Bu yönetici takımı bu alemde kalamaz

BEŞİKTAŞ Başkanı Yıldırım Demirören'in Disiplin Kurulu Başkanı Av. Reşat Bostan'ı taşeron tutarak Merkez Hakem Kurulu Başkanı Oğuz Sarvan'a ettiği küfürün, bu kadar yıldır bu futbol alemin içindeyim bir eşine rastlamadım. Vatan Gazetesi'nde okuduğum bu muazzam habere önce inanmak istemedim. Birilerine telefon ettim, "Kesinlikle doğru" dediler.

Yıldırım Demirören'e ceza verirsiniz, vermezsiniz. Ayrı olay. Esas önemli ve vahim olay sporumuzun amiral gemileri dediğimiz bu 3 büyük kulübümüzün bir başkanının düştüğü durum.

Kontrolsüz başkanlar

Türkiye'de Futbol Federasyonları, Merkez Hakem Kurulları, Disiplin ve Tahkim Kurulları ne yaparsa yapsın, arkalarında bulunan seyirci çokluğuna sığınarak istediklerini yaptırmaya kalkan büyük kulüp başkanları olduğu sürece, hiç bir yere varamazlar.

Basında bulunan bazı yalakalar ve zaptedilemeyen seyirciler sayesinde bu tarz kontrolsüz başkanlar, futbolu felakete sürüklerler.

Kestirmeden olay şuraya gidiyor. Üç kulüp başkanı aklı selim, kontrollü, futbolu seven, futbola hizmet eden kimseler olurlarsa bu işler tıkır tıkır yürür. Ama içlerinden bir, iki tanesi bu tarz olursa hiçbir federasyon ve kurulları iş yapamaz.

Bu seyirci topluluklarını, bu başkanlar arkalarına almasalar, bu konuştuklarının yüzde birini konuşabilirler mi? Kesinlikle hayır. Ne olursa olsun hiç kimse karşısındakinin anasına, avradına küfür etme hakkına sahip değildir. Aslında bu olay, o kişinin kendi yapısını gösterir.

Felaket ve enkaz

Bizim gibi futbolun içinden gelenler yani futbolcular, hakemler ve teknik adamlar bu tip olaylara girmezler. Çünkü bizler bu alemin içinde hep vardık sonuna kadar da olacağız. Ama bu yönetici dediğimiz takım bu aleme girer, sonra da çekip gider.

Kimisi çok tatlı sefa bırakır, kimisi de felaket ve enkazlar.

Tek suçlu Mustafa Denizli

CÜNEYT Çakır'ın stili belli. İyi hakemdir, kötü hakemdir, yorumu öyle yapar veya böyle yapar. Bana göre gözlemcisi Abdurrahman Arıcı'dan 8.2 ile yüksek not almış.

Delgado'nun atılışı yanlış. Bence yanlış, başkalarına göre doğru olabilir. Çünkü, ben sarı kart ve kırmızı kartın, kredi kartı gibi kullanılmasından yana değilim. Özellikle sarı kartta hakemlerin cimri olmaları lazım. Kırmızı kartta ise tehlike daha azdır. Doğruluk oranı fazladır da ondan.

Bana göre Çakır büyük bir hata yapıp maça tesir etmiştir Delgado'yu oyundan atarak. Yani puanın 7.9 olması lazım. Kuddusi Müftüoğlu gibi. Ama, Beşiktaş yönetiminin ve teknik adamının bu konuda hiç mi suçu yok?

Derbiden bir gece önce cumartesi akşamı maratonda bunların olacağını söylüyorum. Sakın kimse bunun çok önemli bir şey olarak söylendiğini hissetmesin. Futboldan biraz nasibini alan birisi o konuşmayı yapabilir. Ama, futboldan biraz nasibini alan birilerinin, Beşiktaş takımı sahaya çıkmadan önce bu konuda sıkı sıkı oyuncuları tembihlemeleri lazım. "Her ne olursa olsun hakemlerle konuşmayın" diye.

Bu konuda Beşiktaş sınıfta kalmış, Galatasaray ise sınıfı geçmiştir. Yani maça Galatasaray dersini daha iyi çalışarak çıkmış, Beşiktaş ise çalışmadığını herkese göstermiştir. Özellikle de hakem yönünden. Bu konuda da suçlayacağım tek kişi Mustafa Denizli'dir.

