MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan, her ne kadar yüzündeki muzip gülümsemeyi korusa da, zor günler yaşıyor. Önümüzdeki günler, Unakıtan için kritik günler olacağa benziyor.
Unakıtan, "Hükümetin yumuşak karnı" haline geldi. Muhalefet partileri son dönemde bütün dikkatlerini, "Hükümeti bu yumuşak karına vurarak yıpratma"ya verdiler. Aslında muhalefet partilerin uğraşmasına gerek yok çünkü neredeyse her hafta Unakıtan’a ait bir malzeme ortaya dökülüyor. Muhalefet partileri sadece bu malzemelerin üzerine gidiyor, o da yetiyor.
Maliye Bakanı Unakıtan’ı, muziplikleri ve ailece "aykırı demeç ve hareketleri"nin yanısıra, Al-Baraka’daki davasını yasayla affettirme çabalarıyla, oğlunun mısır ithalatıyla, kaçak villalar ile, Galataport olayıyla hatırlıyoruz. Son olarak Baykal ve CHP hesaplarına ilişkin sözleri ve Üsküdar’daki çocuklarına ait kaçak villaların özel bir kararla yasal hale getirilmesinin ortaya çıkması, işin tuzu biberi oldu. İşin tuzu biberi oldu diyoruz, çünkü bu olaylarla birlikte, AKP içindeki "Unakıtan karşıtı hareket" de su yüzüne çıkmaya başladı.
Ankara kulislerinde Maliye Bakanı’nın yakın çevresine, "Yeni Şafak’ta Baykal’ın hesaplarına ilişkin söylediklerimin yeralması, parti yönetiminde de yeralan kendi AKP’li arkadaşlarımdan kaynaklandı" dediği söyleniyor. Bu söylentileri hiç ilgisi olmayan bazı Hükümet yetkililerine sorduğumuzda, "Olabilir çünkü bunları söylediği ortamda bazı parti yöneticilerinin olduğu söyleniyor ve yansıdığı gazeteye bakıldığında, bu iddialar doğru gibi" yanıtını alıyoruz.
Bu sözler gerçekten söylendiyse, ki büyük ihtimalle söylenmiş gibi gözüküyor, gerçekten vahim bir duruma işaret ediyor. O zaman bir Bakan özel inceleme yaptırtıyor, gizli bilgileri özel olarak kullanıyor ve bunları işine geldiği zaman istediğine söylüyor anlamına geliyor ki, bu anlayışı ilerletecek olursanız, ne kadar korkutucu boyutlara ulaşacağı ortada. Bu arada Gelir İdaresinin niye bağımsız kılınmadığı, Bakana payanda görünümündeki grubun aslında bindikleri dalı kesip tüm sistemin bozulmasına göz yumdukları tartışma konusu.Bütün gruba malolan "kayıtsız destek"in ileride yaratacağı sonuçlar da, herhalde artık görülüyordur.
Bizce Bakana kayıtsız destek veren ve tümüyle AKP’li görünüm veren Grubun tehlikeyi artık görüp desteğini çekmesi ya da muhalefet partilerinin baskıyı artırması değil, Maliye Bakanı için çemberi daraltan asıl unsur AKP’de büyüyen tepki olacak. Son günlerde AKP’ye açık destek veren yazarların bile Unakıtan için yazdıklarına bakarsanız, parti içinde "AKP’yi yıpratan günah keçisi" olmaya ne kadar yaklaştığını da görebilirsiniz.
BABACAN KİME YAKIN?
Bunun yanısıra partililer hala Başbakan Tayyip Erdoğan’dan çekindikleri için, Unakıtan’a karşı açık açık tepkilerini dile getiremiyorlar. Ancak son dönemde, buna rağmen ortaya çıkan tepkiler, artık AKP içinde de Başbakana rağmen bir şeylerin olmaya başladığının bir kanıtı.
Bazı AKP’lilerin "kabine değişikliği" umuduna kapıldıkları, "Yıpratılacak ne kadar Bakan varsa hepsinin üzerine gidip, kendileri için boş koltuk yaratma" çabasına girdikleri açık.
Dolayısıyla bazı AKP’liler samimi olarak "ANAP’a dönmeye başladık, bunun için acil önlem alınmalı" noktasından hareketle, sembol haline gelen Unakıtan’a yüklenirken, bazı AKP’liler ise koltuk kapmak için en rahat sonuç alabileceklerini düşündükleri Unakıtan’a yükleniyorlar.
Bu hafta Ankara kulislerinde en fazla konuşulan konuların başında Unakıtan’ın söyledikleri ve kaçak villa affının yanısıra, "Başbakanın Davos’a giderken Unakıtan’ı yanına alması ve birlikte fotoğraf vermesi" geliyordu. Davos’a giderken sadece Baykal’ın mal varlığına ilişkin Unakıtan’ın demeci ve karşılıklı atışmalar vardı. Üsküdar’daki kaçak villa işi ise Başbakan ve Unakıtan Davos’tayken ortaya çıktı. Bu haberle bir şey değişti mi, bilinmiyor.
Bu arada başka bir not; Başbakanın Devlet Bakanı Ali Babacan’la ailece özel tatillere çıkması ve son dönemde çok sık birlikte görünmesi de, AKP kulislerinde "Gül’e yakınlığı ile bilinen Babacan saf mı değiştiriyor, yoksa veliahtlık mı sözkonusu?" sorularıyla, yeralmaya başladı.
Özetle; Maliye Bakanı Kemal Unakıtan için çember daralıyor, Babacan’ın ismi de bundan sonra daha fazla konuşulmaya aday. Tek belirleyici olan Başbakan, bakalım ne yapacak?