TÜRKİYE’de 500 işletmenin faaliyet gösterdiği 300 milyon dolarlık bal sektöründe, hiç bal içermemesine rağmen, glikoz, fruktoz gibi şeker türevlerine aromatik maddeler eklenerek üretilen şuruplar, bal diye pazarlanıyor. Bu şurupların satışını, herşey dahil sisteminde faaliyet gösteren turistik işletmeler ve ucuzluk marketleri körüklüyor.
TOPLAM 30 milyar dolarlık tarımsal üretimden 50 bin tonla ancak 300 milyon dolarlık pay alabilen balcılar, ’Alkolsüz İçecekler Tebliği’ne dayanılarak üretilen ballı şuruplarla rekabette zorlanıyor. 500 işletmenin faaliyet gösterdiği sektörde, hiç bal içermemesine rağmen bal diye pazarlanan bu şurupların satışını herşey dahil sisteminde faaliyet gösteren turistik işletmeler ve ucuzluk marketleri körüklüyor. Glikoz ve fruktoz gibi şeker türevlerine aromatik maddeler eklenerek üretilen ballı şuruplarda arıların hiç bir fonksiyonu bulunmuyor. Ancak, balın 3’te 1 fiyatına satılması, şurupları cazip hale getiriyor. Bu ürünlerin kilogramı 4 TL’ye satılırken, balın kavanoz fiyatı 12 TL’yi buluyor.
Hileli ürünle rekabet zor
Bal Parakendecileri, İhracatçıları ve Sanayicileri Derneği (BALDER) Yönetim Kurulu Başkan Vekili İsfendiyar Üzümcü, 500 işletmecinin faaliyet gösterdiği sektörün, hileli ürünlerle rekabet etmekte zorlanıldığına dikkat çekerek, "Alkolsüz İçecekler Tebliği ile uygulamadaki Bal Tebliği birbiriyle çelişiyor. Bal Tebliği’ne göre, piyasaya sürülen ballara herhangi maddenin katılmaması gerekiyor. Oysa, arıların hiç bir fonksiyonu olmadığı halde sadece gilikoz, fruktoz gibi şeker türevlerine bal aromaları eklenerek, şuruplar üretiliyor. Bu şuruplar da bal gibi satılıyor" dedi.
Bir kamyon arı gerekiyor
Türkiye’de arıcılık sektöründe verimin çok düşük seviyelerde kaldığına da dikkat çeken Üzümcü, şöyle konuştu: "Verimlilikte ancak, dünya ortalamalarının 3’te 1’ini karşılayabiliyoruz. Dünyada kovan başına 50 kilogram bal alınırken, bu Türkiye’de 17 kilogram seviyelerinde kalıyor. Verimin düşük olması, üreticilerin maliyetleri karşılamalarını da zorluyor. Bu maliyet artışında gezgin arıcılığın Türkiye’de yaygın olması, önemli rol oynuyor. Bal üreticilerin maliyetlerini karşılayabilmeleri için en az bir kamyon arılarının olması gerekiyor. Bu da arıcı başına 300 kovan anlamına geliyor. Sektörün kárlılığı yakalayabilmesi için ilk başta küçük çaplı arıcıların birleşmesi gerekiyor" dedi.
Petekli ballarda ’zirai ilaç kalıntısı’ şüphesi
Aşırı rekabetin yaşandığı arıcılık ve bal sektöründe, firmalar bir yandan birbirleriyle rekabet ederken, diğer yandan da haksız rekabetle mücadele etmek zorunda kalıyor.
Şurup olarak adlandırılan baldaki hile, petekli ballarda da gözleniyor. Peteğin altına ballı şuruplar konuluyor. Üzerine ise süzme bal eklenip, gerçek balmış gibi piyasaya sürülüyor.
Firmalar, bal alırken, süzme bal tercih edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Petekli baldan kaçınılması öneriliyor. Bu da, peteklerde zirai ilaç kalıntılarının kalmasından kaynaklanıyor.
Sağlık açısından risk oluşturan bu ilaç kalıntıları, petekle birlikte sofralara giriyor.
Süzme bal ise kalıntı kontrolünden geçirilip, şeker profili çıkarıldıktan ve tat, doku, enzim kontrolleri yapıldıktan sonra ambalajlanıyor.