Paylaş
Bazı filmlerde birlikte oynadığı kadın oyuncu Deborah Kerr onu şöyle tarif ediyordu:
“Komik... Zengin... Sıcak ve insani...”
Bahsettikleri kişi Ava Gardner’dı...
Ama herkes çok iyi biliyordu ki, o aynı zamanda “Başını her an belaya sokan özgür bir ruha, âlem yapmaya ve erkeklere düşkün bir karaktere sahipti”...
Bana göre de kesinlikle döneminin en güzel kadınıydı.
İzmir’de henüz gencecik bir lise öğrencisiyken, onun fotoğraflarına bakmaya doyamazdım.
Geçmişte onunla ilgili çok da yazı yazmıştım.
*
Onun hakkında 2007 yılında çıkmış bir kitabı çok merak ediyordum ama bir türlü okuyamamıştım.
Lee Server’in yazdığı kitabın adı şu:
“Ava Gardner: Love is Nothing”...
Aşk hiçbir şey değildir...
Yani?
Mühim olan erkek midir?
*
Önceki gece, bu kitabın Vanity Fair’in internet sitesinde yayınlanan geniş bir özetini okudum.
Tabii ki hemen ısmarladım. Gelince hemen okuyacağım.
Ama bu geniş özette bile öylesine renkli, eğlenceli ayrıntılar var ki...
Mümkün değil, kitap gelinceye kadar bekleyemezdim.
Çünkü siyaset desen var... Sinema, müzik âlemi desen var...
Dönemin gayriresmi kısa tarihi desen var...
İşte size dünyanın en güzel kadınının hayatından bazı sahneler ...
AVA GARDNER
AVA Lavinia Gardner 24 Aralık 1922’de Amerika’nın Kuzey Carolina eyaletinin Brogdan kasabasında, bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. 25 Ocak 1990’da, 67 yaşında öldü.
“Kilimanjaro’nun Karları”, “Çıplak Ayaklı Kontes”, “Mogambo”, “Güneş Yine Doğacak”, “Pekin’de 55 Gün”, “İguana Gecesi”, “Mayerling Faciası” gibi çok bilinen filmlerde oynadı.
Hayatı, dünyanın her yerinde filmleri kadar ilgiyle izlenen bir süperstardı.
HAYATINA HANGİ KONTENJANDAN HANGİ ERKEKLER, NE ZAMAN GİRDİ
Ava Gardner’ın hayatına çok sayıda erkek girdi ve çıktı.
Kitabın sadece özetinden çıkarabildiğim erkekler şunlardı:
İşadamı kontenjanından: Howard Hughes.
Demokrat siyasetçi kontenjanından: John F. Kennedy.
Devrimci kontenjanından: Fidel Castro.
Faşist kontenjanından: Juan Peron.
Şarkıcı kontenjanından: Mel Torme.
Olgun aktör kontenjanından: Robert Taylor, Robert Mitchum.
Çok genç aktör kontenjanından: Mickey Rooney.
Süperstar kontenjanından: Frank Sinatra.
PRENSES GRACE İLE BİRLİKTE BAKIN NEREYE GİTMİŞLER
KİTABIN en ilginç dedikodularından biri, daha sonra Monaco Prensesi olacak Grace Kelly ile arkadaşlığını anlattığı bölümde yer alıyor. 1952 yılında Kenya’da birlikte “Mogambo” filmini çekerken tanışmışlar. O sırada Grace Kelly filmin erkek oyuncusu Clark Gable’a âşık olmuş. Alkolik olan Gable’a ayak uyduracağım diye, içerken sık sık kusuyormuş.
Daha sonra Ava Gardner’la birlikte bir Roma seyahati yapmışlar.
Gardner onu birlikte bir geneleve gitmeye ikna etmiş. İşin tuhaflığına bakın ki, Grace Kelly orada genç bir İtalyan bulmuş ve dönüşte taksinin arka koltuğunda onunla sevişmiş. Grace Kelly ve Ava Gardner hayatlarının sonuna kadar arkadaş kaldılar.
Hatta Kelly prenses olduktan sonra bir ara Yunan armatör Onassis ile onun arasını yapmaya çalıştı.
Ama olmadı... Neden mi?
Çünkü Onassis çok güçlü bir karakter...
Ava Gardner başına buyruk bir kadın...
Uyuşamadılar...
