Paylaş
BEŞİKTAŞ-Kayserispor maçına gittim... 90 dakika boyunca Beşiktaş seyircisi hakeme, Kayserisporlu futbolculara, Kayserispor Genel Menajeri’ne, aklınıza gelebilecek her şeye inanılmaz ağır küfürler etti. Ben inanıyorum ki, bakın ben inanıyorum ki diyorum, bu maçta görevli temsilciler bunları yazdı. Eğer onlar bu küfürleri yazmadılarsa bu görevi bir daha yapamazlar. Her şeyden evvel akşam rahat uyuyamazlar.
Peki, bütün bunlardan Beşiktaş’ın Disiplin Kurulu’na gönderilmesi gerekmez mi? Futbol Federasyonu’ndaki hukuk grubu tarafından yapılan değerlendirme sonucu eğer gönderilmediyse, ya Beşiktaş’ı kollayan birileri var ya da Futbol Federasyonu eyyamın Allah’ını yapmaya başladı. Bana göre de Futbol Federasyonu bu konuda daha sezon başında çok net olarak fiyasko oldu.
Tamam, maçlarda artık küfür olunca anons sistemi kalktı. Ama kulüpler kendileri anons yapabiliyorlar, küfür edilmesin diye. Ve bu bir iyi niyet göstergesi olarak temsilci tarafından raporlara yazılıyor. Ama ne Bursa’da “O.... çocuğu Abdullah Öcalan” cümlesine, ne de İstanbul’da Kayserisporlular’a ve hakemlere yapılan küfürlerde bu iyi niyet anonsları yapılmadı.
Not: Eğer Futbol Federasyonu bu konuda “Dürüst hareket ettim” diyorsa, Beşiktaş-Kayserispor maçındaki temsilci raporlarını açıklarlar. Eğer açıklamazlarsa Beşiktaş’ı Disiplin Kurulu’na göndermemekle korkak olduklarını veya eyyamcı olduklarını net bir biçimde kanıtlamış olurlar. Yazılanların karşılığında ceza veremezseniz, yarın bunların altında yok olup gidersiniz.
Diyarbakırspor kimin takımı?
AJDA Pekkan’ın şarkısı gibi; Diyarbakır’daki olaylarda çerçeveye değil resme bakın. Diyarbakırspor-Fenerbahçe maçında olayları çıkaranlar PKK grubudur. Şunu çok net söyleyeyim; PKK Diyarbakırspor’u Süper Lig’de istemiyor. PKK’nın tasvip ettiği, sahip çıktığı takım Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in takımı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Diyarbakırspor’a gerekli desteği vermiyor. Ortaya öyle bir tablo çıkıyor ki, bu sefer Diyarbakırspor’a ‘devletin takımı’ diyorlar, belediyenin takımına da ‘PKK Takımı’. Bu şuna benziyor; Almanya’da yaşayan Türklere biz ‘Almancı’ diyoruz, Almanlar da ‘yabancı’ diyor. İşte onun gibi. Diyarbakırspor’un başkanı haliyle bazı şeyleri net olarak söyleyemiyor. Ona hak vermemek de mümkün değil. Ama Diyarbakırspor için de canla başla çalışıyor. Fatih Altaylı ile beraber yaptığımız Teke Tek programında bunu net bir biçimde hissettim.
Şimdi dönelim, Diyarbakırspor’a diğer illerde yapılanlara... Altını çizerek söylüyorum; son derece aptalca, geri zekalıca bir iş Diyarbakırspor oynarken “PKK dışarı” diye bağırmak. Yani biz daha hala bazı şeylerin farkında değiliz. Ki, bu tezahürat da bu görüşü teyit ediyor. Bursa’da “O.... çocuğu Abdullah Öcalan” diye bağırdılar. O da yanlış. Çünkü seyirci, kim olursa olsun bu tarz küfür edemez. Futbol Federasyonu’nun bu küfür olaylarına acil bir çözüm bulması gerekir. Peki nasıl?...
Kediyi sıkıştırırsan seni tırmalar
SİGARA yasağı mevsimin yaz olmasıyla beraber güzel gidiyor. Ama bazı firmaların kesinlikle bazı önlemler almaları gerekir. Mesela Ankara’da oturduğum semt Oran’daki Panora Alışveriş Merkezi çok acil olarak sigara terası yaptı, kapalı dükkanlara. Peki, bu konuda devlet kendi üstüne düşeni yapıyor mu? Hayır.
