Paylaş
Sizce Şems’in azgın kalemleri Ahmet Hakan’dan mı daha çok nefret ediyorlar, yoksa benden mi...
***
Soruyorum, çünkü içimde bir his var, ikimizden de nefret ediyorlar.
İşinizi kolaylaştımak için, ikimizin de avantaj ve dezavantajlarını yazıyorum.
***
Kimseye iltimas geçmedim, kıyak yapmadım.
Bütün verileri ortaya koydum.
İkimizin de avantajlarını ve dezavantajlarını sıraladım.
Soru şu: Şems’in adamı olsanız, hangimizden daha çok nefret ederdiniz?
“İmam hatip devşirmesinden” mi, yoksa “varoş döneğinden mi...”
Veya “Anadolu devşirmesinden mi” yoksa “Rumeli döneğinden mi...”
AHMET HAKAN: ESKİ MAHALLELİ DEVŞİRME
AVANTAJLARI: Yozgat doğumlu. “Anadolu çocuğu” olması yarışa avantajlı başlamasına neden olabilir.
- Silivri’de büyümüş.
Yani damarında kasaba kanı da var. “Şehir züppesi” olmaması da avantaj.
- Ama en büyük avantajı, imam hatip mezunu olması.
Yani “Mahallenin alnı secde görmüş çocuğu...”
- Yırtmak isteyen imam hatipli çocuklar için iyi bir rol modeli.
***
DEZAVANTAJLARI: En büyük avantajı, aynı zamanda en büyük dezavantajı.
- Öteki mahalleye geçmiş. Hem de yaşama biçimi olarak terfi ederek geçtiği izlenimi veriyor.
- Üstelik bileğinin hakkı ile kendini yeni mahallenin en snoplarına bile kabul ettirmiş.
- İyi yaşıyor, iyi giyiniyor, gittiği her yerde itibar görüyor.
Yani, güzel yaşamak isteyen imam hatipliler için etkileyici olduğu için Şems’in adamlarının gözünde kıskanılacak kötü bir rol modeli.
- Karşı mahalleye transfer olduğu için “devşirme”.
ORTAK AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARIMIZ
ORTAK AVANTAJIMIZ: Aydın Doğan’a ait bir gazetede çalıştığımız için rahatça yazabiliyoruz.
- Hürriyet, Türkiye’nin en etkili gazetesi. Çok satıyor, çok okunuyor. Orada yazmak bize de çok güç veriyor.
ORTAK DEZAVANTAJIMIZ: Aydın Doğan’ın bileğini bükmek için ona her vurduklarında, sağ olsunlar, bizi de ihmal etmiyorlar.
Ama bu daha çok Aydın Doğan’ın dezavantajı oluyor. Bize kızınca ona yapmadıkları haksızlığı bırakmıyorlar.
-Hürriyet’te çalışıyoruz. Dolayısıyla kıskançlık ve hasetlerin de odağındayız.
ERTUĞRUL ÖZKÖK: KARŞI MAHALLENİN VAROŞ DÖNEĞİ
- KENDİ adımdan üçüncü şahıs gibi bahsetmemi, ego patlaması olarak görmeyin, sadece başlığı bloklamak için yaptım.
***
- AVANTAJLARIM: Baştan itibaren öteki mahallenin çocuğu olduğum için “Bu zaten adam olmaz” kategorisinden yırtabilirim.
- Kenar mahalleden, orta alt gelir grubundan geldiğim için, “Vurmayın garibana” muamelesi görebilirim.
- Dilimden pek anlamadıkları için, “Bulaşmayalım herife” kontenjanına girebilirim.
- Eskiden hepsi her gün vurduğu için, “Artık vurup da adını büyütmeyelim” avantajından yararlanabilirim.
***
DEZAVANTAJLARIM: İzmirliyim.
Yani baştan kaybetmişim.
Şehir kontenjanından zaten hedefteyim.
- Yaratıcılıktan yoksun ve kabiliyetsiz oldukları için, konu sıkıntısı çekiyorlar.