CASTRO İLE NATİONAL OTEL’DE BAŞLAYIP CHE’NİN OFİSİNDE CUBA LİBRE İÇEREK BİTEN İLİŞKİ
AVA Gardner liberal bir demokrattı.
1959 yılında Küba’ya gittiğinde, devrimle işbaşına gelen Fidel Castro ile bir randevu ayarlanır. İkisi Havana Hilton’un en büyük süitinde bir araya gelirler.
Yanlarında Castro’nun tercümanı Marita Lorenz de vardır...
Lorenz’in bir özelliği de Castro’nun metresi oluşudur.
Daha ilk anda Castro ile Gardner arasında büyük bir elektrik oluşur. Bu durum tabiatıyla Lorenz’in hiç hoşuna gitmez. Sohbetin bir anında Ava Gardner’a “Küçük fahişe” diye hakaret eder.
Sonra Castro’nun korumasına talimat verir Ava Gardner’i oradan uzaklaştırır.
Hatta asansörün kapısında ona bir de tokat atar.
Peki Ava Gardner ne yapar?
O gece Havana’nın en lüks oteli National’ın bir süitinde gizlice Castro’yla buluşur.
Randevuyu Castro’nun bir yardımcısı Lorenz’e haber vermeden ayarlar.
*
Ertesi gün Castro’nun, kardeşi Raul ve Che Guevara ile paylaştığı Havana’ya tepeden bakan ofisinin balkonunda birlikte Cuba libre içerler...
BİR KADIN İĞRENDİĞİ FAŞİST DİKTATÖRE İLGİ DUYAR MI
O meşum gece Madrid’de yaşanır...
Arjantin’de devrilen diktatör kendine sürgün yeri olarak bir başka faşist diktatör Franco’nun memleketini bulur.
Demokrat Gardner aslında faşist diktatörden iğrenmektedir.
Ama nedense bir yandan da onunla görüşmeyi arzulamaktadır.
Nitekim bu fırsat da çıkar. Madrid’de bir akşam Juan ve yeni evlendiği radyo sanatçısı Isabel’in evine yemeğe davet edilir.
Isabel ilginç kadındır. Kocasının, ilk karısı Eva Peron’un mumyalanan cesedini Madrid’e getirip onun bulunduğu yerde gömülmesini desteklemektedir.
İki kadın mutfakta sohbet ederken, Isabel Peron Hollywood aktörü Charlton Heston’u çok beğendiğini söyler. Ava Gardner gıcık olduğu Isabel’den intikamını, onu düş kırıklığına uğratacak şu cümle ile alır:
“Ama biliyor musun kafasındaki peruk...”
MASUM GECE 1
AHHH İŞTE O GECE KESİN ORADA OLMAK İSTERDİM
Ben iflah olmaz bir Tennessee Williams hastasıyım. Bana göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük senaryo yazarıdır.
Senaryolarının her cümlesi, nörotik insan psikolojisinin başeseridir. En sevdiklerimden biri de “İguana Gecesi”dir... O filmi bugüne kadar kaç kere seyrettiğimi bilemiyorum.
İşte o filmin çekildiği Meksika’nın Puerto Vallarta liman kentinde inanılmaz bir gece yaşanmış.
Bakın çekim sonrası o gece orada kimler var:
Filmin yönetmeni John Huston sarhoştur...
Filmin evli iki oyuncusu Richard Burton ve Elizabeth Taylor sarhoştur. Filmin senaristi Tennessee Williams da kucağında poodle köpeği ile sarhoş bir halde onlara katılır. Onlarla birlikte “Lolita” filminin genç kız oyuncusu Sue Lyon ve Deborah Kerr da vardır...
Allahımmmm, o gece orada olup kenardan sessizce seyretmek için neler vermezdim...
MASUM GECE 2
KISKANÇLIK KRİZİ GEÇİREN LİZ YARI ÇIPLAK SETE GELİYOR
VE böyle bir geceden beklenen şey tabii ki olur.
Liz Taylor, Ava Gardner’ın kocası Richard Burton’a kur yapmaya başladığından şüphelenir. Tabii ki anında Ava Gardner’ı uyarır. Ertesi gün de sette kocasını hiç yalnız bırakmaz.
Üstelik neredeyse yarı çıplak dolaşarak.
Ancak o gece orada olanlar Ava Gardner’ın hep sarhoş gezen Richard Burton’dan çok kasabadaki genç Meksikalı erkeklerle meşgul olduğunu söylüyorlar.
Paylaş