Bakınız, Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük havalimanlarında sigara içme yasağı uygulanıyor, tamamdır. İç hatlarda bunun çaresi var. Adam kapıdan dışarı çıkıp içebiliyor. Peki size soruyorum; dış hatlarda aktarma olarak gelen yolcu ne yapsın? 8-10 saat havalimanında kalan transit yolcular dışarı çıkamıyorlar. Ne yapacaklar? Bunlara gaz odası yapmıyorsunuz, “Mevzuat” diyorsunuz. Yarın birkaç kişi cinnet geçirip, birkaçının üzerine yürürse ne olur? Size şaka gibi geliyor ama sonunda olur. Tamam kardeşim bu işi biraz ciddi yapalım da, hafif kafamızı çalıştırıp mantıklı olanı da yapalım... Zaten adam uçakta sigara içemiyor, bir de yerde 8-10 saat zorluyorsun.
Hiç unutmuyorum bir gün Almanya’dan gelirken, dangalak bir yolcu tuvalette sigara içip, izmaritini atık kağıtların olduğu yere söndürmeden atmıştı. Bir hoster arkadaşla, yolcuları panik etmeden yangın çıkmasını zar zor önlemiştik. Ve arkadan o koridorda sigara içeni kastederek ortaya savurduğum küfürlere bir kişi cevap veremedi. Bu şunu gösteriyor; kediyi köşeye fazla sıkıştırırsan seni tırmalar.
Bilim ve futbol
DOKTOR Francisco Delda Mannvendo bir araştırma yapmış, topa son vurulduğu an ofsayttaki oyuncuyu bir insanın (yardımcı hakem) iki gözü ofsaytta olduğunu yakalayamazmış. Bilmem kaç salise geriden gelirmiş. Böyle bir yazıyı Milliyet’te Uğur Meleke de yazmıştı.
İlim olmadan hiçbir şey olmaz, tamam. Bu doktor da mutlak değerli bir ilim adamıdır. O da tamam. Değerli bir doktordur. O da tamam. Ama futbolu ne kadar bilir, işte orası tamam değil. Ben bunları söyleyince bazıları kızıyor. Kızmayacaksınız. Kızmayacaklar. Eğer bu doktor kardeşim biraz futbol oynamışsa veya biraz hakemlik yapmışsa, oralarda edindiği tecrübelerle bu bilgileri harmanlayıp sonuca varmışsa, tamam. Ama yok eğer bu işe yalnız bilimsel açıdan baktıysa yarım kalmış demektir. Bakın nedeni şu...
‘Pat’ diye sesini duyarsın
Bir hakem biraz üst düzey futbol oynamışsa, öncelikle topun son oynandığı anda o oyuncunun o topu nereye atacağını kestirir. Hakem ise veya yardımcı hakem ise, ona göre hareket eder. Hatta atmadan evvel o atacağı yerdeki alanı ve oyuncuları keser. Eğer bu yardımcı hakem ise, topu son oynayan oyuncuyu, topu nereye atacaksa, ara pas mı, kontra top mu, verkaç mı, ona göre vücudunu ve gözlerini ayarlar, oyuncu topa vururken hatta bakar. O statta o anda 80 bin seyirci bile olsa o yardımcı, topun son oynandığı anda, futbolcunun topa vurduğunda ‘pat’ diye vuruş sesini duyar. Yani, kulağınla topu, gözlerinle hattı kontrol edersin ve ofsaytı kaçırmazsın. Ama top oynamamışsan ve hakemlik yapmamışsan, bilim adamı da olsan bu tekniği bilemezsin. Ne dersiniz sevgili okuyucular, bazı şeyler kolay olmuyor değil mi?
Not: Düşünün, yıllardır İngiltere’den yapılan maç yayınlarında ve şimdi Digitürk’ten yapılan maç yayınlarında bu ‘pat’ sesini duyuyorsunuz, o kadar seyirciye rağmen. İşte benim söylediğim de budur. Bir daha maçları seyrederken buna dikkat ediniz. Yani bilim ile bazı şeyleri karıştırmak lazım. O zaman daha ideal olur. Yalnız bilim diye de saldırmamak lazım.
Mısır’a giden oldu mu?
ŞU anda Mısır’da 20 Yaş Altı Dünya Futbol Şampiyonası oynanıyor. Hiçbir hakemimiz yok. Peki şu anda çalışmayan antrenörlerimizden hiç oraya giden var mı? Veya kulüplerden oraya gönderilen görevliler var mı? Eğer varsa ve bana bildirirlerse haftaya bunları yazarım.
Yılmaz Özdil...
HÜRRİYET anons yapıyor; “Yılmaz Özdil üçüncü sayfada” diye. Bırakın üçüncü sayfayı, Yılmaz Özdil 403’üncü sayfada yazsa, hiç üşenmem arar bulur okurum.
Paylaş