Sadece futbol, sonuç hikaye. Hakiki Fenerbahçeliler'i tribünlerden kaçıranları temizleyemezsek, Türk futbolu kötüye gitmeye devam edecek.
SİZE teknik, taktik, skor gibi şeylerden çok daha önemli bir olaydan bahsedeceğim. Çok enteresan şeyler oldu. Bakın neler... Maça biraz geç geldim. Aslında işime de öyle geliyor. Herkes girmiş, ortalık tertemiz. Hele hele etrafta biletsiz seyirci ve yankesici de olmayınca, Fener Stadı'nın çevresi sanki Avrupa. Her şey pırıl pırıl.
Ankaragücü, F.Bahçe'ye direniyor. Başkent ekibi uzun zamandır da iyi futbol oynamıyor. Ama, benim size anlatacağım bunlar değil. Basın tribününün sol tarafına göre, yani kale arkasında, belli bir grup seyirci var. Hani televizyon dizilerine konu olan, devamlı küfür eden, sanki onlar olmazsa o statta tezahürat yapılmayacak olan... Kendilerini vazgeçilmez zanneden ve hakiki F.Bahçeli seyirciyi tribünlerden kaçıran... Bunlar, ben dahil küfürlerine devam ediyorlar. Ama, bir de diğer seyirciler var... Yani, hakiki F.Bahçeliler. Mesela, basın tribününe göre sağ taraftaki kale arkası. Onlar rakiple de, hakemle de uğraşsalar, hep esprili slogan atıyor. Ve takımlarını öyle destekliyorlar ki, maça gelirken stadın dışında gördüğüm Avrupa'yı, stadın içinde de görüyorum. Maç devam ediyor, F.Bahçe 3-0 öne geçiyor.
Futbol ve skor hikaye
Sevgili okuyucular, tam bu sıralarda o bizim oturduğumuz yere göre sol taraftaki seyirci, karşıdaki hakiki F.Bahçe seyircisine ne diye bağırıyor biliyor musunuz? Kulaklarına inanamazsınız; satılmış i...ler... Yavaş yavaş resim belirlenmeye başladı. Sadece futbol, sonuç hikaye. Biz bunları tribünlerden temizleyemezsek, Türk futbolu kötüye gitmeye devam edecek. Ama sakın bir yerde yanılmayın. O sol taraftaki seyirci, İnönü Stadı'nda da, Ali Sami Yen'de de, Trabzon'da da ve Ankara'da da var. Ama ne yazık ki, bunları doğurtan babaları (yani kulüp başkanları) şimdi bu çocuklara hakim olamıyorlar. Çünkü emziği ağızlarından çektiler.
Fenerbahçe, Ankaragücü'nün biraz direnmesine rağmen rahat kazandı. Önce seyirci hakeme takıldı. Zannettiler ki, hakem şartlı. Hayır, hakem zaman zaman acemilik yaptı, zaman zaman da mükemmel işler. Mesela, Fenerbahçe'nin üçüncü golünü Kuddusi Müftüoğlu attı. Öyle bir avantaj uyguladı ki, ders niteliğinde. Kesse, çocuk ölecek. Ama, çocuğa doğumunu yaptırdı, golü doğurttu. Ne var ki, seyirci Marco'ya sarı kart gösterdiği için hakeme kızgınlığını sürdürdü. Niye, çünkü Marco G.Saray maçında yok. Yani, seyirci A.Gücü maçını kazanmayı düşünmüyor, aklı bir hafta sonraki G.Saray derbisinde. Ama, Daum doğru iş yaparak, şimdiki maçı düşündü, bir sonrakini değil. Eğer F.Bahçe Marco oynamadığı için Galatasaray maçında mağlup olup şampiyonluk yolunda yara alacaksa, o zaman sakın "İyi takımız" diye böbürlenmesin.
Çözemiyorlar
Türkiye'de hakemler hala bir şeyi çözemiyor. Kırmızı kart kolaydır, gösterin. Onlar tam tersini yapıyorlar, sarı kartı kolay gösteriyorlar. Başları da belaya hep bu sarı kartlar yüzünden giriyor. Sarı kartı göstermeden biraz düşünün. Futbolcu zaten 90 dakika sizin elinizde. Sarı kartı bir sefer göstermezsen, biraz sonra gösterebilirsin. Ama çok kolay sarı kart gösterirsen, biraz sonra daha ağır harekette gösteremiyorsun. O zaman da bütün otoriten sıfırlanıyor. Bence Kuddusi, dün gece Serkan'a, Marco'ya gösterdiği sarı kartlardan daha büyük hatayı, ceza alanı içinde kendini yere atan Hakan Keleş'e göstermemekle yaptı. A.Gücü başarısız olduğu için teknik direktörünü değiştirdi. Böyle bir takımı da Fenerbahçe rahat rahat geçti.