ÖNCE Sanayi Barbaros. Ankara Amatör Kümesi’nde bir takım. Sonra ASAŞ alıyor. 3. Lig’e çıkıyor. Gücü yetmiyor, Gençlerbirliği’ne teklif ediyorlar. Zaten Gençlerbirliği’ndeki oynatamadığı oyuncular için Süper Lig’e alternatif bir ligin kurulmasını isteyen İlhan Cavcav hemen "Olur" diyor. Ama bir sene sonra parası kıymetli olan İlhan ağabey, masraf oluyor diye OFTAŞ’ı geri vermek istiyor.
Ona söylenilen yıllar gider 700 bin YTL. O zaman. Ama, hakiki gider 300 bin YTL. civarı. G.Birliği altyapısından oyuncular OFTAŞ’a veriliyor. 3. Lig’de iki sene oynayan takım 2. Lig’e geçiyor. 2. Lig’de de bir yıl oynuyor ve 2A’ya geçiyor. Gene bir yıl sonra takım Süper Lig’de. Bu çıkışta ilk iki yıl antrenör Metin Diyadin, sonrasında da şimdiki Osman Özdemir. Bu takım Süper Lig’e gelirken bir çok futbolcuyu da diğer takımlara yolluyor.
Bunlardan ikisini burada yazarsak, diğerlerini de siz tahmin edebilirsiniz. Birisi şu anda Fenerbahçe’nin sağ tarafında oynayan Gökhan Gönül, diğeri de Kayserispor’da oynayan Gökhan Ünal. Yani OFTAŞ’ta oynayan futbolcuların çoğu 5-6 yıldır yan yana oynuyorlar. OFTAŞ’ın çıkışı sürpriz değil.
Peki, aynı merkezden idare edilen iki takımın yani ağır ağabey Gençlerbirliği’nin durumuyla yaramaz kardeş OFTAŞ’ın durumları niye böyle? Birisi Halep’e giderken diğeri Şam’a gidiyor. "At sahibine göre kişner" deseniz, jokey aynı jokey. Bunun birinci sebebi akıl hocalarıdır. İkincisi kararsızlık.
Bakınız, bir futbol takımının başarılı olması için en önemli şey huzurdur. Bunu sağladığınızda tavana vurursunuz, yoksa dibe. Mesela, OFTAŞ’tan Hakan’ı,
Gençlerbirliği’ne almak istiyorlar hem de daha fazla para vererek, çocuğun cevabı ne biliyor musunuz? "Ben orada ne yapayım, burada huzurlu ve mutluyum" diyor. Parayla da her iş olmuyor. Mutluluk gelmiyor. Fatih Terim’in, aldığı aylık dillerde. 135 bin YTL. Bana sorsanız makul bir rakam. Türk Milli Takımlar Teknik Direktörü’nün bu paradan fazla alması lazım, az değil. Neden? Çünkü, yalnız A Milli Takım’da oynayan futbolcuların eline geçen aylık paraya bakıldığında Fatih Terim’in aldığı çerezlik. Bir teknik direktör aldığı parayla emrettiği ve idare ettiği futbolcunun altında kalmamalı, ezilmemeli.
Büyük dengesizlik
Ama, o teknik direktörler de aldıkları paraların karşılığını vermeliler. Fatih Terim, Milli Takım’ı Avrupa Şampiyonası finallerine taşıyarak bence bu parayı hak etmiştir. Bakın nerelerden, nerelere geldik. 35 dakika 10 kişi kalan Bursa’ya yenilen takımı dibe vuran, Bülent Korkmaz ne ücret alıyor.
Senede 400 bin YTL. Ne kadarını peşin aldı? Fazlasını. G.Birliği’ne ne verdi? Şu ana kadar hiç bir şey. Kaç yardımcısı var? Şimdi sıkı durun. OFTAŞ’ın teknik direktörü Osman Özdemir aylık ne alıyor? 10 milyar YTL. İşte, Türkiye’de Milli Takım’dan iki kardeş takıma kadar ücret ve başarı dengesizlikleri veya tartıştıklarımız. Ne dersiniz? Özdemir’in bir kabahati var. Bir şanssızlığı. 3 büyükler de oynamadı. G.Birliği’nin mütevazi futbolcusuydu, hep Anadolu’da büyüdü, yetişti. Yani, saf Anadolu çocuğu.
