Paylaş
“Planlı şehirlerle yükselen Türkiye” başlıklı ilanın metnini çok beğendim.
Çok temiz bir Türkçeyle, çok net ifadelerle kaleme alınmıştı.
*
O cümleler arasında özellikle üçü bir vatandaş olarak beni etkiledi.
Çünkü Cumhurbaşkanı çok önemli bazı konularda bütün Türkiye’ye Cumhurbaşkanlığı yemini gibi söz veriyordu.
*
ÜLKEMİN CUMHURBAŞKANI DİYOR Kİ:
“Tüm planlama ve uygulamalarda şeffaflık gözetilecek.”
*
ÜLKEMİN CUMHURBAŞKANI DİYOR Kİ:
“Plan değişiklikleri muhtar binalarında ilan edilerek, milletimizin görüşü ve onayı alınarak uygulamaya geçilecek.”
*
VE EN ÖNEMLİSİ ÜLKEMİN CUMHURBAŞKANI DİYOR Kİ:
“Tüm çalışmalarda konusunda uzman kamu, özel sektör ve sivil toplum temsilcilerinin fikirlerine başvurulacak, demokratik katılım süreçleriyle uzlaşı sağlanacak.”
*
Bu cümleleri okuyunca kendi kendime dedim ki:
Acaba o günlerde bu anlayış hâkim olsaydı Gezi olayı patlak verir miydi?
*
Acaba bu üçüncü cümle, ilerisi için Taksim Parkı’na o binayı yapma projesinin rafa kaldırıldığı anlamına mı geliyor?
SİZ GÖBEĞİNİ KAŞIYAN TAVŞANLAR, ÜREMEKTEN BAŞKA NE BİLİRSİNİZ Kİ
Bir zamanlar “Alice Harikalar Diyarında” kitabını okuduğumda, “Herhalde çocukluk hayallerimin başeseri budur” demiştim.
Yıllar sonra, Tim Burton’ın “Alice”ini seyrettiğimde kendimle ilgili ikinci bir gerçeği daha keşfettim.
Meğer o kitap benim büyüklük hayallerimin de başeseriymiş...
Geçen çarşamba gecesi Zorlu Center’da oynanan “Alice” müzikalini seyrettim
Müzikalin bana en çarpıcı gelen cümlesi kötü kalpli “Kırmızı Kraliçe”nin kızdığı tavşana söylediği şu cümleydi:
“Siz tavşanlar, üremekten başka ne bilirsiniz ki...”
Kulağıma bir tür “Göbeğini kaşıyan tavşan” gibi geldi.
Bu cümleyi kötü kalpli kırmızı kraliçenin ağzından işitince şu duyguya kapıldım.
Aslında bu cümle, kibirli insanların, zalim kral ve kraliçelerin ağzına çok daha güzel yakışıyor.
Hele hele bunu “Kırmızı Kraliçe” rolünü oynayan Ezgi Mola’nın o harika mimikleri eşliğinde işitince...
Ama ne ben ne de siz bu cümleye takılalım.
Çünkü geçen çarşamba akşamı Zorlu Center’da seyrettiğim “Alice” bence Türk sahne ve müzikal sanatında bir dönüm noktasını anlatıyordu.
Duygum şu...
Biraz teknik desteği ile Broadway’de rahatlıkla iş yapacak bir müzikal bu.
SANKİ STAR SOSYALİZMİ (KULİS İZLENİMİ)
KULİSTE bir bayram havası vardı.Herkes birbirine sarılıyor ve kutluyordu.
Hepsine tek tek şunu söyledim:
“Burada aranızda birçok Türk starı var, ama sanki hepiniz bir takımın eşit oyuncuları gibisiniz. Lütfen bunu hiç kaybetmeyin.”
KULİSTE TEK TEK SARILDIĞIM OYUNCULARLA İLGİLİ DUYGULARIM
Oyundan sonra kulise girdim.
EZGİ MOLA: Üzerinde hâlâ “Kırmızı Kraliçe”nin elbisesi vardı. Onunla ilk defa karşılaşıyorum ve boynuna sarılıp tebrik ettim. Bu kadın hangi rolü oynarsa harika.
SERENAY SARIKAYA: O gece ağır bir griple, serumlarla sahneye çıktı. Ama o kadar samimi o kadar sahici bir Alice olmuş ki... Tanıtım fotoğraflarındaki başındaki iki yumak saçla öyle sempatik oynuyor ki... Bu kız gerçek bir star.
