kadına “salça”...
Nasıl, içinize sindi mi...
MUHAFAZAKÂR HIYAR MI YOKSA LAİK SALATALIK MI
- HAA işin bir de erkek kısmı var...
“Hıyar”a, yani yaşlanmış erkeğe ne diyeceğiz?
Hıyar turşusu mu...
Onların muhafazakâr ve laik olanlarını nasıl ayıracağız konusunda ise tatmin edici iki kavram bulamadım...
Şimdilik birine “hıyar turşusu”, ötekine “salatalık turşusu” diyebiliriz...
Hangisinin muhafazakâr, hangisinin laik olacağına da siz karar verin.
BU YAZ HEPİMİZ DAHA FAZLA MI KİLO ALDIK NE
DÜN gazetelerde Cem Yılmaz’ın teknesinde çekilmiş fotoğrafları görünce geçen yıl çektirdiğimiz bu fotoğrafı hatırladım.
Daha bir yıl önce ikimiz de filinta gibiydik.
Belli ki bu yaz ikimize de fena gelmiş. Baktım Cem bayağı kilo almış.
“Arif V 216” filmi için falan diyorlar ama bu bana biraz bahane gibi geldi. Bu yaz çevremdeki çoğu insan geçen yazlardan daha çok kilo aldı.
Ben ki 250 gramı mesele yapan adamdım...
Bu yaz 3.5 kilo koydum üzerime... Ve göbek kısmı gitmiyor....
“Yaşasın Hayat”çı Osman Hocam...
“Life Co”cu Ersin Pamuksüzer kardeşim...
Bütün diyetisyenler, detoksçular, hayat koçları, beslenme uzmanları...
Biz, yeni orta yaş grubunun kaderi artık sizin elinizde...
Paylaş