Paylaş
Ortadoğu gerçeğini görmek mi istiyorsunuz... Basit...
Şu fotoğraflara bakın hemen anlarsınız.
‘ÇÖL DAVOS’U’ BAŞLARKEN DOST PAKİSTAN NE DEDİ
Riyad’da “Çöl Davos’u” denilen toplantı başlıyor.
Bütün dünyanın gözü toplantıyı kimin boykot ettiği, kimin katıldığı üzerinde...
Dev salonda 3 bin kişi var.
Ve en ön sırada Prens Selman’ın yanında Ürdün Kralı İkinci Abdullah oturuyor.
Hatırlayın, eşi Reina daha 3 hafta önce İstanbul’da TRT World’ün düzenlediği konferansta konuşmuştu.
Fotoğraf karesini biraz genişletirseniz, Türkiye’ye dost bir ülkenin liderini daha göreceksiniz.
Pakistan Başbakanı İmran Han da Riyad’daki toplantıda.
Üstelik konuşmasına şu cümleyle başlıyor:
“Bugün burada bulunmak benim için büyük bir zevktir...”
Vahşet Türkiye’ye dost iki ülkenin liderini etkilememiş.
Bu konuşmadan üç saat önce Pakistan’ın Suudi Arabistan’dan 6 milyar dolar yardım aldığı açıklanmıştı.
BİRAZ İLERİDEKİ OTELDE KAHVALTI YAPAN ADAM
Bu vahşetten sonra Prens Selman’ın yapayalnız kalacağını düşünüyorsunuz değil mi...
Ortadoğu gerçeğini hiç tanımıyorsunuz demektir.
Gelin sizi önceki gün yapılan ‘Çöl Davos’u’nun kulislerinde biraz dolaştırayım.
Prens Selman, Ritz Oteli’nin devasa salonuna girerken, biraz ilerideki bir başka lüks otelde bir Amerikalı kahvaltısını yapmaktadır.
Bu kişi Amerikan Hazine Bakanı Steven Mnuchin’dir...
Evet, devletinin aldığı karar gereği finans zirvesine katılmayıp kahvaltıya gitmeyi tercih etmiştir.
Ama kahvaltı bitince, oradan çıkıp çok ilginç bir yere gidecektir.
Ziyaret ettiği yerin kapısında şu yazılıdır: “Terörizm Finansmanı ile Mücadele Merkezi”ne...
Yani Amerika’nın El Kaide, IŞİD vb gibi terör örgütleriyle mücadelede en fazla önem verdiği yerlerden birine...
‘HAYDUT DEVLET’TEN ‘HAYDUT KATİL’E GEÇİŞ
Bu ziyaret göstermektedir ki ABD, Kaşıkçı vahşetine rağmen Suudilerle birlikte çalışmaya devam edecektir.
Zaten bizzat Başkanı Trump’ın ağzından bu cinayetin bir “rogue state” (haydut devlet) işi değil, “rogue killer” (haydut katil) işi olduğunu açıklamıştır.
Bu arada, ABD Hazine Bakanı zirveden hemen önce Prens Selman’la görüşmüş, ne konuşacaksa konuşmuştur.
Ayrıca Hazine Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili de zaten Ritz Oteli’nin salonundaki yerini almıştır bile.
BİR NUMARALAR YOK İKİ NUMARA SALONDA
Şimdi gelin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o vahşeti anlattığı dakikalarda Ritz Oteli’nin salonunda dolaşmaya devam edelim.
Ürdün Kralı ile Pakistan Başbakanı, sadece katılmakla kalmayıp biraz önce konuşmalarını da yapmıştır.
Başta Citigroup, Goldman Sachs ve Morgan Stanley olmak üzere Amerika’nın önde gelen büyük yatırım bankalarının CEO’larının hiçbiri salonda yoktur. Katılımlarını iptal etmişlerdir.
Ancak hemen hepsinin yerel ve bölgesel başkanları salondadır.
Buna karşılık Rusya ve Asya’dan gelen üst düzey yönetici katılımı sayısında gözle görülür bir artış vardır.
ERDOĞAN KONUŞURKEN FRANSA NEYİ AÇIKLIYOR
Ama en ilginç şeyler salonda değil, dışarıda yaşanmaktadır.
Fransa’nın en büyük enerji gruplarından biri bir petrokimya tesisinin inşası için çalışmalara başladığını açıklamıştır.
Bu arada çok büyük iki Amerikan enerji şirketi de gaz tesisleri için anlaşmaya vardığını bildirmiştir.
