Paylaş
Çarşamba akşamı, saat 20.00…
Her taraf bomboş…
Afganistan’daki askerleri dahil, bütün Almanya,
milli takımlarının Hollanda’ya karşı oynadığı maçı seyrediyor.
Ancak Mommsenstrasse’nin köşesindeki restoranın önü tıklım tıklım dolu.
300’e yakın insan, ellerinde bardak sohbet ediyor.
Burası, Berlin sosyetesinin buluşma yeri ‘Adnan Restoran’ın önü.
Bir insan düşünün ki; soyadını kimse bilmiyor.
Ama adını söyleyince Berlin’de herkes tanıyor.
‘Adnan’ böyle bir insan işte.
O akşam, restoranının kuruluşunun 10’uncu yılını kutluyor.
Almanya’nın önde gelen aktörleri, sanatçıları, gazetecileri, iş dünyasının önde gelen insanları orada.
Bir hafta önce telefon açıp, “Sizi de davet ediyorum” dediğinde bir saniye bile düşünmedim, kalkıp gittim.
Çünkü benim için Adnan, kalitenin, medeniyetin, insani sıcaklığın, samimiyetin ve temasın öteki adı.
Etraf güzel kadın ve erkek dolu.
Adnan her geleni tanıyor. Sarılıyor. Kadınları dudaklarından öpüyor.
Herkes memnun…
SOKAĞIN METREKARESİ DOKUZ BİN EURO’YA ÇIKTI
10 yıl önce bu restoranı açtığı zaman, Mommsenstrasse, Kudam’ın arka tarafında, kuş uçmaz kervan geçmez bir mahalleydi.
Sokakları bomboştu.
Şimdiyse, neredeyse bütün mahalle restoranlarla, sanat galerileriyle, mücevherci dükkanlarıyla dolu.
Bild gazetesi, geçtiğimiz yıllarda ona yarım sayfa ayırmış ve ‘Mommsen’i sosyeteye açan adam’ diye sunmuştu.
Gerçekten Adnan bu semti, New York’un Soho’su gibi yapmış.
Mahalleye geldiğinde, binaların metrekaresi 800 Euro’ymuş. Şimdi 9 bin Euro’ya yükselmiş.
Mahalle bugün, bir Akdeniz sokağını hatırlatıyor. İnsanlar sokaklarda yemek yiyor.
İŞTE FÜZYON: İTALYAN AŞÇI KAYSERİ YUFKASI VE ADNAN
10 yıl önce, üç İtalyan aşçıyla başlamış. Biri Rafael Bosco… Napolili. Ötekiler Gualtero Ciacomelli ve Paulo Gusepetti.
İkisi de Milanolu…
Hâlâ aynı ekiple devam ediyor.
Bu arada, bildiğimiz Kayseri yufkasını, İtalyanlaştırmışlar. Yufkanın tarifi Türkiye’den Adnan’dan, kullanılan malzeme İtalya’dan.
“Gerçek bir füzyon mutfağı” diyor. Tabii üzerine konan trüf mantarını unutmamak lazım.
İlginç bir not: Geçenlerde bir kiloluk bir trüf mantarı, Hong Kong’da bir restorana 185 bin Euro’ya satılmış.
Adnan, Berlin’in en iyi İtalyan restoranlarından biri olarak tanınıyor. Berlin’de 3.7 milyon kişi yaşıyor. Ünlü turizm sitesi TripAdviser’e göre 4 binin üzerinde restoran var. Site Adnan’a 5 üzerinden 4.5 yıldız vermiş. Yani neredeyse tam not almış.
Adnan yaratıcı bir insan. İlk restoranını Shell şirketine ait bir benzin istasyonunda açmış. Adını da Shell koymuş. Çok tutmuş, yedi yıl işlettikten sonra iyi bir fiyata satıp şimdiki restoranın
bulunduğu semte gelmiş.
Restoranların ilk geceleri iyidir. Çünkü açılıştır ve insanlar gelir.
“İkinci gece nasıldı” diyorum. O kadar dolmuş ki, sokaktaki açık kasa bir kamyonun üzerine masalar koymuşlar.
Restoranına günde 600’e yakın insan geliyor. Akşamları daha kalabalık oluyor.
Burası bir restoran
değil. İnsanların buluştuğu bir mekan. 10’uncu yıl gecesinde bir sanatçı şunu söylüyor:
“10 yıldır hayatımızı neşelendirdiğin ve daha güzel kıldığın için teşekkür ederiz.”
Adnan bize, çok güzel Mey, Imperial Şiraz açıyor. Masadakilerden biri, “Hayatımda içtiğim en güzel şaraplardan biri” diyor.
Onlara öteki Türk şirketlerinin de harika şaraplar yaptığını anlatıyorum. “Türkiye, şaraplarıyla masanıza geliyor” diyorum.
O sırada Almanya’nın ilk golü geliyor. Hep birlikte, sokağa kurulan ekranın başına geçiyoruz.
İkinci gol geldiğinde artık herkes çakırkeyif ve birbirine çak yapıyor.
