Törende, konuşmasının hemen başında Emniyet Müdürü Soner Duran, “Türk Polis Teşkilatı, bir buçuk asrı aşan engin deneyimi, yetişmiş insan gücü, modern donanım ve ekipmanlarıyla, hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan üstlendiği görevini yüksek sorumluluk bilinci, büyük bir vatan sevgisi ve hizmet aşkıyla sürdürmeyi ilke edinmiştir” derken polis teşkilatının önemini en güzel kelimelerle kısaca özetlemişti...
*
Evet, polisimiz modern donanım ve ekipmanlarıyla, hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan üstlendiği görevi sürdürmeyi ilke edinmiş derken, polisin nasıl ve hangi şartlar altında çalıştığı acaba kaç kişi farkında...
Hemen heryerde olduğu gibi Bandırma’da da halkımız polisi, ya karakolun önünde, ya sokakta, ya aracında, ya çalıştığı bürosunda görür... Sanki polis hiçbirşey yapmıyor gibi gözükür... Hâlbuki 24 saat sürekli hareket halindedirler ama vatandaş bunun pek farkında değildir. Bandırma’da okadar çok şikâyet konusu için 112 aranır ki... Bedava da olduğu için de daha çok aranır...
*
Şimdi ben size 112’ye yapılan ihbarlar konusunda polis nasıl çalışıyor, bazı örneklerle anlatmaya çalışayım.
“Araçta veya iş yerinde hırsızlık, trafik kazaları, komşular arası münakaşa, komşuda gürültü, evde aile arasında kavga, L iskelede veya mendirekte alkol alıp çevreye rahatsızlık verenler, araç içinde şüpheli kişiler, sokakta gürültü yapan çocuklar, falanca yerde müracaatçı bayan, banka veya işyeri alarmı çalıyor, yerde yatan bir kişi, susturucusu olmayan motosiklet, otoparkın kapısına park eden araç, evini bulamayan Alzheimer hastası, otelde aranan şahıs, darpedilen şahıs, bıçak veya silahlı saldırı ve üstüne üstlük bir de 112 bedava olduğu için asılsız ihbarlar... Bu arada evini bulamayan Alzheimer hastasını evine götürmek de görevleri arasında...”
Bandırma’da günümüze sağlam olarak gelen nadir tarihi yapılardan birine daha aynen öyle oldu…
Çıra gibi yandı ve yarım saatte küle döndü…
*
Sahil Sokak’ta ayni sırada, tescilli 4 yapıdan biri olan ve restoran olarak kullanılan 8 nolu yapının yanındaki kapısı açık duran ve kullanılmayan 10 nolu yapı yıkılmaya yüz tutarken belediye tarafından 3 yıl önce alınan önlem sadece 2-3 tane bariyer koymak oldu.
Sahiplerini tespit edip korumaya zorlanabilinirdi… Bariyerlere rağmen kapısı açık eve kolayca giren sokak insanları sonunda yapacaklarını yaptı.
Daha önce kapısı açık, kullanılmayan bu evde 3 sokak köpeği kalıyordu. Keşke köpekler kalsaydı en azından ev korunmuş olurdu…
Hemen oyunun başlarında, daha sonra da 1 ve 2’inci yarıda kalesini Samsunspor’a kapatan Gökhan takımının galip gelmesinde gerçekten büyük rol oynadı
Gökhan’ın bu başarısını 63’üncü dakikada oyuna alınan Osmajic 66’ıncı dakikada attığı gol ile boşa çıkarmadı.
Caner’in güzel pasını topa falso yaptırarak kaleye gönderen Osmajic, kendisinden gol bekleyen taraftarlarını mahcup etmedi. 63’üncü dakikada oyuna alınan ve 30 dakika sahada yer alan Osmajic gösterdi ki ne kadar çok oyunda kalırsa o kadar faydalı olacak. Önceki maçlarda bitime 5-10 dakika kala oyuna alınmasının takıma faydalı olamayacağını daha fazla süre verilmesini savunmuştum. Şimdi de diyorum ki, Osmajic ilk 11’de yer almalı. Bir de böyle görelim bakalım…
*
Maçın büyük bölümü orta saha ile Bandırmaspor sahasında oynandı. Bandırmaspor daha çok savunmaya önem vererek oynuyordu; yani sanki deplasmandan berabere de ayrılsam “1 puan kârdır” mı demek istiyordu.