O nedenle papağan gibi her gün aynı şeyi yazıyorlar.
Eh benim 20 yıllık geçmişimde onlara verecek epey malzeme var.
GÜNÜN EN GÜZEL SAATİ HANGİSİDİR
TEMBEL yaz günlerinde yaptığım sıralama şöyle:
- AKŞAM İÇKİSİ SAATİ: Sabah kahvesi mi, akşam içkisi mi arasında çok gidip geldim.
Son kararım: Akşam yemekten önce ilk içkiyi aldığım dakikalar.
Kendimi en iyi hissetiğim an o. İlk 15 dakikası çok iyi. Sonra hafif bir nostalji basabilir.
FON MÜZİĞİ: Spotify listemdeki “İskele”.
***
- SABAH KAHVESİ SONRASI: Aslında saati yok.
Uyanışıma bağlı.
Bazen sabah 06.00’da, bazen 09.00’da...
Ama sabah kahvesinin damağımdaki ilk tadı, geçmişe ait duygular bakımından en zengin olanı.
Hafızanızda hatırlanmayı bekleyen geceler yarışır.
FON MÜZİĞİ: Hafif ‘jazzy’. Spotify listemde “jazz in midnight” veya “yıldızlı” listeleri.
***
- AKŞAM YEMEĞİ SONRASI: Benim gibi yemek sonrası bar ve gece kulübü alışkanlığınız yoksa, müziğin en güzel saatleri geliyor.
Yalnızlığın en güzel anıdır.
FON MÜZİĞİ: Spotify’daki “Smooth, soft and jazzy” listem.
Veya Kanat Atkaya’nın “Zubi” listesi.
***
PAZAR GEÇ ÖĞLE YEMEĞİ: Ama kesinlikle brunch denilen ne idüğü belirsiz şey değil.
Saat 16.00 gibi başlayan tek yemek.
Hatıralara yer yok. Anını yaşa modu.
FON MÜZİĞİ: Sevdiğiniz radyo.
Neşeliyseniz, dipteyseniz gece yalnızıysanız
şuysanız, buysanız...
- DIARABY: Ali Farka Tour eve Ry Cooder. Blues, Afrika kökenleriyle buluşunca, harika bir şey çıkmış ortaya.
- BABY I’M YOURS: Arctic Monkeys. Gruptan hiç beklemeyeceğiniz nostaljik bir cover. Akşamüzeri. Lise günleri. “Doo bab tarzı...”
- CORNER: Night Beds. Yepyeni. Yazın sürpriz melodilerinden biri.
- MR. RODRIGUEZ: Rayland Baxter: Bu da yeni. Ama eski gibi. İyi geliyor.
- CAN’T FEEL MY FACE: Weekend’i Oray Eğin’in pazar yazısından tanımıştım. Fifty Shades of Gray’in şarkısını yapmıştı. Son zamanların en yükselen sesi.
TÜRKİYE’DE ‘BEYAZ TÜRBANLI’ DÖNEMİ AÇILIR MI
- İNGİLİZ “Intelligent Life” dergisi Temmuz-Ağustos 2015 sayısının “Güzellik çizgisi” adlı bölümünü türbana ayırdı.
Türban aslında bir erkek modası olarak doğmuş.
1433 yılında Jan Van Eyck’ın tablosunda türbanlı bir adam görünüyor.
19’uncu yüzyılda Hintli racaların başındaki türbanlar, daha sonra İngiltere’ye geçerek kadın modasına girmiş.
Mayonun bulunmasıyla birlikte, denize giren kadınlar, saçlarını korumak için türban kullanıyormuş.
Ama dergide en çok hoşuma giden türban, ünlü İngiliz manken Jade Paritt’in bu fotoğrafındaki oldu.
Ona bakarken düşündüm.
Türkiye’de ciddi bir “türban eliti” oluşuyor.
Bu “beyaz türbanlılar” acaba bir gün türbana bu estetik çizgiyi getirebilirler mi.
Paylaş