İlker Köksal ile girişimcilik üzerine

Son yazılarımda, ülkemizdeki girişimcilik ekosisteminin gelişimi ve girişimcilerde öne çıkması gereken özelliklere yer vermiştim. Bu doğrultuda, kendi işini kurup belirli seviyelere getirmiş olan başarılı girişimcilerinin de görüşlerine yer vermenin farklı bir bakış açısı kazandırmak adına yararlı olacağını düşünüyorum.

Haberin Devamı

İlk söyleşimi, Forbes’un globalde 30 yaş altı 30 (30Under30) listesine kabul edilmiş bir teknoloji girişimcisi olan, Founder’s FAQ kitabının ve Forbes’un teknoloji alanında yazarı olan İlker Köksal ile gerçekleştirdim. İlker ile yaklaşık 3 yıl önce San Francisco’ya bir iş ziyaretim sırasında tanışmıştık, sonrasında da iletişimimiz devam etti. Start-up’lar ve yeni girişim alanları konusunda ilk danıştığım, gözlemlerine, yorumlarına çok değer verdiğim İlker, Türk girişim ekosistemi ile Silikon Vadisi arasındaki köprü görevini en iyi şekilde gerçekleştiren kişilerin de başında geliyor. Teknolojisi ile kendini ispatlamış, fark yaratarak Silikon Vadisi’nde kendine yer edinmiş ve bir şirketinin exit’ini gerçekleştirmiş İlker’i bu söyleşi ile daha yakından tanıyacaksınız ve bazı konuları tekrar düşünmenize yönelik çok önemli bilgiler edineceksiniz. 

Haberin Devamı

Ergi Şener: Türkiye’de kurduğun start-up’ı, Silikon Vadisi’ne başarılı bir şekilde taşımış, büyütmüş, Vadi’nin önde gelen yatırımcılarını da şirketine dahil etmiş oldukça başarılı bir girişimcisin. Seni biraz daha yakından tanıyabilir miyiz? 

İlker Köksal: Yaklaşık 5 yıl önce San Francisco’ya tek yön bir uçak bileti ile başlamıştı Silikon Vadisi yolculuğum. Öncesinde ise Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’nde okurken kurucu ortaklarımla birlikte başlattığım girişim, “Referbase”, Kariyer.net’in alımı sonrası “Yetenekli” olarak hayatına devam etti. Ben de o dönemde Koç Üniversitesi’nde MBA’imi tamamladım. Bu süreç içerisinde Yale Üniversitesi’nde de kurmayı planladığım start-up doğrultusunda bir program tamamlayıp, Google’da da mobil kullanıcı deneyimi ve analitik alanında danışman olarak çalıştım. Ardından da Silikon Vadisi süreci başlamış oldu. 

O günden bugüne, Forbes’un 30Under30 listesine girdik, kurucu ortağımla birlikte, Amazon, Google gibi birçok teknoloji şirketi ile iş birlikleri yaptık, yatırım aldık. Zorlu, keyifli ve öğretici bir süreç sonrasında da 2020 başından itibaren aktif çalışmalarımı 2021 başında çıkacak olan kitabım Founder’s FAQ için sürdürüyorum.

Haberin Devamı

Ergi Şener: Türkiye’deki start-up ekosistemini nasıl buluyorsun? Silikon Vadi’sindeki start-up ekosistemine yakın bir girişimci olarak değerlendirmelerini alabilir miyiz? 

İlker Köksal: Türkiye’de start-up ekosistemi birçok yönden giderek gelişiyor ancak bunu en iyi şu örnekle özetleyebilirim herhalde; 2012 yılında üniversite’de okurken bir start-up zirvesi düzenlemiştim. O gün panelde, 212 VC’den Numan, Erhan Erkut hocamız, yemeksepeti.com kurucularından Melih Ödemis gibi isimler start-up ekosistemini, problemleri, çözümleri anlatıyorlardı. Bugün bunlari anlatanların, çözümler bulmaya çalişanların, deneyenlerin, deneyenlere fon saglayanlarin sayisi cok daha artmis durumda ve bu iyi bir sey. Aradan geçen 8 yılda iyi bir artış mı dersen, bana göre değil, daha cok başari hikayesi çıkıp, o başarı hikayelerini yaratanların ekosistemi maddi & manevi desteklemesi çok daha olumlu olurdu, ancak her ekosistemi kendi iç ve dış dinamikleriyle değerlendirmekte fayda var. 

Haberin Devamı

Özellikle pandemi ile birlikte, Zoom üzerinden yatirimlar da basladi ve hızlandi. Bu, pandemi sonrasinda da devam ederse, Türkiye start-up ekosistemi ve benzer ekosistemlerde kapitale ulaşmak, yabancı yatırımcıyı çekmek kolaylaşacak. Ancak bununla birlikte bu kapitali talep eden iyi takimlarin sayısı da doğru orantılı artacagından, girişimcilerin kendilerini çok daha iyi geliştirmeleri gerekeceği gerçeği ön planda olacak. 

Ergi Şener: Silikon Vadisi'ni farklı yapan sence hangi özellikleri? 