Gözlerinden öperim, sevgili Altan

SEVGİLİ Altan'ın Konyaspor-Fenerbahçe maçından sonra yazdıklarımla ilgili eleştirilerini okudum. Teşekkür ederim. Yalnız, sevgili Altan son verdiğin örnekteki maçın hakemi bendim. Bunu biliyor muydun, bilmiyor muydun kestiremiyorum.

Senin bu yazın çıkmadan bir gece önce, ben Maraton'da bu maçla ilgili o pozisyonun yorumunu canlı olarak yaptım. Ama senin talihsizliğin, senin yazını benim konuşmalarımdan önce vermiş olman. Çünkü, o Fenerbahçe-Beşiktaş şampiyonluk maçında düdüğü penaltı için değil, gol için çaldım. Gözlerinden öperim...

Aradaki fark zamanlamada

HALA Nobre ile Servet'in gol pozisyonlarına "Aynı" diyenler var. Sevgili arkadaşlar, yayıncı kuruluşta çalışmanın avantajıyla söylüyorum. İstanbul BŞB maçında Nobre'nin attığı gol ile Servet'in Beşiktaş derbisindeki gol pozisyonları aynı gibi geliyor. Görüntü olarak aynı ama Servet, Nobre'ye göre daha önce topa vuruyor.

Servet'in pozisyonunda Rüştü topun üzerine elini tamamen koymadan Servet vuruyor. Yani iki pozisyon arasında görüntü farkı yok. Ama zamanlama farkı var. Görüntüleri çok çabuk seyrettiğiniz zaman bunu anlayabiliyorsunuz.

Hata var eyyam yok

GAZİANTEPSPOR Teknik Direktörü Nurullah Sağlam, son oynadıkları Bursaspor maçından sonra çok enteresan cümleler söyledi. Diyeceksiniz ki nesi enteresan söylediklerinin. Sağlam, "Sezon başından beri bazı maçlarda haksızlığa uğradık. Ama, sezon başından beri maçlarımızı idare eden hakemler yalnızca hata yaptılar. En ufak bir kasıt ve eyyam hissetmedim" diyor. Aslında, Sağlam'ın söylediği olayı lig sıralamasında görüyorsunuz.

Hakemler büyük hatalar yapmalarına rağmen sadece hata yaptılar. Ama bakın altını çizerek söylüyorum ilk yarı boyunca sadece hata yaptılar. Hiçbirisi birisinin adamı olarak düdük çalmadı. "Bayrak kaldırmadı mı?" derseniz, oranın biraz daha temizliğe ihtiyacı var. Merak etmeyin bu toz duman biraz daha olacak. Ama, böyle dürüstçe devam edilsin, hatalar azalır. Zaten hatalar dürüstçe yapılırsa herkese eşit yapılır. Kayıp da aynı olur kazanç da. Herkes de kaderine razı olur.

Hiçbir şey gizli kalmıyor

Geçtiğimiz yıllarda ahlaksızlıklar diz boyuydu. Ve dönüp geriye bakın, hala kıpırdanmalar var. Ama, bu işler iyi gitsin diyen kulüplerin bazı şeylere sahip çıkması lazım. Bir defa şampiyon olmak için veya küme düşmemek için yapılan ahlaksızlıklar biliyorsunuz ki yıllarca konuşuluyor. Hiçbir şey gizli kalmıyor. Bunun örneklerini canlı canlı çok yakın geçmişte yaşadık.

Örnek ortada

ÇAPKINLIK yapan kocasına, kadın sonunda dayanamamış isyan etmiş. "Senin o organını keseceğim, hiç bir şey yapamayacaksın" diye. Adamdan gelen cevap ise çok anlamlı. "İnsan bindiği dalı keser mi?"

Siz bu fıkradaki örneği, nereye isterseniz oraya çekin.

Ya çocuk yapmaya kalkarsa ne olacak?