ÇAKMA AMY WINEHOUSE DİNLERKEN MANŞETLER GELİYOR
Gecenin tek eğlencesi, Amy Winehouse…
Çakırkeyif halimizin en doruk noktasında, restoranın sokağa açılan bir masanın üzerinde Amy Winehouse’ı görüyoruz. Görüntü aynı, ses de…
Ortalığı harika bir ‘Back to Black’ kaplıyor.
Adnan’la içeri girip, masanın önüne oturup birlikte söylüyoruz.
Saatler ilerliyor; Berlin harika bir Akdeniz gecesine giriyor.
Biraz sonra Berlin’in yerel gazetesi, ‘BZ’nin meyhane baskısı geliyor.
10’uncu yıl kutlaması daha bitmemişken, gazete haberi vermiş:
* “Berlin sosyetesinin bayramı…”
Kutlama devam ediyor.
Biraz sonra Bild geliyor. Neredeyse
tam bir sayfa Adnan’ın 10’uncu yıl kutlaması haberi:
* “Ünlü gastronom 10’uncu yılını kutladı.”
Altında devam etmekte olan geceden fotoğraflar. Bir de Adnan’a gelen ünlüler. Tom Cruise, Brad Pitt, Franz Beckenbauer….
Ertesi gün Berliner Morgenpost’un başlığıysa şöyle:
* “Berlin’in sevgilisi gastronom Adnan…”
İNSANLARI DUDAĞINDAN ÖPMEYİ NASIL BAŞARDIN
Kadehimi Adnan’a kaldırırken soruyorum.
“Bunu nasıl başardın?”
Cevabı çok basit:
“İnsanlara insan muamelesi yapmak lazım. Makarna 1 Euro fazla, eksik olmuş fark etmez. Önemli olan onu yiyen insana hissettirdiğiniz duygulardır. Ben hepsini tanıyorum.”
Bir de şu sözler:
“Hayat sadece Müslüman, Hıristiyan, Yahudi veya Budist kültür açısından bakmaktan ibaret değil. Bir de hayat var. Ben onu yaşıyorum, insanlara onu vermeye çalışıyorum.”
Gece yarısından sonra oradan ayrılırken, kalabalık hâlâ orada…
Mommsenstrasse’nin ağaçlı yollarından otelime doğru yürürken, tıpkı Beykoz’daki gibi ıhlamur kokularını alıyorum.
Ve görüyor musunuz ki, hâlâ Adnan’ın soyadını bilmiyorsunuz.
Çünkü ben de bilmiyorum.
O sadece Adnan ve birinci adını
söylemeniz yetiyor.
KÜSTÜĞÜ YAZARIN EVİNE PENCEREDEN GİRDİ
Gecenin davetlilerinden biri, Bild’in çok popüler köşe yazarı Wagner. Davette onu da görünce şaşırdım. Çünkü hikâyeyi daha önce bir Alman gazeteci arkadaşımdan dinlemiştim.Adnan’la Wagner, bir meseleden dolayı küsmüş.
Wagner, geçenlerde evinde sabaha karşı ayağı takılmış düşmüş ve bacağını kırmış. Yalnız olduğu için kimseye haber verememiş ve kımıldayamadan yattığı yerde altı saat boyunca kalmış.
Onun evde yalnız başına yattığını öğrenen Adnan en sevdiği yemeklerden bir sepet yapıp evine gitmiş. Ancak yatağından kalkıp kapıyı açamadığı için, komşunun penceresinden girmiş.
Wagner karşısında Adnan’ı görünce, bütün buzlar erimiş. Onlar yeniden çok iyi arkadaş. Bu olayı duyan Bild gazetesinin
genel yayın yönetmeni
Kai Diekmann, “İşte
Adnan bu” diyor.
ÜNLÜ İŞADAMININ ÇAKMAĞI NEYE YOL AÇTI
Adnan bana, Friends dizisindeki ‘Central Perk’ adlı kafeyi hatırlatıyor. Orası bir sitcom mekânı. Bir akşam, çok tanınmış bir şirketin CEO’su yanında bir kadınla geliyor. Yanındaki kadın karısı değil. Ayrılırken, altın Dupont çakmağını orada unutuyor. Tabii ki Adnan bunu, tekrar gelince vermek için saklıyor.
Ünlü işadamı bir hafta sonra bu defa karısıyla yemeğe geliyor. Adnan, “Hayatımın hatasını yaptım” diyor ve anlatıyor...
Götürüp çakmağı adama veriyor. Bu arada karısının yüzü asılıyor. Çünkü adam, çakmağı unuttuğu o akşam için karısına, “İş için Berlin dışında olacağım” demiş. Kadın Berlin’de olduğunu anlıyor.
Gerisini Adnan’dan dinliyoruz: “Adam haklı olarak bana küstü. Üç ay boyunca restorana hiç gelmedi. Sonra bir gün yine çıkıp geldi ve boynuma sarıldı. Ben çok mahcuptum ama o neşeli.
Bana şunu söyledi: Adnan, karımdan ve ailesinden bir türlü kurtulamıyordum.
Senin gafın sayesinde boşanmayı başardım ve şimdi hürüm…”
Paylaş