Paylaş
“TFF’nin planlama ve organizasyon grubu tarafından trafik sigortası yapılmayan araçlardan biri, içinde FIFA yöneticileri varken polis tarafından çevrildi ve trafikten men edildi.”
BUNDAN yaklaşık 2 ay önce, bu sütunlarda Futbol Federasyonu’na 6 tane soru yöneltmiştim. Hiçbirine federasyondan cevap gelmedi. Yalnız aralarından bir tanesi, yani ayda 15 bin lira alan planlama danışmanı Cem Ülkeroğlu, bir açıklama yolladı. Aldığı paradan hiç bahsetmediğine göre ayda 15 kağıdı helâlinden götürüyor demektir.
Ama devamı enteresandı; “Benim için federasyona gitmediğimi yazmışsınız. Halbuki biz bütün federasyon kurulu üyeleri ve bütün birimler sabahlara kadar çalışmaktayız” diye bir açıklama gelmişti.
Ben de kendisine, “Madem sabahlara kadar çalışıyorsunuz, federasyona giriş çıkıştaki el ve yüz kayıtlarının son 3 aylık dilimini gönderin” demiştim.
Ses çıkmadı. Bugünden sonra zaten çıkmayacak. Çünkü bu arkadaş görevden alındı. Bununla beraber, ayda 9 bin lira alan planlama müdürü de görevden alındı.
‘112 ARABAYA, TRAFİK SİGORTASI YOK’
ŞİMDİ gelelim saadete, buradan Futbol Federasyonu’na bir soru daha yöneltiyorum. U-20 Dünya Kupası için Hyundai’den turnuva sonunda geri verilmek şartıyla 112 tane araba aldınız. Bu arabalara trafik sigortası yapılması lazımdı. Bunu kim yapacaktı? Planlama ve organizasyon grubu...
Ama deniyor ki veya söyleniyor ki, kimsenin ağzı torba değil... Bu Hyundailere trafik sigortası yapılmamış. “İçlerinde FIFA yöneticileri varken, trafik polisleri tarafından çevrilen bu arabalar, yine trafik polisleri tarafından trafikten men edilmişlerdir. FIFA ve UEFA görevlileri de, yandan yandan bakmışlar bu olaylara” diye söyleniyor. Bir zahmet cevap verirseniz, memnun olurum. Bu görevden alınan iki arkadaş, bu olaylardan dolayı mı alındılar, yoksa başka sebepten dolayı mı alındılar bir öğrenelim.
‘TEHLİKELER’ ORTADAN KALDIRILIYOR
AMA bu federasyonun yaşantısı, Brezilya dizilerini solda sıfır bırakır. Hani bir avukatımız vardı. Ayda 30 bin lira alan... Hem kulüplerin avukatlığını yapan, hem futbolcuların avukatlığını yapan, hem antrenörlerin avukatı olan, hem de Futbol Federasyonu’nun avukatı olan... Yani bu muazzam avukat arkadaşa, 30 bin lira vermek bile bence azdır. Bu kadar iş yapabilecek bir adama, ayda 130 bin lira vermek lazım... Bununla ilgili de bir soru yöneltmiştim federasyona, ona da cevap gelmedi.
Ama bu konuda da taze bir haberim var. Bu meşhur avukatımız Kemal Kapulluoğlu, son genel kuruldan önce görevden alındığı için son genel kurulda Haluk Ulusoy’un yanında görülüyor. Federasyon bakıyor ki, ileride tehlike olabilir. Bu sefer Kemal Kapulluoğlu’nun işe soktuklarını federasyondan yollamaya başlıyorlar. Mesela gazeteci Zeki Çol’u... Mesela, federasyonun avukatı olan Zeki Çol’un kızını...
Orta oyunu bitmez!
“Türk futbolunu bu hale getiren yöneticile çekilmedikçe orta oyunu devam eder.”
HANİ futbolun temel ögeleri var ya; futbolcular, hakemler, antrenörler, basın ve yöneticiler...
Hani bu grupların içinde hep suçlananlar var ya; futbolcular, antrenörler, hakemler ve gazeteciler... Hani bu grubun en masum insanları var ya; yöneticiler... Ama bakıyorsunuz bu dört grup devamlı kendini yenilemek için her şeyi yapıyor. Ama bu ‘Her şeyi bilen’ yöneticilerimiz, Türkiye’deki acıklı ve cacıklı hâle gelen futbolumuzun baş mimarlarıdır.
