Paylaş
Hiç bir yerde sebep aramayalım. Futboldaki en tehlikeli şey şikeydi, bizde patladı.
Irkçılıktı, o da başladı.
Türkiye Futbol Federas-yonu’nu bir geçim kaynağı olarak gördüler bazıları ve o da hala devam ediyor.
Televizyondan soruyorum, bağlanıyorlar ama nereye? Yönetmen Savaş’a... Savaş diyor ki “Sizi yayına bağlayalım”, fakat bağlanmıyorlar.
Ben hem vergisini veren bir Türk vatandaşıyım, -özellikle de askerliğini yapmış- hem de Türkiye Futbol Federasyonu genel kurul üyesiyim.
Şimdi buradan yazılı olarak soruyorum. Bakalım ne cevap gelecek?
Eğer gelirse siz okurlarıma da ileteceğim...
Merak içinde bekleyeceğim...
1-Futbol Federasyonu, bir bankadan kredi alıp kullandı mı? Eğer aldılarsa sebebi ve miktarı nedir?
2-Avukat Kemal Kapul-luoğlu’nun ocak ayından itibaren Futbol Federasyonu kapısından içeri girmediği söyleniyor ve bu arkadaşımızın ayda 30 bin lira aldığı söyleniyor. Daha önce sorulduğunda “Ocak ayında istifa etti” dediler. Bu kez “Mayıs ayına kadar maaş aldı mı, almadı mı?” denildiğinde ise “Mayıs ayında istifa etti” dediler. Hangisi doğru?
3-Cem Ülkeroğlu, Türkiye Futbol Federasyonu İkinci Başkanvekili Servet Yardımcı’nın bir yakını. Titri pazarlama danışmanı. Ayda bir kez uğradığı Futbol Federasyonu’ndan 15 bin lira alıyor mu? Her gün işe giden esas pazarlama müdürünün maaşı ise 9 bin lira. Doğru mu?
4-Garanti Bankası’ndan sonra TTNet de Futbol Federasyonu sporsorluğundan ayrıldı mı?
5-Futbol Federasyonu bu yılki Süper Kupa finalini bir yerde oynatacak. Oynayacak takımlar da lig şampiyonu G.Saray ile kupa şampiyonu Fenerbahçe. Peki şikenin yapıldığı söylenen sene sonundaki Süper Kupa finali neden oynanmadı?
6-İkinci başkanvekili Servet Yardımcı, yazmışken birinci vekil Ufuk Özerten, federasyondan ne kadar alıyor? Ayda 50 bin lira mı, 60 bin lira mı, 70 bin lira mı? Bakalım bu sorulara cevap verilecek mi çok ama çok merak ediyorum...
NOT: TFF yandaşlarına baklava börek yağdırırken, çalışanlarına da damla damla akıtıyor. Ankara’daki Ziraat Türkiye Kupası finaline, İstanbul’dan görevli gelen TFF çalışanlarının, otelde kaldıkları günlerde içtikleri suyun paralarını çalışanların ceplerinden verdirmişler. Maaşallah ne kadar anlayışlı insanlar. Federasyon hakkını ne de güzel koruyorlar.
Maçlar gündüz oynatılmalı
GEZİ Parkı olayları ligler başlayınca devam ederse maçları gece oynatabilecek misiniz? Öyle bir baba yiğit var mı, bunu da çok merak ediyorum.
Para önemli ve güzel bir şey ama her şey değildir. Ülkemizde şike patladığı zaman zaman bahis de patladı ama biz hep pislikleri halının altına süpürdük.
Sonunda menfaatsiz bir Gezi Parkı gençliği çıktı ve herkesin suratına tokadı yapıştırdı.
Maçların gündüz oynatılması kesinlikle doğrudur, hem de her açıdan. Pazar gününe fazla maç bırakmayacaksınız. Pazar gecesi her hafta tek bir maç oynatabilirsiniz. İşin doğrusu budur. Gerisi, “Bize para lazım” diyen yöneticileri ilgilendiriyor. Nasıl olsa maliye şu ana kadar onlara bir şey yapmadı. Ama aynı maliye garibanı yakalarsa ümüğünü sıkıyor, affetmiyor.
Gezi Parkı’nı gezip gördünüz mü?
GEZİ Parkı gerçeği daha çok konuşulacak. Buradaki en büyük olay iktidar olsun, muhalefet olsun, siyasetçilerle görsel ve yazılı basının iflasıdır.
Parti başkanlarına bakıyorum, hepsinin önünde arkasında korumalar, yanlarında yağcılar ve hepsinin halkla arasında bir duvar var. Ne Kızılay da yürürler tek başlarına ne de Alsancak ve Beyoğlu’nda... Yürümezler, zaten yürüyemezler. Çünkü o cesaretleri yoktur.
Gazetelerimizin büyük büyük köşe yazarları onlar özel arabalarına binerler, çoğunun özel şoförü vardır. Devamlı uçakla seyahat ederler, havada uçarlar. Ancak kulaktan dolma neler yazarlar neler. Ne ahkamlar keserler.
Siyasetçi de basın mensubu da “GEZDİM, ARAŞTIRDIM, GÖRDÜM, YAŞADIM” derse doğruyu yaparlar.
Peki soruyorum, yukarıdaki gruplardan kaçı bunları yapıyor, bana söyler misiniz?
Ondan sonra da Gezi Parkı gençleri çıkar. Sanki bu çocuklar uzaydan gelmiş gibi “Nereden çıktı, nasıl çıktı bunlar” diye şaşırırlar. Daha da güzeli hepsi paniklerler.
Devlet Bahçeli diyor ki “Hiç bir MHP’li Gezi Parkı olaylarına girmedi.”
1 Haziran Cumartesi günü Gümüşsuyu’ndaydım, Cihangir’deydim, Galatasaray’daydım. Orada en az 150 MHP’li, “MHP burada, Tayyip nerede” diyerek aslanlar gibi yürüdü. Sonra biber gazını bir yediler tornistan, gerisin geriye döndüler...
Polis havadan beni dikizledi
BENİM evim Gümüşsuyu’nda. Pazartesi akşamı eve geldim. Her taraftar yürüyüş var. Ön tarafım Kabataş, arka taraf Gümüşsuyu. Biber gazını bir oradan atıyorlar yiyorum, bir öbür taraftar atıyorlar yine yiyorum. Ama size daha enterasan bir şey aktarayım. Ben eve gidince rahat etmek için üstümü başımı çıkartırım. Şort hariç... Ev de yüksek olduğu için kimsenin içeriyi görme şansı yok. Boğaza doğru ayaklarımı uzattım. Dinlenirken havada bir helikopterin gezdiğini gördüm. Bir Beşiktaş tarafına dalıyordu koca bir projökterle bir Gümüşsuyu ve Kabataş’a...
Herhalde canı sıkıldı ki bu sefer evlere bakmaya başladı. Çıplak camın önünde otururken, helikopter projektörü benim eve doğru tutmaya başladı. Sonra merak etti bir daha tuttu. Halbuki o sırada ben çok tehlikesiz bir vatandaştım (!) Israrla niye evi ve beni taciz etti anlayamadım.
Hoş, daha başka evlere de tuttular. Ama ben herhalde daha cazip geldim ki bende daha fazla durdu.
Paylaş