GAZİANTEPSPOR'un Brezilyalısı Tabata müthiş bir oyuncu. Bursaspor'a golünü çaktı, kapalı tribününün yarısına kadar çıktı. Hanımının yanına gitti, onun da dudaklarına bir öpücük çaktı. Sonra sahaya geri döndü, maç başladı.

Hakem Özgüç Türkalp ise sarı kartı Tabata'ya çakmadı. Hakemin maç sonu açıklaması şöyle oldu: "Hanımının yanına gidip onu öptüğü için, biraz da bu güzel görüntülerin olmasını istediğim için kart göstermedim."

Peki Özgüç, buna kart göstermeyeceksin de çocuk yapmaya kalkarsa ne olacak. Kurallar belli ama bazen o kuralları pozisyona, olaya bakarak uygularken sonradan olacakları da iyi düşünün. Bak göreceksin hakemlik hayatın boyunca sana kaç tane örnekleme yapacaklar bu konuyla ilgili. Sonunda, inşaallah sen haklı çıkarsın.

Çuvaldız misali

HÜrriyet Gazetesi'nde cumartesi günü Konyaspor-Fenerbahçe maçıyla ilgili yazımın başlığının, "Oyun kuralı ihlali var mı?" olmasını istemiştim. Ama maalesef benim spor servisim o "mı"yı koymaktan kaçındı. Ya yerleri dar geldi, ya da es geçtiler.

Hürriyet Gazetesi bir müessesedir. Onu çalıştığı zaman insan çok iyi anlıyor. Daha doğrusu diğer gazetelerden buraya geldiğiniz zaman aradaki farkı görüyorsunuz. Ama, müesseseler zaman zaman fazla rahatlarlarsa, o zaman rakipleri gelir onları geçerler.

Mesela, benim Berlin'e gittiğim bir seyahat var. Hertha Berlin-Galatasaray maçına. Orada yaşanan bazı şeyler var. O günden bu güne 21 gün geçti. Oradaki olayların ve yaşananların faturası ya benden kesilmeliydi, ya da birilerinden. Şu ana kadar benden kesilmedi. Birilerinden de kesilmedi ki, bu konuda bana bir somut bilgi verilmedi. Demek ki gidilen yol tehlikeli.

Ne demişler, dost acı söyler. Kimse kızmasın. Ben önce kendi kurumumu eleştireceğim ki başkalarını eleştirme hakkına sahip olabileyim.

Eski dostlar

GEÇEN hafta sonu eski Futbol Federasyonu çalışanları çok güzel bir olay gerçekleştirdiler!.. "Eski dostlar, eski dostlar" derler ya çok doğru. Eski dostlar unutulmamalı. Ben de çok severim, "Eski dostlar" şarkısını.

Bu konuda Maraton'da bir espri yaptım. Mutlu Çelik'in ismini o güzel olaydaki toplantıda okuyamadım diye. Mutlu Çelik, biraz alınmış. Alınmasını anlayamıyorum ve mana da veremiyorum. Haluk Ulusoy, Kemal Ünsal ve Bülent Yavuz'un olduğu yerde Mutlu Çelik de olacaktı işte o zaman kare tamamlanırdı. Çelik kareyi tamamlasaydı, "Mahşerin Dört Atlısı" olurlardı. İyi de filmdi zaten.

Söylüyorum ya "Eski dostlar, eski dostlar" çok güzel parçadır. Bayılırım. Kim yazmışsa ellerine sağlık.

Yürek lazım

HAKEMLERE telsiz geldi, daha da bozuldular. Neredeyse yatağa bile telsizle girecekler. Yine de olayları halledemiyorlar. Ben size bir şey söyleyeyim mi?

Hakemlere telsiz değil, her pozisyondan sonra 5 dakika mülakat hakkı versinler, yine de bu işleri çözemezler. Tablo öyle gözüküyor. Oyun kurallarını bilmiyor değiller. Hepsi biliyorlar. Techizatları da var ama yürekleri yok.

Tatil zamanı

İKİNCİ yarının ilk maçına kadar tatildeyim. Cümle alemin yeni yılını kutlar, küçüklerin gözlerinden, büyüklerin ellerinden öperim. Yani anlayacağınız alayınızı öperim. Haydi eyvallah...
Yazarın Tüm Yazıları