Paylaş
Ahmet Ümit’in dediği gibi: “İnsan her şeye alışır diyorlar ya, öyle değil aslında. Başka çaren olmadığı için katlanıyorsun ama alışmıyorsun…”. Bu nedenle, bu süreçte zorunluluktan denediğimiz, ancak aslında tam olarak alışamadığımız, benimsemediğimiz kavramlar, uygulamalar hayatımızın birer parçasına dönüştüğünde; problem yaşamamak adına “yeni normali” doğru anlayıp, getirilerini objektif olarak, dikkatli bir biçimde analiz etmekte yarar var.
Zaten, “yeni normal” ifadesi, getirileri tam olarak net olmasa da değişimin kaçınılmaz olacağı, pek çok yeniliği içeren bir geleceğe adapte olmamız gerekliliğini anlatan bir kavram. Buna yönelik hazırlamaya başladığım yazı dizimin ikincisinde, değişimi eğitim odağında analiz etmeye çalıştım.
Eğitim sistemi yeniden şekilleniyor
Coronavirus süreci, eğitim sisteminde kökten değişiklikleri zorunlu kıldı. Dünya genelinde temel eğitimden, üniversitelere tüm eğitim kurumları ve bakanlıklar eğitim ve öğretimin kesintisiz bir şekilde devam edebilmesi adına ciddi bir mücadele içerisine girdiler. Bu süreç, eğitim sisteminde yeni inovasyonlara ihtiyaç duyulduğunu ve ne yazık ki pek çok kurumun sürece hazır olmadığını tüm çıplaklığı ile de ortaya koymuş oldu.
Öte yandan, herkese eşit şartlarda ulaştırılması gereken bir hizmet olan eğitimin, dijital odaklı hale gelmesi, dijital uygulamalara erişimden kaynaklı ciddi problemlere de sebep olabilir. Eğitimdeki eşitsizliğin artması tehlikesi, bu süreçte üzerinde düşünülmesi gereken önemli konulardan biri olarak da karşımıza çıkmış oldu.
hurriyet.com.tr'deki ilk yazım olan “Universitelerin Geleceği”nde (https://www.hurriyet.com.tr/gundem/universitelerin-gelecegi-41392631) “artık dünyanın en iyi üniversitelerinin derslerini online olarak takip edebildiğimiz, her türlü bilgiye parmaklarımızın ucunda, anında erişebildiğimiz bir dünyada, Üniversite eğitimine ihtiyaç duyulup duyulmayacağını tartışmış ve gelecekte üniversitelerin nasıl şekilleneceğini analiz etmiştim. Bu analizimde ana odak, üniversite ders içeriklerinin hibrit bir modelle sunulması ve eğitim süreçlerinin tümüne yeni teknolojilerin doğru kurgular ile entegre edilmesiydi. Düşüncelerimin bir kısmı şu şekildeydi:
- Sınıf eğitimi devam edecek, ancak fiziksel, online ve interaktif eğitimlerle birlikte karma bir eğitim modeli benimsenecek…
.Akademisyenlerin de rolu değişecek. Öğretim görevlileri tek taraflı dersi anlatan uzmanlardan, interaktif eğitimde moderatörlük yapan ve öğrencilere doğru mentorlük sağlayan birer danışmana dönüşecekler…
.Yavaş yavaş online eğitim pazarının artacağı önümüzdeki dönemde, hala ihtiyacı karşılayacak platformlara sahip değiliz…
Online destekli, karma eğitim modeline doğru
O dönemde, online eğitimin belirli bir süre zarfında, kademeli olarak hayatımıza gireceğini yazmış ve bu alanda henüz yeterince platforma sahip olmadığınızı vurgulamıştım. Corona, online eğitimi zorunlu olarak, çok kısa sürede hayatımıza soktu ve uzaktan eğitim modeli mecburen tüm dünyada gerçekleşmeye başladı. Yeni normalin öne çıkan kavramlarından “uzaktan çalışma”dan bahsederken, “pandemi, insanlık tarihinde şimdiye kadar gerçekleşen en büyük ‘evden çalışma’ deneyi ile devam ediyor” şeklinde bir tespitte bulunmuştum. Aynı şekilde, hepimiz adına yepyeni bir “eğitim deneyi”ne şahitlik etmekteyiz… Ben de Universitelerde vermekte olduğum derslerde, bu zorunlu gelişen süreci ve etkilerini yakından gözlemlemekteyim.
