AKP’de yakın çevrede kimler topun ağzında

“Bu alçaklara (FETÖ’cülere) toz kondurmayan arkadaşlarımız vardı.”

***

Bunu duyduğum an içimden bir ses konuştu:

“AKP’de iç hesaplaşma başlıyor...”

***

Ve Pandora’nın kutusunu Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, dünkü yazısında sorduğu şu soru ile açtı:

“AK Parti’de FETÖ’cü var mı?

Sızmadığı delik kalmayan bu şebekenin AK Parti’ye hiç bulaşmadığına inanmak mümkün mü?

O halde can alıcı soru şu...

Bu ‘arkadaşlar’ şimdi nerede?”

***

Vallahi ben de merak ediyorum.

Kim bu arkadaşlar ve şimdi neredeler?

***

Bu yazı sanki “AKP’de ikinci ByLock şifrelerinin” açılacağını haber veriyor.

***

Genel yayın yönetmeni “Hesap sorulacak” AKP’lilerin şifrelerini vermiş.

AKP’DEKİ İKİNCİ BYLOCK ŞİFRESİ ‘HARAM YEMEDİK’ TİŞÖRTÜ MÜ

NUH Albayrak AKP içindeki “FETÖ’cülerin” koordinatlarını ve şifrelerini veriyor.

***

- PEŞKEŞ ŞİFRESİ: “Devletin imkânlarını FETÖ’cülere peşkeş çekenler..”

HATIRLATMA: Acaba bu, seçim öncesinde bir milletvekili ile belediye başkanı arasındaki “peşkeş” tartışmasını da kapsayacak mı...

***

- TİŞÖRT ŞİFRESİ: (17 Aralık’ta yolsuzlukla suçlanan 4 bakan için Meclis’te oylama yapıldığı günlerde) “O dönemde ‘Haram yemedik’ tişörtleriyle ahlak dersi vermeye kalkanlar...”

HATIRLATMA: O tişörtü hatırlayamadım ama yüz yüze konuşmalarda bunu söyleyen AKP’liye çok rastladım.

***

- TİMSAH ŞİFRESİ: “O dönemde Zekeriya Öz ve Celal Kara gibi ‘adalet timsahlarına’, ‘adalet timsali’ muamelesi yapanlar.”

HATIRLATMA: Bence bu çok tehlikeli bir şifre. O dönemde bu savcılara kol kanat gerenlerin sayısı
çoook fazla. Kendini Ergenekon savcısı ilan eden gazete yöneticilerinin attıkları manşetlere ve köşe yazılarına kadar gidebilir.

***

- MESAFE ŞİFRESİ: “Siz, AK Parti’deki FETÖ’cülerle gerçekten mücadele etmek istiyorsanız etrafınıza bakın. Çünkü o ‘arkadaşlar’ çok uzağa gitmiş olamaz...”

HATIRLATMA: “Çok uzak olmayan” acaba “çok yakın” anlamına mı geliyor...

***

TOPLAM YORUM: Eğer AKP içindeki FETÖ temizliği bu şifrelerle yapılacaksa, operasyon çok geniş olacak demektir.

HYDE PARK’IN ÖZGÜR KÜRSÜSÜNDE AKLIMA GELEN O MELUN SORU

BU parkta bugüne kadar kim bilir kaç defa yürüdüm de nedense ilk defa aklıma “Speakers Corner”a gitmek geldi.

Hani şu herkesin özgürce her istediğini söylediği yer...

***

İhtiyaç mı duymadım...

Yoksa merak mı etmedim...

***

Önceki gün Londra’da yağmur yağıyor ve benim, artık giderek çoğalan aylak adam günlerimden biri.

***

Bu köşede kimlerin konuştuğunu hatırlamaya çalışıyorum.

Karl Marx, Vladimir Lenin, George Orwell, Kwame Nkrumah...

Bildiklerim bunlar...

***

Ya burada konuşan Türkler...

Mutlaka vardır da ben nedense bir tek tanınmış isim bulamadım.

Acaba onlar da benim gibi mi düşünmüşlerdir...

İhtiyaç duymamış veya ilgi duymamışlar mıdır...

***

Neyse ben ilk defa önceki gün merak ettim ve gidip o köşedeki kioskun altına oturdum.

Ve konuştum...

Ama kimse duymadı.

***

Bir, her ihtimale karşı içimden konuştum.

İki, içimde konuşan iki kişi vardı ve aynı şeyi söylüyordu...

“Ben özgür bir adamım...”

***

Birden aklıma Dire Straits’in “Industrial Disease” şarkısındaki o dize geliyor:

“Speakers Corner’a doğru yürüyorum.

İki adam konuşuyor ve ‘Ben Hazreti İsa’yım’ diyor...

Biri yanlış olmalı...”

***

Benim içimdekilerden biri yanlıştı...

***

Ah şu aylak beynim, bu defa aklıma “Omen 3” filmindeki o sahne geliyor.

Filmin kahramanı Damien artık büyümüştür...

Hyde Park’ta Speakers Corner’ın önünden geçerken bir rahibin konuşma yaptığını görür...

Rahip “Deccal” üzerine konuşmaktadır.

Hayatı boyunca içindeki şeytanı ve laneti atamayan Damien, birden rahibin kendisini tanıyabileceği korkusuna kapılır ve hızla oradan uzaklaşır.

***

Ben de aynısını yaptım.

İçimdeki özgür insanı tanıyacaklar ve ihbar edecekler diye hızla oradan uzaklaştım.

***

O an anladım ki...

Artık bana sadece şeytanım yeter...