Arkadaş hani sen Türkiye’nin ‘zencilerinin’ oyuna taliptin

HEM içim acıyarak, hem iğrenerek izledim o görüntüleri...

Haberin Devamı

Koskoca eski bakan, kendi korumalarının refakatinde, güvelinkçi çocuğu resmen dövüyor.

 

***

 

Dün Berlin’de maç telaşı bile vazgeçiremedi beni bu yazıyı yazmaktan...

 

Çünkü şurama gelen öfke dilimden çıkmazsa ölürdüm.

 

***

 

Kapıdaki adam eski bakan...

 

Eee bakan ya...

 

E yeni düzeninin yeni imtiyazlısı ya...

 

Sitenin kapısından elini kolunu sallayarak geçecek...

 

Sen misin bana kimlik soran...

 

Haberin Devamı

Biliyoruz artık, halkı horlayan bu tarzı...

 

“Sen kimsin ulan...”

 

Kim...

 

Bir güvenlikçi parçası...

 

***

 

Güya, “Türkiye’nin zencilerinin”, ezilmişlerinin, kakılmışlarının oyuna talip bir partinin üyesi...

 

Ama maşallah 14 yıllık iktidar sonunda o olmuş bir “efendi”, kapıda görevini yapan o çocuk ise bir “köle...”

 

***

 

Hani o “Sen benim kim olduğumu biliyor musun lan” tarzı var ya...

 

Çok iyi bildiğimiz, mafyatik sonradan görme tarz..

 

İşte tam o...

 

ARKADAŞ... O GÜVENLİKÇİ ÇOCUĞU ÖDÜLLENDİRMEZSEN YUH SANA

 

ŞİMDİ sana geliyorum, o sitenin yöneticisine...

 

Haberin Devamı

Bak arkadaş, biliyorum, “Yahu ne yapayım, adam iktidar partisinin eski bakanı” falan diyeceksin...

 

***

 

Biliyorum, iki elini yana açıp “İktidar” diyeceksin...

 

“Muktedir” diyeceksin...

 

Tırsacak, özür dileyecek, alttan alacak, üstünü örtme gayretine girecek, aman biz ettik siz etmeyin falan tribine gireceksin...

 

Yapma bunu...

 

Sakın yapma...

 

***

 

Bak arkadaş... Burası terörün hepimizin sokağında elini kolunu sallaya sallaya volta attığı, bize nanik yaptığı bir mahalle...

 

Ve o çocuk görevini yapıyor...

 

Hem de layıkıyla yapıyor. Sakın ola ki, o çocuğa ceza falan vermeye kalkma...

 

Ödül ver ödül...

 

Bil ki o çocuğun görevi o adamı tanımak değil, senin, yönettiğin sitenin güvenliğini sağlamak... Bunu böyle bil...

 

Tırsma, çekinme...

 

***

 

Ve bil ki...

 

Haberin Devamı

Bu ülkenin bütün makul insanları, cebinde vatandaşlık kimlik numarasını taşıyan, vergisini veren yurttaşları senin arkandadır...

 

MAÇ OYNANMIŞ FORMA YIKANMADAN GİYİLİR Mİ

 

GİYİLİRMİŞ.

 

Berlin’de Fenerbahçe-CSKA Moskova maçında öğrendim.

 

Ama giyen takım değil, benim.

 

İlk maçta üzerimde jean pantolon, Fenerium’un Final Four için hazırladığı özel forma, Fenerbahçe atkısı ve bir gömlek vardı.

 

O kıyafet uğur getirdi.

 

İlk maçı uzatmada 11 sayı farkla kazandık. Eee bu durumda, ikinci maça da uğurlu kıyafetle gitmek şart oldu.

 

Ama birinci maçta öyle heyecanlanmış ve yerimde duramamışım ki, sırılsıklam olmuşum.

 

Bu gayretin, tişörte ve gömleğe nasıl yansıdığını tahmin edersiniz...

 

İşte böyle...

 

Haberin Devamı

Bol deodoran sürünerek, bol talk pudrası sürerek ikinci maça aynı elbiselerle totem yaparak gittim.

 

Neyse fazla hasar olmadı.

 

Alın teriyle ıslanmış totem formasının da ayrı bir yeri var.

 

 

 

‘YENİ TÜRKİYE’DEN ‘ADALETİN BU MU DÜNYA’ MANZARALARI

 

 

BERLİN’deki final maçına odaklanmışım.

 

Ama insanın aklı orada olmasa bile, bir arkadaşı, bir dostu, masadaki biri sizi “yeni Türkiye’nin eski çağ” manzaralarına çağırıyor.

 

***

 

Ülkemde hukuk faciası üzerine hukuk felaketi yaşanıyor. Bir kasaba mahkemesi, bir başka kasaba mahkemesiyle savaşıyor...

 

***

 

Merak ediyorum...

 

Kendini bu hukuk savaşından galip çıkmış sananlar ne hissediyor?

 

Yani, “Kazandık” mı diyorlar...

 

***

 

Bak arkadaş...

 

Bu davanın kazananı yok.

 

Herkes kaybediyor...

 

Haberin Devamı

Kayıp bile değil, milli bir hezimet bu...

 

***

 

Bu gün senin istediğin oldu diye seviniyorsun eğer...

 

Bil ki bu felaket er veya geç senin kapını da çalacak...

 

Bir amok koşusudur bu...

 

Kolektif bir amok koşusu...

 

***

 

Ve bil ki, büyük bir felakete koşuyoruz...

 

BANA GÖRE DÜĞÜNÜN YAPILMASI DOĞRU BİR KARARDI

 

GAZETELERİN reflekslerine baktım...

 

Fenerbahçe tarihi bir finali oynayacak, ama şehit haberleri olduğu için, onu bile büyütmeye cesaret edememiş yöneticiler.

 

Oysa büyütmek lazım.

 

Bu ülkenin bir yandan terörle tarihinin en büyük mücadelesini verirken, bir yandan da tarihinin en büyük finallerinden birini oynama gücüne sahip olduğunu göstermek gerekir.

 

Hem de önce teröriste...

 

Sen bizi yıkamazsın demenin en etkili yolu budur.

 

O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düğünü ertelememe kararını doğru buldum. Ayrıca ne müzik vardı, ne eğlence... Katılan insan sayısının çok olması, onu eğlence haline getirmez.

 

Biliyorum bir bölümünüz bu lafa çok öfkeleneceksiniz... Ama öfkelenmeyin.

 

Terörle savaşı kazanmak için, önce hayatı devam ettirmek lazım.

 

ŞÖHRETLİ İNSANA HER ŞEY MUBAH MI

 

FINANCIAL Times gazetesinin hafta sonu sayısında gazetenin bir yazarı aktör Sean Penn’le yemekli bir sohbet yapmış.

 

Los Angeles’ın Santa Monica bölgesinde sakin bir restorana gitmişler.

 

İçeride oldukları halde Sean Penn sigarasını yakmış.

 

İçtikten sonra yarım kalmış kahve fincanında söndürmüş. Amerika sigara yasağının başladığı ve en katı uygulandığı ülke...

 

Demek ki insan şöhret olunca her şey de mubah oluyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları