Paylaş
Siz işitmediniz ama o size her gün birçok noktadan dokunuyor.
Bu şirketin adı SAP.
İşte bu muazzam gizli devin Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan’la Zoom sistemi üzerinden online bir sohbet yaptım.
İki gün sonra ise yine Zoom üzerinden, SAP’ın İstanbul Teknopark’taki araştırma merkezini sanal olarak gezdim. 12 genç yazılımcı ve yönetici de buna katıldı.
İlginç bir sohbet ortaya çıktı.
Ama önce hem SAP’ın gelişiminde, hem de dünya dijital tarihinde yer alan ilginç bir futbol maçına döneceğiz.
Yıl 2014...
ÖZİL’İN 29’UNCU DAKİKADA GOLE GİDEN PASININ DİJİTAL SIRRI
DÜNYANIN en büyük muhasebe yazılımını yapan SAP’ın tarihindeki en önemli gün 8 Temmuz 2014’tü.
O gün Brezilya’nın Belo Horizonte şehrindeki Mineirao Stadı’nda Dünya Kupası’nın en önemli maçı oynanıyordu.
Brezilya ile Almanya takımları karşı karşıya geliyordu. İki takım da o güne kadar hiç yenilmeden gelmişlerdi.
* * *
Almanya o gün Brezilya’yı 7-1 yenerek bütün dünyayı şaşkına çevirmişti.
Peki nasıl olmuştu bu zafer?
Arkasında dünya dijital tarihine giren bir olay vardı.
* * *
Her şey Alman Milli Takımı Teknik Direktörü Joachim Low’ün, 2012 yılında SAP’tan özel bir yazılım geliştirmesini istemesiyle başladı.
SAP, Match Insights adını verdiği bir çözümle Almanya’nın antrenmanları ve maçlarını kameralarla takip ederek saha içinde ve özel çalışmalarda sporculara dair tüm verileri anlık olarak topladı.
Toplanan bu büyük veri dünyanın ilk gerçek zamanlı bellek içi platformu SAP HANA’da saniyeler içinde analiz edildi.
* * *
Bu analizler sonucunda Alman futbolcular, 2010 FIFA Dünya Kupası’nda ayaklarına top geldiğinde ortalama topa sahip olma süreleri olan 3.4 saniyeyi o yılki şampiyonada 1.1 saniyeye indirebildi.
Böylece ayağında daha kısa süre top tutan Almanlar, daha hızlı paslaşarak oyunu hızlandırmayı başardı.
Ayrıca potansiyel rakiplerin gücünü, zayıflıklarını ve defansif taktiklerini ortaya koydu. Ayrıca maç sırasında saniyeler içinde analiz edilip anlamlı veriye dönüştürülen istatistikler, canlı olarak tabletler ve akıllı telefonlar aracılığıyla Low’ün önüne kondu.
* * *
O günkü maç SAP’ın dünyadaki yeni açılımında tarihi bir nokta oldu.
Onu NBA takımları ve Cirque du Soleil izledi.
Peki bugün Türkiye’de SAP’yle çalışan futbol takımı var mı?
Evet var.
BUZDAĞININ ALTINDA BAKIN NELER VAR
*Dünyada 440 bin şirkete hizmet sağlıyor. Forbes Global’deki 2000 şirketin yüzde 92’si, dünyanın en değerli 100 markasının 98’i ve dünyanın en yeşil/çevreye duyarlı şirketlerin yüzde 97’si SAP yazılımları kullanıyor.
*Dünyadaki finansal işlemlerin de yüzde 77’si SAP sistemine dokunuyor.
*Dünyadaki medikal cihazların yüzde 82’sinin dağıtımı SAP’nin müşterileri tarafından yapılıyor.
*Türkiye’de ise yıllık ciroya göre en büyük 10 şirketin 8’i iş süreçlerini, en büyük 10 bankanın 9’u ve Borsa İstanbul listesinin en tepesindeki şirketlerin yüzde 85’ten fazlası iş süreçlerini SAP çözümleri ile yönetiyor. 1400’e yakın şirket onunla çalışıyor.
BU ŞOKTA KİM AYAKTA KALACAK, KİM BATACAK
BEN artık sözü Uğur Candan’a bırakıyorum.
Türk şirketlerine yol gösterecek çok ilginç şeyler anlatıyor.
*“Virüs küresel ekonominin ve hayatın tüm dengelerini değiştirdi.
Bu salgın bize göstermiş oldu ki krizler kurum yapıları içerisindeki değişimi ve dönüşümü hızlandırıyor. Artık rotamız dijitale döndü. Krizden çıkışın ana formülü de orada.
İş dünyasında şu an bir şok dalgası yaşanıyor. Şirketler adeta bir turnusol asit testinden geçiyor.
Bu testin sonucunda hayatta kalacaklar ve kalamayacaklar belli olacak. Kurumların altyapısı sağlamsa koronavirüs gibi bir şok dalgası nereden gelirse gelsin kurumlar ona karşı hazır olabilir.”
TÜRKİYE TURNUSOL TESTİNDEN GEÇECEK ÇÜNKÜ BİZ İDMANLIYIZ
Bu krizde Türkiye’nin bir şansı var. Dünyada bu tarz şok etkisi yaratan olaylar, 8-9 yılda bir yaşanırken Türkiye’de çok daha sık yaşanıyor.
Türkiye’deki kurumların bu şokları yönetebilme ve gerekli enstrümanlara sahip olma noktasında dünyadaki firmalara kıyasla daha hazırlıklı olduğunu düşünüyorum.