ENİS ARIKAN: Tim Burton’ın tavşanından daha tavşan. Herkes onun için “Yükselen oyuncu” diyor ya... Az bile diyorlar. Enis’i izlemeye devam edin.
MERVE DİZDAR: “Kedi” rolünü o kadar iyi oynuyor ki... Zaman zaman Tavşan’dan bile rol çalıyor. Rahatlıkla bunu “Cats” müzikaline taşıyabilir.
ŞÜKRÜ ÖZYILDIZ: “Şapkacı”yı, Tim Burton’ın filminde Johnny Depp oynuyor ve damgasını vuruyordu ya... Burada da Özyıldız aynen öyle vurmuş. Ona, “Biraz daha gayret Johnny Depp’i sollayacaksın” dedim.
İBRAHİM SELİM: “Kral” rolünde ama kuliste gördüğümde ona “Senden harika bir rock şarkıcısı da olur” dedim. Performansı öyle yani.
ST. MARTİNS’TE KONUŞMA YAPMIŞ GENÇ YÖNETMEN (PORTRE)
Oyundan önce Zorlu Center’in performans sanatları bölümünde açılan Cheers restoranda Alice müzikalinin genç yönetmeni Serdar Biliş’le sohbet ettik.
Londra’da gerçekleştirdiği Tartuffe yorumu ile Londra Timeout dergisinde övgü almış genç bir yönetmen.
Alexander McQueen, John Galliano, Rıfat Özbek gibi bana göre dâhi tasarımcıları yetiştiren Central St. Martins’te konuşmalar yapmaya davet edilmiş bir yetenek.
Alice’e harika yorumlar getirmiş.
7 AYDA 3 MİLYON LİRAYA ÇIKAN BİR SÜPER YAPIM
Oyundan önce bu harika projeyi ortaya çıkaran genç ekiple buluşup yemek yedik.
Bu müzikal fikri geçen ağustos ayında ortaya çıkmış.
Düşünün şubat ayında sahnedeydi.
Üstelik 3 milyon TL gibi inanılmaz bir bütçe ile yapmışlar.
Bir Broadway oyununun en az üç-beş yılda ve en az 30-40 milyon dolarlarla ortaya çıktığını düşünürseniz, 21’inci yüzyılda yapımcılığın yeni kanunlarının ne olduğunu da anlarsınız.
Sürat ve düşük maliyet...
Tabii bunda Serenay Sarıkaya ve Ezgi Mola gibi Türk süperstarlarının çok düşük ücretlerle bu işi yapmalarının da büyük payı var.
HAZİRANA KADAR 40 BİN BİLET SATILDI
Oyunu bir gece saat 04.00’te sosyal medyadan duyurmuşlar.
İlk video anında 12 milyon kişi tarafından izlenmiş.
3 milyon like almış.
Daha o gecenin sabahında 2 bin bilet satılmış.
Şu an, 40 bin bilet satılmış durumda.
Yani Türkiye çapında bir “Hamilton” müzikali başarısı bile diyebilirsiniz.
AHMET ZORLU: EN BÜYÜK RÜYAM GERÇEK OLDU
YAPIMCILARDAN dinledim.
Bu projeden önce Zorlu Center’in sahibi Ahmet Nazif Zorlu ile bir araya gelmişler.
Zorlu o gece “En büyük hayalim burada gerçek bir Türk müzikalinin sahneye konması” demiş.
İlk oyundan sonra kulise gelip “Benim bu rüyamı gerçekleştirdiniz” deyip hepsine teşekkür etmiş.
BAKIN NİYE HEPSİNİN TEK TEK ADINI VERİYORUM
BU projede çok insanın ve şirketin katkısı var.
Projenin bir ayağı Zorlu, PSM ve ID ise yapımcı ayağı BKM.
Müzik: Tuluğ Tırpan
Koreografi: Beyhan Murpy
Metin: Aylin Alıveren, Murat Uyurkulak
Proje yapımcısı: Nisan Ceren Göknel
Sahne tasarım: Gamze Kuş
Yaratıcı yapımcı: Ayşe Barım
Kostüm: Ayşegül Alev
Işık: Cem Yılmazer
Bu arada müzikalin iki şarkısı da Nil Karaibrahimgil’in.
Hepsinin adını yazıyorum çünkü müthiş bir yaratıcılık, cesaret ve özveri ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiler.
Paylaş