45 yıl önce peşine düşülen o esrarengiz adam kimdi
YIL 1971...
Anlatacağım olay bir İzmir gazetesinde birinci sayfadan verilen şu dizi yazı anonsuyla başlıyor:
“Son yılların en esrarengiz siması ve oynadığı bölücü rolü açıklıyoruz...”
*
Diziyi hazırlayan gazetecinin adı Nurdoğan Taçalan...
Mercek altına aldığı “esrarengiz” kişinin adı ise Yaşar Tunagür’dür...
Yaşar Tunagür o günlerde İzmir’de Nurcu faaliyetlerde bulunan biridir.
Adalet Partisi milletvekili Refet Sezgin’e yakın bir kişidir.
MİT’te hakkında tutulmuş oldukça kapsamlı bir rapor vardır.
İzmir’deki bütün dini faaliyetlerde onun adı ön plana çıkmaktadır.
*
Ancak gazeteci, araştırmasını derinleştirdikçe, mercek altına aldığı bu kişiden daha da esrarengiz bir isme rastlayacaktır.
O izi de şöyle yakalamıştır.
Yaşar Tunagür, o güne kadar adı sanı fazla duyulmamış bir cami imamını Diyanet İşleri’ne tayin ettirmiştir.
*
Sonunda çalışmasını Tunagür’den, perdenin arkasındaki bu din adamına doğru genişletir.
Karşılaştığı manzara gazeteciyi dehşete düşürmüştür. Karşısında İzmir’de ahtapot gibi her yere yayılmış tam bir “paralel gizli örgüt” bulunmaktadır.
*
İşte o gün, yani 1971 yılında gazetecinin ortaya çıkardığı bu esrarengiz kişi Fetullah Gülen’dir... Gülen’in İzmir’de yargı ve polis içinde çok sayıda müridi vardır.
*
Bu yazı dizisi, 1971 yılında, CHP yanlısı yayın yapan Demokrat İzmir gazetesinde bütün ayrıntıları ile yayınlanır.
Gazetecinin ortaya çıkardığı bu örgüt, 45 yıl sonra bir 15 Temmuz gecesi Türkiye’yi kana boyayacak bir kalkışma yapacaktı.
*
Şunu bilelim ki, bu örgüt 45 yıl boyunca bu ülkenin sağ muhafazakâr yönetimleri tarafından korunmuş, kollanmış, kol kola yürünmüş ve böylece palazlandırılmıştır...
*
Şunu da bilelim ki, bu ülkenin birçok gazetecisi yıllardır bu örgütün tehlikesini bütün ayrıntıları ile defalarca ortaya koymuş, ama o gazeteciler her defasında adeta linç edilmiştir.
*
Yani, öyle kimse kenara çekilmeye, başkalarını suçlayıp kendini temize çıkarmaya kalkmasın.
*
Fetullah Gülen örgütü, Türkiye tarihinin en büyük kumpasıdır ve bu kumpas Türk sağ muhafazakâr siyasetinin kolektif bir aymazlığıdır...
ATTİLÂ İLHAN’IN GENEL YAYIN YÖNETMENİ OLDUĞU GAZETE
- Bu olayı, Yapı Kredi Yayınları’ndan yeni çıkan bir kitaptan okudum. “Demokrat İzmir” adı altında yayınlanan gazetenin hikâyesini anlatan kitabın başlığı “Bir Mücadele Gazetesi: Demokrat İzmir”. Yazarları Aytaç Demirci ve Yusuf Ziya Düvenci.
Bir İzmirli olarak çok iyi bildiğim bu gazetenin hikâyesini ilgiyle okudum. Bir ara şair Attilâ İlhan da bu gazetenin genel yayın yönetmenliğini yapmıştı.
Kitapta, sadece İzmirlileri değil, Türkiye’de yaşayan herkesin ilgiyle okuyacağı bilgiler var.
KADIN GENEL YAYIN YÖNETMENİ BAŞBAKANI NEREYE OTURTTU
DEMOKRAT İzmir gazetesini anlatan kitapta ilginç bir bölüm var.
Gazete, dönemin başbakanı Süleyman Demirel’i, “dini siyasete alet etmekle” suçlamaktadır.
Demirel İzmir’in kurtuluş günü olan 9 Eylül törenleri için İzmir’e geldiğinde bir de imam hatip okulu temeli atmıştır. Böylece 1971 yılına kadar açtığı imam hatip okulu sayısı 80’e ulaşmıştır.