KORKMAYIN PAZAR ÖNCE DARALACAK, SONRA BÜYÜYECEK
Koronavirüs salgını nedeniyle şu an şirketlerde bir şok dalgası yaşanıyor, bu şok dalgasının ardından pazarın daraldığı, sonrasında yeniden güçlü bir ivme ile genişlediği bir dönem olacak. Burada önemli olan güvenli liman olabilmektir.
‘ÖNCE KRİZ BİTSİN’ DİYEN YARIŞI ŞİMDİDEN KAYBETTİ
Bizim anlayışımız şu: ‘Krizin ilk günü aynı zamanda kriz sonrasının ilk günüdür’. Daha o gün kriz sonrası için yola koyulmak gerekir. Adım atmak için ‘Krizin bitmesini bekleyelim’ diyen şirketler rakiplerinin yarışta öne geçtiğini görecek. Büyümek için harekete geçmeyi kriz sonrasına bırakmamak gerekiyor.
ŞİRKETİNİZİ KURTARMAK İÇİN VİRÜS GİBİ DAVRANMAYI ÖĞRENİN
Bu krizi atlatmak için virüsten ve onunla mücadeleden almamız gereken ders var. Şirketlerin ‘Algıla-öğren-önlemini al’ stratejisini izlemesi gerekiyor. Tıpkı vücudumuz gibi. Vücudumuz virüsle karşılaştığında onu algılar, öğrenir ve önlemini alır. Vücudumuzun direnci ne kadar güçlüyse virüsten de o kadar hızlı kurtuluruz. Şirketler de krizlere bu şekilde hazırlıklı olmalı, antikor yaratmalı, dirençlerini güçlü tutmalı.
İLK HEDEF ÇALIŞANIN ÜZERINDEKI ŞOKU ALMAK
Şok dalgasının etkisini ilk etapta çalışanların üzerinden almak gerekiyor. Çünkü çalışan yoksa iş olmaz, iş olmazsa müşteri olmaz, müşteri olmazsa vatandaşa dokunan ürün veya hizmet olmaz. ‘Çalışanlarımız önceliğimizdir’ yaklaşımı da aslında budur.
İşte bu nedenle ‘Qualtrics’in Remote Work Pulse’ (uzaktan çalışma modeli) çözümümüzü çalışanlarıyla kesintisiz ve güvenilir ilişki kurmak isteyen tüm firmalar için de ücretsiz kullanıma açtık.
ŞUNA HAZIR OLALIM: KRİZLE GELEN ŞEYLER GİTMEYECEK
Herkes kendini bu krizde gelen bazı yeni davranışların kalıcı olacağına hazırlamalı. Mesela kriz e-ticareti patlatacak. E-ticaret sektörü 2018 yılında, yüzde 42 büyüme ile 59.9 milyar liralık hacme ulaştı. 2014-2018 yılları arasında sektörün ortalama yıllık büyüme hızı ise yüzde 33 oldu.
Dünyadaki toplam e-ticaret payı yüzde 10 seviyesinde iken Türkiye’de 2018 itibarıyla e-ticaretin toplam perakende içindeki payı yüzde 5.3 seviyesinde bulunuyor.
KPMG Türkiye’ye göre kriz sonrasında online alışverişlerde yüzde 70’e varan artışlar yaşanıyor.
Bir örnek vereyim. Bu süreçte CarrefourSa’nın toplam online trafiğinde yüzde 100 artış oldu, bu trafiğin yüzde 80’i mobil uygulamalardan geliyor. Mobil uygulamalarının indirme oranı ise 5 katına çıktı.
Yani şimdiden söyleyeyim, e-ticaret artık hiçbir zaman yüzde 5 seviyesine inmeyecek.
‘BULUT’A GEÇEN ŞİRKETLER KRİZ SONRASINDA AVANTAJLI OLACAK
“Bulut sistemi, şirketlere çeviklik ve hızın yanında, esnek çalışma modellerine geçişi kolaylaştırıyor. O nedenle ‘Bulut’a geçen şirketler şu anda avantajlı konumdalar.
HIZLI BALIK: BİR HASTANEYE YARIM SAATTE 300 YATAK BULDUK
Salgında en önemli şey hızlı hareket edebilmek. Bu sadece tıbbi müdahalede değil. Her alanda, tedarikte, teslimatta, üretimde hızlı olmak.
Yine krizden bir örnek vereyim. Yeni kurulacak hastanelere anında yatak-çarşaf bulmak da sorun.
Her yer kapalı. Bizim Ariba Discovery diye bir programımız var. Bu bir tür streaming platformu. Bütün dünyadaki üreticiler ürünlerini stream ediyor, siz de buradan buluyorsunuz. Amerika’da bir hastanenin 500 yatak ihtiyacını 30 dakika içinde bu platformumuz üzerinden karşıladık.
YARDIM: YOLDA KALAN 11 BİN İNSAN NASIL EVİNE GÖNDERİLDİ
Pandemi nedeniyle dünya genelinde seyahatler sınırlandırıldı. Birçok havalimanı kapatıldı, uçuşlar durduruldu. Birçok insan ülkesine dönemedi. Almanya Dışişleri Bakanlığı yetkilileri 17 Mart’ta bize başvurup bu insanların dönüşleriyle ilgili bir Web uygulaması yapıp yapamayacağımızı sordu. 40’tan fazla SAP yazılım geliştiricisi, bakanlığa verimli bir uygulama sağlamak için yoğun bir şekilde çalıştı ve 24 saatten az bir zaman diliminde bu uygulamayı geliştirdi. Sadece birkaç gün içerisinde 11 bin kişi Almanya’ya dönmek için kayıt oldu.
Paylaş