Bir savcı çıkacak mı?
Ey kamuoyu, ey Başbakanımız, ey Spor Bakanımız, “Türk futbolunu biz idare etmeliyiz” diyen kulüp başkanlarının olduğu toplantıda yaşanan kavgalar ve rezillik, bırakın dizi-beli, milletin ağzına kadar geldi. Merak ediyorum acaba Türkiye’de bir tane savcı çıkacak mı? “Kardeşim, Kulüpler Birliği toplantısında yaşanan bu olayın kayıtlarını getirin. 6222 sayılı kanunu bunlara uygulayacağım” diye... Peki bir tane babayiğit savcı çıkar da, bunu uygulamaya koyarsa ne olacak? Bu kulüp başkanlarının hiçbiri maçlara giremeyecek. Türk futbolu, o gün temizlenecektir.
Bu kulüp başkanları iki dönem evvel, Federasyon genel kurulunda odaya girip yumruk yumruğa kavga etmişlerdir. Biz bunlara yalnız buralarda değil, protokol tribünlerinde ana-avrat birbirlerine küfrederken de çok şahit olmuşuzdur.
Benim için isim değil, zihniyet önemlidir. Ama bu zihniyet, Türk futbolunu bırakın Türkiye’de, Avrupa’da ve dünyada rezil etmiştir. Bunlar sahneden çekilmediği sürece de, bu orta oyunu devam edecektir. Türkiye’deki en şanslı basın grubu, spor basınıdır. Çünkü bunlar olduğu müddetçe, malzeme bitmez. Birkaç cümle daha yazmak istiyorum. Ama o zaman mahkemelik oluruz... Değmez de... Kendime ayıp ederim.
U-20 çözümü: Erken kutlama balosu
20 Yaş Altı Dünya Kupası’nın nasıl bir fiyaskoyla oynanıp sonuçlandığını hep beraber seyrettik. Turnuvanın üzerinde sanki ölü toprağı vardı. Herkese bilet dağıtıldı. Bu dağıtılanlar arasında federasyon görevlileri bile var. Onlara bile zaman zaman soruldu “Gittiniz mi” diye... Hoş gitseler ne olacak? Arena Stadı’nın dişinin kovuğunu doldurmazlar.
Önceden hissettiler...
Yalnız bu bizim Yıldırım Demirören kaptanlığındaki federasyonumuz, çok akıllı ve zekidir. Allah var, son derece de uyanıklar... Bu turnuvanın böyle bir fiyaskoyla sonuçlanacağını hissettikleri için her turnuvanın sonunda yapılan kutlama balosunu bunlar turnuva bitmeden evvel Tarabya Oteli’nde yapıyorlar... Birbirlerini kutluyorlar.
Ama Yıldırım Demirören, her fiyasko icraattan sonra “Teşekkür” bekliyor. Şike olayında da beklemişti. UEFA, Yıldırım Demirören’e hem teşekkür etmişti, hem de onu alnından öpmüştü. Fakat, Yıldırım Demirören federasyonu, aldığı müthiş destekle (!) yoluna devam ediyor. Mutlak bizim için de, sağda solda konuşuyorlardır... “Önümüzü kesmek istiyorlar” diye...
Hacıosmanoğlu doğruları söylüyor
İBRAHİM Hacıosmanoğlu’nun gittiği hiçbir toplantıya Aziz Yıldırım gitmiyor. Gitmek istemiyor veya gidemiyor. Son Kulüpler Birliği toplantısında da Kayserispor Başkanı’na vekalet veriyor. Hacıosmanoğlu’nun üslubunu beğenmeyebilirsiniz. Sözlerini tasvip etmeyebilirsiniz. Sevmeyebilirsiniz de... Ama ben adamın şu tavrını çok seviyorum. Herkesin suratına konuşuyor. Onu bunu kullanarak, kiralık tezgâhlar yaparak, gazetelerden ateş ederek, arkadan vurmuyor. Yukarıda Allah var, adam da doğruları söylüyor. Sözleri yalan dolan değil. Herhalde, bundan korkuyorlar olsa gerek... Çıkın, adamla yüz yüze gelin ve konuşun... Bir taraf mikrofonlara kükrüyor, bir taraf gazetelerden cevap veriyor. Ama millet de bunu yemiyor.
Paylaş