Tabii ki insanlar. Herşey insanla var oluyor. Son 30-40 yılın öğretileri, binlerce başarı ve başarısızlık hikayesi günün sonunda bir ekosistem yaratıyor. Bu ekosistemin oyuncuları da bu öğretilerle birlikte birçok şeyi daha doğru yapıyor. Bunun günlük hayattaki karşılığı ise şöyle gerçeklesiyor; istediğin boyuttaki kapitale hızlı ulaşım, ürününü test edebileceğin müşteriler ve müşteriye hızlı ulaşım, büyümende sana yardımcı olacak takım arkadaşlarina, farkli dikeylerdeki danışmanlara, girişimcilere hızlı ulaşım ve bunun sonucunda da amaçladığın büyümeye ulaşman veya ulaşamıyorsan da ulaşacağın alanı bulman. 
İlker Köksal ile girişimcilik üzerine
Bu noktada şunu da söylemekte fayda var. Silikon Vadisi’nin bu özelliklerini kullanmak isteyen girişimcilerin, eğer 2-3 haftalığına gelip, ben yatırım kapatıp döneceğim şeklinde bir düşünceleri varsa, bunun bu şekilde olamayacağını şimdiden söyleyebilirim. Yukarıdaki belirttiğim özelliklerin çoğu kişisel güven bağlarının oluşması sonrası kendisini daha da çok gösteriyor. Kısaca, Silikon Vadisinde olmak ve o güveni ekosistemde yaratmak art. Özellikle Founder’s FAQ’da bu konudan bolca bahsediyorum, canlı örneklerle. 

Haberin Devamı

Tabii şunu da söylemek gerekiyor ki, bu anlattıklarım pandemi dönemi öncesi için geçerliydi. Pandemi sonrasında nasıl şekillenecek hep birlikte göreceğiz ancak şu anda bence global girişimciler için Silikon Vadisi’nin bazı özelliklerinden uzaktan faydalanmak mümkün. Bunu da avantaja çevirenleri yakın gelecekte umarım Türkiye’den çıkan start-uplarda da göreceğiz. 

Ergi Şener: Sence, son dönemde teknoloji yatırımları odağında hangi alanlar gelişim içerisinde? 

İlker Köksal: En öncelikli olarak şunu söylemek gerekiyor ki, kısa donemde pandemi, video ve stream alanı gelişimini çok daha hızlandırdı. Son dönemde bu alanda çıkan birçok start-up var. Örneğin, Evernote’un kurucusu Phil Libin’in Nisan ayında kurduğu “mmhmm”. Şu ana kadar kısa sürede yaklaşık $35 milyon yatırım alan girişim, Zoom’da aradığını bulamayanları çekecek gibi görünüyor. Bu alandaki start-up’ların artacağını düşünüyorum, özellikle 100% uzaktan ve hibrit modele geçen şirketlerin sayısı artmaya başladıkça. Pandemiden ayrı olarak bakıldığında ise, AI, bioteknoloji, dikey tarım, uzaktan eğitim ve fintek’in orta vadede sürekli şekilde gelişeceğini, yeni start-uplari doğuracağını söyleyebilirim. 

Haberin Devamı

Ergi Şener: Şu anda Founder's FAQ kitabını yayına çıkma hazırlığındasın. Founder's FAQ fikri nasıl doğdu, kitapta nelerden bahsediyorsun? 

Özellikle son 2 yıldır yüzlerce girişimci bana ulaşıyor, sorular soruyor. Bu soruların sayısı artmaya başladığında ise bu soruları cevaplayamamaya başladım, çünkü hali hazırda yürüttüğüm, 100% zamanımı adadığım bir start-up vardı. Bu noktada, özellikle erken aşama girişimcilerin karşılaşabileceği bütün konuları, yaşayabilecekleri bütün sorunları cevaplayan, rehber niteliğinde bir kitap yazmam gerektiğini düşündüm ve Founder’s FAQ fikri bu şekilde doğdu. Girişimcilerin çok daha fazla senaryoyu görebilmesi adına da San Francisco’daki VC partnerleri, start-up’ini exit eden girişimci arkadaşlarımın yorumlarını da belirli alt konu başlıklarına ekledim. Örneğin, kafasında start-up’indan nasıl çıkış yaparım gibi bir sorusu olan girişimci, kitapta Siri’nin kurucusu Adam’in, Steve Jobs ile Siri’nin satın alınması ile ilgili gecen konuşmalarını ya da Silikon Vadisi’nin çok büyük fonlu VC’lerinin start-up kurucularından hangi aşamada neler beklediklerini bulabilecekler. Bu gibi detaylarla, farklı perspektifleri de birleştirerek girişimci için ana rehber nitelğinde bir kitap ortaya çıkarmış oldum. Umarım girişimcilerin de yolunu aydınlatır. 
İlker Köksal ile girişimcilik üzerine
Ergi Şener: Sen aynı zamanda start-up’lara danışman olarak da destek veriyorsun. Sence girişimcilerin en çok zorlandığı şey nedir, girişimcilere tavsiyelerin neler olur? 

İlker Köksal: Girişimcilerin en çok zorlandığı konu, kendi öz değerlerine uygun, yeteneklerine uyan ve kendi hikayesi ile bağdaşan bir start-up’i kurgulayamamaları. Bunu kurguladıklarında, çözmeye çalıştıkları problem kendi öz hikayelerinden gelmeye başladığında ve değerleriyle uyumlu hale geldiğinde, start-up’ta büyüme de oluyor, yatırım da geliyor, startup’in özünde çıkan problemler de hızlıca çözülüyor. O nedenle benim tavsiyem, kendilerini çok iyi tanımaları için gerçekten neyi yapmayı tercih ediyorlar, hikayeleri ne, hangi problemi gönülden çözmek istiyorlar sorularını, kendilerini kandırmadan, kendilerine sorup cevaplamalarıdır. Eğer bu sorulara dürüst şekilde cevap verebilirlerse, geri kalan konular belirli bir akışta çözülüyor.

Yazarın Tüm Yazıları