NOT: Buradaki saf kelimesini temizlik olarak yazıyorum. Aptallık olarak değil.
Hesap ortada
BÜTÜN kulüplerin aldığı toplam cezaların takriben 4’te birini Beşiktaş almış. Bu inanılmaz yüksek bir rakam. Peki bu cezayı kulübe aldıran kim? Beşiktaş seyircisi. Yani, "Canımdan çok takımımı seviyorum" diyen seyirci. Bir yerde Çarşı. Nasıl bir sevgi bu anlamak mümkün değil. Canım dediğinin, canını çıkarıyor. Ondan sonra da yöneticisi, Affan Keçeci’yi yuhalatıp dışarıya çağırıyor. Tribünlerden bayanlar, çocuklar kaçıyor diyoruz. Hesap ortada. Ben bir şey demiyorum. Disiplin Kurulu diyor.
Nasıl oluyor bu?
ŞU anda Türkiye Ligi’nde Beşiktaş’ın hocası Ertuğrul Sağlam, Sivasspor’un hocası Bülent Uygun, Gençlerbirliği’nin hocası Bülent Korkmaz, Ankaragücü’nün hocası Hakan Kutlu. Bunların hepsi başkalarının teknik direktörlük diplomasıyla çalışıyorlar. Sizce doğru mu? Türkiye Antrenörler Derneği ne iş yapar? Futbol Federasyonu neden ve nasıl bir yaptırım uygulayamaz? Hadi tartışsanıza...
Mart kedisi gibiler!..
MARATON’da yaptığım bir yorumdan sonra, Tigana beni mahkemeye vermişti. Hatta, 3 basın toplantısını beni bahane göstererek terketti. Yani, Beşiktaş taraftarına saygısızlık yaptı.
Türkiye’de görevli bazı insanlar, tamamen renkli at gözlükleriyle olaylara bakarlar. Amigo yazarlar da olayların üzerine gidemezler. Çünkü, yöneticileri onları sustururlar. "Bizim hakkımızı niye aramıyorsunuz, niye kulübe ve takıma sahip çıkmıyorsunuz" diye. Bu yazarlar maalesef gazetelerde yazarlar. Kulüplerin gazetelerinde değil.
Basın savcısı, iki saatlik sorgulamadan sonra Tigana’nın mahkeme isteğini reddetti. Ben beklemeyi severim. Fevri hareket etmem. Bu beklemenin sonunda ne oldu bilmiyor musunuz? Fransız polisi, Marsilya polisi, Tigana’yı çağırdı 8 saat sorguladı. Yolladı ama tekrar sorgulamaya alacak. Çünkü, Marsilya polisi bu tarz olaylarda işin ucunu bırakmaz, köküne kadar gider.
Tigana’nın iş ortağı olan iki tane menajeri de şu anda içerdeler. Bakalım, filmin sonu nasıl bitecek. Ama maalesef bu işlere bulaşanlar, Mart kedisi gibidirler. Hem yaparlar hem bağırırlar. Aynen Tigana’da olduğu gibi.
NOT: Bizim kulüplerimizin nasıl muazzam araştırmalar yaparak futbolcu ve teknik adam aldıklarını şekilde olduğu gibi görüyoruz.
Haksız rekabet
KASIMPAŞASPOR bu sezon büyük ihtimalle düşecek. Eğer, mucize olmazsa. Peki, burada yalnız hatalı ve suçlu Kasımpaşa mı? Hayır. Özellikle Futbol Federasyonu. Geçen sene oynattığı sahayı, bu sene kabul etmeyen Futbol Federasyonu. Bu işin bir tarafı.
Peki öbür tarafı. O çok daha vahim. Kasımpaşa az da olsa kurtulma ihtimaliyle oynuyor. Mücadele ediyor. Peki, düştükten sonra nasıl oynayacak. Bu bundan sonra oynayacağı rakipleri için büyük avantaj değil mi? Haksız rekabet değil mi?