Önceki maçlara nazaran tutuk bir oyun sergiledi bordo beyazlı ekip…
Samsunspor daha çok hücum etti ve daha iyi oynuyordu. Çok sayıda faul atışı kazandılar ve 17 korner kullandılar. Ben hiç hatırlamıyorum bir maçta bir takım 17 korner atsın. Ev sahibi takımın 17 kornerine karşı Bandırmaspor 3-5 korner ya kullandı ya kullanmadı.
8 yıl aradan sonra kazılar henüz başlamadan önce gittiğim antik kentte çöp yığınlarını görünce “Antik çöplük” haberini yapmıştım. Kazılar için gelen kazı başkanı Prof. Dr. Nurettin Koçhan (2006’da Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Yardımcı Doçent Dr. idi) Erdek Belediye Başkanı Hüseyin Sarı’dan çöp yığınlarının kaldırılması için yardım talep etmişti. Hatırladığıma göre Kyzikos’a her yıl büyük destek veren Başkan Sarı’nın belediye kamyonlarıyla 15 kamyona yakın çöp taşınmıştı.
Kazılar yeniden 2006 yılında başlamış oldu. Prof. Nurettin Koçhan ile Prof. Dr. Korkmaz Meral (2006’da Yrd. Doç. Dr.) yoğun sıcak altında öğrencileriyle 16 yıl çok emek verdi.
Avrupalı seyyahların ‘Dünyanın 8. harikası’ dedikleri 20 metre yüksekliğindeki sütunlarıyla Hadrianus Tapınağı’na ait 105x85 ebadıyla şimdiye kadar bulunan en büyük mermer çatı kiremidi, Roma döneminin en büyük sütun başı burada çıktı.
Tapınağın basamakları, frizler, Kyzikos paraları, sütun tamburları, aslan başlı su olukları ve içinde hediyeleriyle birlikte çok sayıda iskelet bulunan bir mermer lahit de bulunmuştu. Hadrian tapınağının genişliğinin 116 metre olduğu, tarihi mermer heykellerin yakıldıkları kireç kuyuları ilk kez bu kazılarda ortaya çıkmıştı.
Kazı giderek genişliyor. Efes’ten daha büyük olduğu belirtilen Kyzikos Antik Kent’inin varlığını vatandaşlar basında çıkan haberlerden öğreniyor. Ulaşılması çok kolay. Bandırma-Erdek karayolu üzerinde Düzler mevkiinde ana yola 20-25 metre kadar yakın.
TURİZME AÇILMALI
16 yıldan beri 1 ay gibi çok kısa sürede iğneyle kuyu kazar gibi 20-30 kadar işçi ve öğrenciyle yapılan kazılar bu hızla 100 yıl sürebileceği ifade ediliyor. Ancak bu yıl alınan bir kararla kazıların tüm yıl süreceğine karar verildiğine göre onca emek ve masraf yapılan Kyzikos mutlaka turizme açılmalıdır.
2-0’ın ardından 2 dakika sonra kalemizde bir gol görmeseydik ve maç Bandırmaspor’un 2-0 galibiyetiyle bitseydi “rahat bir galibiyet” diyebilirdik.
Bu tip takımlar “sakar” oluyor, bir bakmışsınız önce 2-2, sonra 2-3 mağlup olur çıkarsınız.
Denizlispor maçında skor 3-0 Bandırmaspor lehine devam ederken 4 tane gol yiyen ve 4-3 mağlup olan kimdi? Onun için işi sağlama alıncaya kadar çok dikkatli olmak lazım.
*
İlk yarı ortada geçti sayılır.
Tuzlaspor defansı iyi kapanıyor her iki takım da bir türlü gol pozisyonuna giremiyordu derken Tuzlaspor kalesinde ilk golü gördü.
34’üncü dakikaya kadar oyun yavan geçiyordu ve kalecimiz çok rahat diye düşünürken 36’ıncı dakikada ani atakta birden gelişen bir pozisyonda Levent ilk golü attı. Levent burada topu iyi takip etmenin faydasını gördü. Caner’in şutu kaleciden dönünce Levent’in müthiş şutu oyuna renk kattı.
Sabahleyin ilk işi gazetelerdeki haberleri arkadaşlarına okuturdu. Dünya ve ülkemizde ne oluyor, ne bitiyor yakından ilgilenirdi. Ünlü iş insanı Vehbi Koç, alışveriş etmeyi de severdi. Tatil yaptığı sahilde bohçacılarla kıyasıya pazarlık yapardı. Civardaki bahçelere de gidip yöre halkıyla sohbet eder incir, üzüm gibi meyvelerden satın alırdı.