AYNI ANLARDA ARAMCO BÜTÜN DÜNYAYA NE DİYOR
Ama asıl büyük sürpriz, Amerika sermaye piyasasında halka açılma hazırlığı içindeki Aramco’dan gelir.
Aramco 8 ülke ile 30 milyar dolarlık yatırım anlaşması imzalamıştır.
Aynı saatlerde bu ülkeler de açıklanır:
ABD, Fransa, Çin, Japonya, İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan, Güney Kore...
Bu yatırım anlaşmaları açıklanırken, Morgan Stanley’in 70 elemanı Riyad’da Aramco’nun halka arz çalışmalarını tam hızıyla sürdürmektedir.
Şimdi tekrar Ritz Oteli’nin salonuna dönelim.
Aramco dışarıda 30 milyar dolarlık anlaşmaları açıklarken, şirketin CEO’su Amin Nasser panele katılanlara çok önemli bir açıklama daha yapar:
“Suudi Arabistan’ın petrol üretimi aynı seviyede devam edecektir.”
Böylece sanayi devlerine de yeterli güvence verilmiştir.
EN SERT ÇIKIŞ SUUDİ KADIN CEO’DAN GELDİ
'ÇÖL Davos’u’nda Kaşıkçı konusu tabii ki çok fazla yer tutmadı. Ama biri resmi, öteki gayriresmi iki çıkış dikkati çekti.
Resmi çıkış Suudi Arabistan Enerji Bakanı Halid El Falih’ten geldi.
Kısa ve mesafeli bir üslupla, cinayeti kınadı ve bu konuda ciddi bir soruşturma yapılacağını söyledi.
Ama panelde çok şaşırtıcı bir ses yükseldi.
Ve bunu bir kadın yönetici yaptı.
Olayan Finans Şirketi’nin CEO’su Lubna S. Olayan aynen şunu söyledi:
“Son günlerde öğrendiğimiz bu feci hareket bizim kültürümüze ve DNA’mıza ters bir şeydir. Bay Kaşıkçı’nın kaderi ile ilgili bütün gerçeklerin su yüzüne çıkarılacağına inanıyoruz.”
Suudi Arabistan’ın en zengin ailelerinden birinin üyesi olan Olayan, bu olaya rağmen toplantıya katılanlara teşekkür etti.
Peki bu konuşmadan sonra salonda ne oldu?
Önce bir sessizlik, sonra birkaç alkış, sonra bütün salondan alkış geldi.
ARADAKİ KOKTEYLDE HANGİ PARÇA ÇALIYORDU
BİR de ilginç ayrıntı.
Riyad’daki konferansta verilen kokteylin mönüsü tam küresel zevke göre ayarlanmıştı.
Bir tarafta Pekin ördeği verilirken, öteki tarafta hindistancevizli ürünler sunuluyordu.
Tabii alkollü içki yoktu.
Ama kokteylin en ilginç yanı seçilen müziklerdeydi.
Fonda Eagles’ın harika şarkısı “Hotel California” çalıyordu.
‘Çöl Davos’u’nun yapıldığı bu otel, tabii ki insanlara bir süre önce burada hapis tutulan ünlü Suud ailelerini hatırlattı.
Ama tabii bunu yüksek sesle konuşmanın zamanı ve yeri değildi.
Çünkü o insanlar oraya iş yapmaya gelmişlerdi.
O sırada Ankara’da açıklanan vahşi işkenceyi, parçalanan bedeni hatırlatıp Pekin ördeğinin tadını kaçırmanın kime yararı olabilirdi ki...
RİYAD’DAKİ SALON BİZE NE ANLATIYOR
EVET Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara’da dehşet verici ayrıntıları açıklarken, Riyad’da salonun içinde ve dışında durum buydu. Bir kere daha anlaşıldı ki seçilmemiş despotlarca yönetilen Ortadoğu’nun gerçeği, dünyanın en vahşice işlenmiş cinayetinden bile etkilenmeyecek kadar katıydı.
Ve ne yazık ki, dünyanın en güçlü demokrasileri bile Ortadoğu’nun bu gerçeğini, gerçek kabul edip işlerini yürütmeye devam ediyordu.
Bu olay bize bir kere daha göstermeli ki Türkiye’nin yeri bu coğrafya değil, Avrupa coğrafyasıdır. Ve bu gerçeği görmek için Türkiye’de bir referandum yapmaya da hiç gerek yoktur.
................................................................
NOT: Bu yazıyı dünkü New York Times ve İngiliz gazetelerindeki haberlerden derledim. Yazılış senaryosu bana aittir.
Paylaş