BURASI Berlin... Saat 21.50. Brezilya-Hırvatistan maçının ilk yarısının bitiminde hakem düdüğü çalıyor.
Sizler televizyon başında izlerken, ışıkların yandığını görüp, bunun bir gece maçı olduğunu zannediyorsunuz. Ama Berlin’de gün ışığı hakim. Derler ki, futbolcular gece maçını sever, onun için gündüz performansları düşüktür. Biz de ona yorduk ilk yarıda iyi futbol yok diye. Ama ikinci devre de değişen bir şey olmadı...
Parreira’yı Fenerbahçe’den yıllar önce tanıyoruz. Hani o gün çift santrfor oynadığı takım. Arkada sabaha kadar 128 tane top yaparlar, arada iki hücumda bir gol bulursa maçı bitiren takım. Brezilya, üst düzey oyunculardan kurulu. İsim isim bakıldığında son 30 yılın en güçlü isimleri kadroda. Hepsi teker teker birer takım ederler. Veya hepsi teker teker bir takımı sırtlayıp götürebilirler. Ama hepsi yan yana gelince mahalle takımı olmuşlar. Bunun en büyük sorumlusu teknik direktör.
Çayda dem...
Benim gözüme çarpan bir şey var. Her takımı dışardan teknik direktör idare eder, bu tamam. Ama içerde teknik direktörün eli ayağı olan bir futbolcu vardır. Sahanın içini o idare eder, yönlendirir. Dün gece öyle bir oyuncu Brezilya’da yoktu. Bizde bir deyim vardır; çayda dem, askerde kıdem. Brezilya takımının içinde bu noksanlık var. Birini kabul etmeleri lazım. Bana göre de bu ismin Ronaldinho olması gerekir. Ama diğer futbolcular belki kıdemden, belki de yaştan dolayı böyle bir hava ve yetkiyi Ronaldinho’ya vermiyorlar.
Yani dün geceki Brezilya takımında kağıt üzerinde ve sahada çok güzel malzeme var. Ama o malzemeye göre yediğimiz yemek çok kötüydü. Ne tuzu vardı, ne baharatı, ne de soya sosu... Zaten, yemek iyi olursa hardal ona bir şey katabilir. Şu görünüyor ki, Parreira bu takıma bir şey katmamış.
Hırvatlar, teknik ve fizik olarak gayet iyiler. Ama Brezilya’yı gözlerinde fazla büyütmüşler. Herhalde maç bittikten sonra yatağa uzandıklarında, kaçan balığın ne kadar büyük olduğunu, nasıl bir büyük avı ellerinden kaçırdıklarını görecekler. Ama tren Berlin’den kalktı artık.
Eğer bundan sonra Brezilya böyle oynamaya devam ederse bu turnuvada başına çok trafik kazası gelir.
Beckenbauer Kupası
Almanlar, saçma sapan, son derece aptalca, tam Almanca dediğimiz tabirde önlemler almışlar. İnsanları yokuşa sürmeye bayılıyorlar... Ama ne oldu, kenarda 4 metre derinliğinde 2 metre eninde, sahanın etrafından nehir gibi bir çukur olmasına rağmen Hırvat seyirciler ellerini, kollarını sallaya sallaya 87’nci dakikada gösteri yaptı.
Bu turnuva 2006 Dünya Kupası değil. Beckenbauer Dünya Kupası.. Hazretleri UEFA’yı ve FIFA’yı maymun yapmış. Sebebini size maç yorumu yapmayacağım bir günde geniş bir şekilde yazacağım.