Hayatımda ilk defa bir tenis karşılaşmasını kortta izleyeceğim.
Tenisle ilgili bilgim yok denecek kadar az.
Buraya gelmemin nedeni, 21 yaşında bir Türk kızı.
Çünkü tarihimizde ilk defa bir Türk kızı tek bayanlarda, dünyanın en büyük turnuvalarından birinde oynayacak.
“US Open” denilen ve tenisçilerin dört Kâbe’sinden biri sayılan bu alanda Çağla Büyükakçay adlı Türk kızı elemelere katılıyor.
* * *
Dünya tenisinin dört büyük turnuvası var.
Bunlar Amerika’daki “US Open”, İngiltere’deki “Wimbledon”, Fransa’daki “Roland Garros” ve Avustralya’daki “Aus Open”.
Bu turnuvalara bütün dünyadan 200 oyuncu katılıyor.
İlk 100 oyuncu, direkt turnuvada oynuyor.
İkinci 100’e giren oyuncular ise eleme maçları yapıyorlar ve bu maçları kazananlar ilk 100’de oynuyor.
Tarihimizde ilk defa bir kızımız, ikinci 100’e girerek, “US Open”ın elemelerine katılma hakkı elde etti.
Bizler de Çağla’yı desteklemek için korda gittik.
* * *
Çağla’nın hikâyesi de ilginç.
Adana’da doğmuş. Tenise 8 yaşında başlamış.
Kabiliyeti keşfedilince ENKA Kulübü kendisine burs verip altyapısını açmış.
Annesi sırf onun için Adana’dan ayrılıp İstanbul’a yerleşmiş.
İşte bu noktadan itibaren iki kuruluş arasında güzel bir işbirliği başlamış.
Turkcell, başarılı genç sporcular için uygulamaya koyduğu bir program çerçevesinde Çağla’ya sponsor olmuş.
Böylece Çağla, iki büyük kuruluşun desteği ile çalışmalarına başlamış ve tenisin uluslararası kulvarına girmiş.
Çağla bugün uluslararası sıralamada 187’nci sıraya kadar yükseldi.
* * *
Salı günü onun eleme maçını izledik.
Karşısında uluslararası sıralamada 60’ncı sıraya kadar çıkmış tecrübeli ve fizik olarak çok daha güçlü bir rakip vardı.
İlk sette epey süre önde götürdüğü maçı kaybetti.
Ama maçı izleyen tenis uzmanlarının hepsi, Çağla’nın çok iyi bir maç çıkardığı görüşünde. Yani yükselmeye devam edeceğine inanıyorlar.
Ben de oyuna asılışını, tekniğini, mücadeleciliğini, özellikle de psikolojisini çok iyi buldum.
Adana Yaşar Kemal’i çıkardı. Fatih Terim’i çıkardı. Ayşe Arman’ı çıkardı.
Şimdi de Çağla’yı çıkarıyor.
Adana’dan çıkan bu genç kız, eminim tenisin uluslararası yıldızlarından biri olacak.
* * *
Turnuvada erkeklerde de bir Türk sporcu oynuyor.
Adı Marsel İlhan.
Uluslararası sıralamada 108’e kadar gelmiş.
Artık “Grand Slam” denilen 4 turnuvada tanınıyor.
Geçen pazartesi günü Federer ona antrenman yapmayı teklif etmiş, ancak daha önceden çok ünlü bir başka tenisçiye söz verdikleri için Federer’le oynayamamış.
Marsel İlhan, Özbekistan’dan gelmiş. Semenkant doğumlu.
Henüz çok genç.
Yeşilyurt Kulübü’nde oynuyor.
Turkcell ona da sponsor olmuş.
Bu iki çocuk içimi açtı.
Referandum yorgunu dimağım, bu çocuklarla sohbet ederken onları seyrederken gençleşti.
Ülkem manasız bir referandumla uğraşırken, bu çocuklar müthiş işler yapıyorlar.
* * *
Tenis ilginç bir spor.
Geçen yıl US Open’ı biletli 720 bin kişi izlemiş.
Televizyonda büyük bir seyircisi var ve her geçen gün daha da yayılıyor.
New York’ta kaldığım üç gün boyunca kendime müthiş bir psikolojik doping yaptım.
Futbol, basketbol, voleybol ve atletizmde büyük atılımlar yapan Türkiye, şimdi tenis gibi, sporun tabiri caizse aristokrat dalında kendini duyurmaya hazırlanıyor.
Umarım başka kuruluşlar da artık genç sporculara sponsorluk konusunda daha bonkör stratejiler benimserler.
Benim gördüğüm şu.
Ekonomide mucizeler yaratan Türkiye, sporda da mucizelere hazırlanıyor.
İyi ki New York’a gidip bu genç insanları izlemişim.
Referandum falan umurumda değil. Bugün geçen haftaya göre daha umutluyum.