Demirel, temel atma töreninde yaptığı konuşmada, çok açık bir ifade ile “Din politikaya alet edilmemelidir” demiştir.
Ancak temel atılışı tekbirlerle yapılmıştır. Gazete işte bu tavrı eleştirmektedir.
O gün öğleden sonra gazetenin genel yayın yönetmenine valilikten şu telefon gelir:
“Eğer kabul ederlerse başbakan gazeteyi ziyaret etmek istemektedir...”
Gazetenin en üst makamında, muhtemelen Türkiye’nin ilk kadın genel yayın yönetmeni olan Ayten Düvenci oturmaktadır.
Demirel yanında Turizm ve Tanıtma Bakanı Nihat Kürşat, İzmir valisi ve emniyet müdürü ile birlikte gelir.
Genel yayın yönetmeni onu, duvarında büyük bir Atatürk resmi asılı olan kendi odasında kabul eder ve masanın kenarındaki sandalyeyi gösterir.
Fotoğrafçılar küçük odadan çıkar çıkmaz, Demirel kadın genel yayın yönetmenine döner ve şunu söyler:
“Benden ne istiyorsunuz...”
Ülkenin başbakanı, o küçücük gazeteyi bile ciddiye almış, kendisiyle niye uğraştıklarını bizzat sorma ihtiyacı duymuştur.
Yine de güzel günlerdi onlar... Türkiye’nin
masum yıllarıydı...
MAYMUN TWEET’İ ATAN KADINA NE CEZA VERİLİR
AMERİKA’nın en başarılı televizyon yıldızlarından biri..
Yaptığı programlar çok iyi reyting alıyor.
Ama “Roseanne” dizisinin starı Roseanne Barr ırkçı...
Bunu herkes biliyor, yine de dokunmuyordu... Ta ki bir akşam siyah bir kadını kastederek şu tweet’i atıncaya kadar:
“Müslüman Kardeşler ve Maymunlar planetinden gelen VJ...”
*
VJ diye baş harflerle yazdığı kişinin Obama’nın danışmanı Valerie Jarrett olduğunu herkes biliyor.
Bir anda ortalık karışıyor. İnanılmaz bir tepki oluşuyor.
Roseanne yaptığı “şaka”dan dolayı hemen özür diliyor. Özürle yetinmiyor ve Twitter hesabını kapattığını ilan ediyor.
*
Ama nafile... İş işten geçmiştir ve çalıştığı her yerde cezalandırma düğmesine basılmıştır.
- Önce kendisini temsil eden ICM Partners adlı sanatçı ajansı, çekildiğini açıklar.
- Televizyonda yaptığı şovda birlikte oynayan Wanda Sykes, şovdan çekilir.
- Birkaç saat sonra şovunu yayınlayan ABC televizyonu “Roseanne” şovun yeni bölümlerinin iptal edildiğini, tekrar yayınlarının da kaldırıldığını açıklar.
*
Her şey yapılmıştır, ama bizde yapılan bir şey yapılmamıştır. Tutuklanıp hapse atılmak.
Herkes bilir ki, asıl cezalar kesilmiştir.
YARIN: BANKAMATİKTE ALDIĞINIZ PARAYI SİZE KİM VERİYOR
- Havaalanında uçağa binerken size verilen biniş kartını aslında kim veriyor? Bankadan para çekerken size parayı veren kim? Markette otomatik makineyle ödemeye yaptığınızda parayı kime ödüyorsunuz.
Ve bütün bunları yapanın aynı zamanda şeker hastalığına karşı “insülin”i bulan şirket olduğunu biliyor muydunuz...
YARIN BU SAYFADA
YARIN: ASILMAYI BEKLERKEN ALTINI ÇİZDİĞİ ŞİİRLER
- Deniz Gezmiş, asılmayı beklerken kimin şiirlerini okudu ve hangi satırların altını çizdi.
- O günlerde avukatlık vekâletnamesi verdiği bir kişi, bugün hangi şaşırtıcı pozisyonda.
- Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürüldüğü, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edildiği gün Türk gazetelerinin birinci sayfalarında gözden kaçan çok önemli şey neydi.
Ellinci yılında Türk 68 olayının ilginç bazı noktaları.
YARIN BU SAYFADA
