Ben filmi önceki akşam yapılan galasında seyrettim.
*
Bu filmde eski “Sıkı Dostlar”ı bekleyenlere şunları söyleyeyim.
- “Goodfellas”taki o zıpır tetikçi, “Lethal Weapon”daki üçkâğıtçı İtalyan Joe Pesci’den çok farklı bir kişilik var karşınızda.
Çok daha ağırbaşlı, ani hareket etmeyen, temkinli mafya lideri Russell Bufalino olarak karşımıza çıkıyor.
Özlemişim onun oyununu...
*
-
Ama dünkü yazısında “Talat bugüne kadar ne verdiyse doğruydu, beni ilk defa yanıltıyor” diyerek ona güvenmeye devam ediyor.
*
Anlaşılan ikisi “iki kandırılmış” masum olarak suçu “CHP’li kaynağın” üzerine yıkmaya ant içmişler...
*
Peki “CHP’li o süper üstü hiper kaynak” kim?
Rahmi Abi diyor ki “Talat açıklasın”...
Talat diyor ki “Medya derimi yüzse açıklamam”...
Yani
- Rahmi Abi önce “Çok güvendiğim, daha önce beni hiç yanıltmamış, çok sağlam bir kaynak” dedi...
- Sonra onu “Saray’a çok yakın biri” olarak tarif etti...
- İkinci gün çarşı karışınca bu defa onu Saray’a daha da yaklaştırdı ve “İşini kaybetmekten korkan biri” haline getirdi...
- Üçüncü gün işler çıkmaza girince bu defa tenzili rütbe yapıp “Saray’dan iyi haber alan bir gazeteci”ye dönüştürdü...
- Çarşı bir türlü durulmayınca son noktayı koydu:
“Meğer güvenilecek bir kaynak değilmiş...”
*
Türkiye çok
Önce “saraya çok yakın” bir kaynağından aldığı bilgiyi aktardığını söyledi:
Bir tür “komplocu” CHP’li gizlice Külliye’ye gidip Cumhurbaşkanı ile görüşmüştü...
Her alanda komplo teorisi ile yatıp kalkan ülkemizde altın vuruş anında amacına ulaştı.
“Saray, CHP’yi parçalamak üzere harekete geçmişti...”
*
Ama Külliye bunu kesin dille yalanladı...
Bunun üzerine gözler Rahmi Abi’ye döndü...
Herkes
Yani Türk ordusu, o günün imkânsızlıkları ile Kıbrıs’ın Kocaoğlan Plajı’na adım atarken o daha 5 yaşındaydı...
İşte o yüzden rahmetli Bülent Ecevit için sarf ettiği şu söz ağzından çıkarken kulakları duymamış olabilir...
“Sizin Bülent Ecevit değil mi Clinton’ın karşısında el pençe duran...”
*
Belli ki kafasında bir fotoğraf var... O fotoğraf da kendisine bu ülkenin tarihini unutturmuş.
Bugün Kıbrıs Türkü özgürlük içinde yaşıyorsa o tarihi ben hatırlatayım...
*
Hanımefendi...
Türk halkının yüzde 53’ü “şu veya bu ölçüde mutlu” olduğunu söylüyor...
Demek ki öteki yarımız da mutsuz...
*
Kafamdaki ilk soru şu:
Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan Türk halkının hangi bölümünde yer alıyor?
Mutlu yarısında mı mutsuz yarısında mı... Yani mutlu mu, yoksa mutsuz mu...
*
Bundan 8 yıl önce, her 100’ümüzden 89’u
Buna göre araştırma yapılan 28 ülkede, son 8 yılda “Mutluyum” diyen insanların oranı yüzde 71’den yüzde 64’e düşmüş.
Yani 8 yılda 7 puanlık bir düşüş var.
*
Gelelim ülkelerin durumuna...
Dünyanın en mutlu 2 ülkesi Avustralya ve Kanada...
Bu ülkelerin halklarının yüzde 86’sı mutlu olduğunu söylüyor...
Dünyanın en mutsuz ülkesi ise Arjantin...
Halkının sadece yüzde 34’ü mutlu...
1990’lı yıllarda Serdar Turgut Hürriyet’in Washington temsilcisiydi.
Bir gece onun yaşadığı apartman katındaydık ve aniden yangın alarmı çalmaya başladı.
Hepimiz merdivenlerden inip kapının önüne çıktık.
Bu arada çok sayıda apartman sakini ellerinde kedileri ve köpekleri ile çıkıyordu.
Serdar şaşkınlıkla baktı ve şunu söyledi:
“Biliyor musunuz bu apartmanda hayvan beslemek kesinlikle yasaktı...”
İnsanlar yasağı dinlememişti...