*
Tarih 11 Temmuz 1995. Yine böyle bir bahçe gezisinde yerdeki 3 kasa inciri işaret ederek, ‘acaba incir de mi ithal edildi?’ diye sormuştum. Hayatını, ülke ticaret ve ekonomisine adayan Vehbi Koç birden ciddileşti ve ”Bak” dedi. “İyi bir soru sordun. Tarım ürünleri için dışarıya yılda. 19.4-22.4 trilyon lira ödeniyor. (1995 parasıyla) Bir tarım politikası yok. Hangi ürünün nerede ve o yıl ne kadar ekilmesi gerekir, böyle bir programın olması lazım. Biz Koç Grubu olarak, bunu çözmeye çalışıyoruz. Bu tarım politikası esaslı olarak ele alınmadıkça memleketin işi çok çetin…
Evet, gerçekten tam 27 yıl önce bir meyve bahçesinde söylediği gibi; bu tarım politikası esaslı olarak ele alınsaydı, şimdi gözlerimiz yolda kalmaz, yağ yüklü gemiyi dört gözle beklemezdik…
*
Nerdeyse davul zurna ile karşılamadığımız kaldı…
Sabahleyin ilk işi gazetelerdeki haberleri arkadaşlarına okuturdu. Dünya ve ülkemizde ne oluyor, ne bitiyor yakından ilgilenirdi. Ünlü iş insanı Vehbi Koç, alışveriş etmeyi de severdi. Tatil yaptığı sahilde bohçacılarla kıyasıya pazarlık yapardı. Civardaki bahçelere de gidip yöre halkıyla sohbet eder incir, üzüm gibi meyvelerden satın alırdı.
*
Tarih 11 Temmuz 1995. Yine böyle bir bahçe gezisinde yerdeki 3 kasa inciri işaret ederek, ‘acaba incir de mi ithal edildi?’ diye sormuştum. Hayatını, ülke ticaret ve ekonomisine adayan Vehbi Koç birden ciddileşti ve ”Bak” dedi. “İyi bir soru sordun. Tarım ürünleri için dışarıya yılda. 19.4-22.4 trilyon lira ödeniyor. (1995 parasıyla) Bir tarım politikası yok. Hangi ürünün nerede ve o yıl ne kadar ekilmesi gerekir, böyle bir programın olması lazım. Biz Koç Grubu olarak, bunu çözmeye çalışıyoruz. Bu tarım politikası esaslı olarak ele alınmadıkça memleketin işi çok çetin…
Evet, gerçekten tam 27 yıl önce bir meyve bahçesinde söylediği gibi; bu tarım politikası esaslı olarak ele alınsaydı, şimdi gözlerimiz yolda kalmaz, yağ yüklü gemiyi dört gözle beklemezdik…
*
Nerdeyse davul zurna ile karşılamadığımız kaldı…
Peki, Ekrem Bey ne kadar haklı… Gerçekten, tüm zeytinlik alanlarda özellikle sahil kesimlerdeki zeytinlik alanlar imara açılmakta.
*
Ancak bunu sadece CHP belediyelerine yüklemek doğru değil. Doğrusu; bu yerlerde hangi partiler varsa CHP, AKP veya MHP olsun fark etmiyor imara açılıyor. Mesela bizim Erdek 2004-2013 yıllarında AK Parti görevdeydi ve zeytinlikler o zaman da imara açılıyordu. Ondan önce ANAP ve DP vardı…
Ancak zeytinliklerin imara açılıp ev, villa yapılmasıyla, maden sahasını açmak arasında önemli farklar var… İşte Erdek’te görüyoruz; zeytin alanlarındaki yapıların tamamı bahçeli nizam olduğu için yapının bulunduğu alanda bir veya iki zeytin ağacı varsa kaldırılıyor ama bahçedeki diğer zeytin veya meyve ağaçları yerinde duruyor. Bu şekilde bir mahalle kurulsa bile yapıların bahçeli nizamda olması nedeniyle zeytin ağacı katliamı var demek zor.
Bunun için imara açılacak yerlerde zeytinlik alanı varsa belediyelerin yapıların bahçeli nizamda yapılması şartı; eğer bugüne kadar yoksa bundan sonra getirilmeli.
Ama iş maden sahası denilince ‘orada durun’ derim. İşte Kaz Dağları’nda açılan maden sahalarını görüyoruz. Öyle az değil; belki de 100 tane futbol sahası büyüklüğünde bir alan ağaçların kesilmesiyle çırılçıplak kalmış…
*