Dersleri ve eğitim içeriklerini tamamen dijital ortama taşımanın ne derece verimli olacağı içinde bulunduğumuz süreçte oldukça tartışılan konuların başında geliyor. Her sene dünya genelindeki üniversitelerin sıralamasını açıklayan önemli otoritelerden THE (Times Higher Education)’da yayınlanan “Coronavirus online eğitimi yaygınlaştıracak mı?” (Will the coronavirus make online education go viral?) başlıklı makalede de online eğitim kaynaklı sorunların altı çizilmekte:
.“Sınıf eğitimi ile online eğitim arasındaki fark, yeni bir yeri ziyaret etmek ile oranın videosunu izlemek arasındaki farka benziyor.” (Jane Gatewood - University of Rochester)
.“Eğitimin tamamen online olması daha depresif mezunlara ve ikili ilişkilerde ve iletişimde daha fazla sorunlara neden olabilir.” (And Yang Hai Wen - Southern Medical University)
Bununla birlikte, artık kesin olan eğitimin yeni normalinde online eğitimler önemli bir yer edinecek, ancak eğitim süreçlerinin tümünün online’a taşınmasını beklemek, tamamen “uzaktan çalışmaya geçeceğiz” gibi iddialı, çok da gerçekçi olmayan bir yaklaşım. Önümüzdeki dönemde, dijital teknolojilerin eğitime entegrasyonunun daha da hızlanacağı ve online eğitimin müfredatın ayrılmaz bir parçası olacağı da oldukça muhtemel…
Online eğitimlerin tam anlamıyla yüzyüze eğitim seviyesine gelebilmesi, bana göre ancak 5G altyapısı ile sağlanacak sanal gerçeklik (virtual reality - VR) uygulamaları ile mümkün olacak. VR ile farklı lokasyonlarda da olsa herkesin, sanki aynı sınıftaymışçasına eğitim aldıkları, tartıştıkları deneyimler kurgulanabilecek.
Eğitimin yeni normali - Eğitimde Dijitalleşme
Genel olarak dijitalleşmenin etkilediği sektörleri incelediğimizde, eğitim sektörü oldukça alt sıralarda yer almakta. Mezuniyetimin ardından 12 yıl sonra üniversitelerde ders vermeye başladığımda da bu alandaki eksiklikleri fark etmiş, teknolojilere adaptasyon konusundaki yavaşlığa şaşırmış; biraz da bu nedenle hurriyet.com.tr için “üniversitelerin geleceği”ni analiz etmiştim. Ancak, Corona ile başlayan süreç, geç de olsa eğitimdeki değişimi ivmelendirdi, bu süreç devam edecek…
Peki bundan sonra eğitim alanında neler olacak?
Dijital eğitim platformlarını, doğru öğrenci - eğitmen deneyimi ile kurgulayan eğitim kurumları öne çıkacak. Eğitim kurumları arasındaki farklar da oldukça belirgin hale gelecek. Sadece, akademik kurumlarda değil, kurumsal eğitim süreçlerinde de online eğitimlerde ciddi artış gözlenecek.
Fiziksel sınıf eğitimi ile online eğitimi harmanlayan karma modeller ortaya çıkacak. Eğitime özel, uzaktan, interaktif, gerçek zamanlı dersleri destekleyen online platform girişimlerinde artış görülecek. Bu süreçte çok önemli bir iş de eğitim kurumlarının IT birimlerine düşüyor. İçinde bulunduğumuz dönem, çoğu okulun ve üniversitenin, sınıf içi eğitimlerini online hale getirmek için doğru ekipmanlara ve araçlara yatırım yapması gereken bir süreç. Bu nedenle de eğitim sektörünün uçtan uca dijital dönüşümüne tanıklık edeceğiz…
Yeni eğitim modelinde başarılı olmak, sadece öğrencileri değil, öğretmenleri ve akademisyenleri de sisteme adapte etmeye dayanıyor. Bu nedenle, bu süreçte, eğitmenlerin de online kanallara derslerini taşırken gerekli desteğe hızlı bir şekilde erişmeleri gerekiyor. Kurumların bunu planlayarak, eğitim veren herkes için ortak bir sistematik geliştirmeleri gerekiyor.
Eğitim alanında kamu - özel sektör işbirlikleri öne çıkacak
İhtiyaç duyulan dijital eğitim platformlarını sağlamak ve geniş öğrenci kitlelerinin eğitimlerini kesintisiz sürdürmeleri adına bakanlıklar, yayıncılar, eğitimciler, teknoloji firmaları ve start-up’ların dahil olduğu konsorsiyumların şekilleneceğini göreceğiz.
Yeni normal için gerekli yeni yetkinlikleri de unutmamak gerekiyor
Eğitim sisteminde kökten değişiklikler tasarladığımız bu günler, yeni normalde ve yeni dünyada ihtiyaç duyulan yetkinlikleri de eğitim içeriklerine entegre etmek için oldukça önemli bir fırsat. Adaptasyon, çeviklik, esneklik, hızlı karar verme, yaratıcı problem çözme, dijital okur yazarlık gibi yetkinlikleri tüm öğrencilere kazandıracak kurgular, yeni eğitim modellerinin de temelinde yer alacak şekilde tasarlanmalı…
Paylaş