Paylaş
Özellikle iç talebin daraltılmasına bağlı olarak, içeriye iş yapan küçük ve orta ölçekli işletmelerin sıkıntıya düşme ihtimali yükseliyor. Son günlerde konuştuğum, özellikle de bankaların kredilerine bakan orta düzeydeki yöneticilerden, KOBİ’lerde geri dönüş sıkıntısının başladığını, bu arada konut ve tüketici kredilerinde beklemedikleri kadar ciddi sıkıntı çıkmaya başladığını duyuyorum. Önümüzdeki süreç belli ki dikkatli olunması gereken bir süreç olacak.
Buna karşılık geçen hafta TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in yaptığı konuşmada yer alan ekonomik istikrar ve büyümeye ilişkin temkinli sözler, iş aleminden bu süreçte gelen en sağduyulu sözlerdi. Belli ki büyük sermaye, olaya çok daha makro bazda yaklaşıyor, bu açıdan baktığında da büyümede yaşanan düşüşün, mevcut küresel ortamda istikrarın korunması açısından katlanılabilir olduğunu düşünüyor.
Dünya ekonomisindeki durgunluk işaretlerinin gün geçtikçe arttığını, gelişmiş ülkelerdeki sorunların zaten, dünya ticaretini ve küresel piyasaları olumsuz etkilediğini kaydeden Boyner, artık bu durumun kriz sonrası dönemde, dünya ekonomisinin büyümesini sağlayan gelişmekte olan ekonomileri de hızla yavaşlama eğilimine sürüklediğini hatırlattı. Gıda fiyatlarındaki artışa, Euro’daki belirsizliğe, ABD’deki umut vaat etmeyen duruma, Çin ekonomisini zor günlerin beklediğine de değinen Ümit Boyner, Türkiye’nin de bu gelişmelerden etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunun altını çizdi. Son gelen büyüme rakamlarını hatırlatan Boyner, “Elbette, bu gözle görülür bir yavaşlama. Ancak, Çin başta olmak üzere, tüm gelişmekte olan ekonomiler, duraklama hatta küçülme süreci yaşayan gelişmiş ekonomilerin sorunlarından etkileniyor. Böyle bir küresel çerçevede, potansiyele yakın büyüme oranlarını bile olumlu değerlendirmek gerekir” dedi.
Cari açığı sınırlamak için başvurulan politika yaklaşımının mevcut koşullarda elimizdeki sınırlı seçeneklerden biri olduğunun altını çizen TÜSİAD Başkanı Boyner, “Son iki yıldır devam eden talebi dengeleme yönündeki çabalar, büyümenin, potansiyelin altında kalmasına yol açmakla beraber, ekonomide hızlı ve tehlikeli bir genişleme-çöküş süreci oluşmadan talebin kontrol edilmesini sağlıyor. Yani makro istikrar anlamında büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu.
KUTUPLAŞMANIN ETKİLEDİĞİ EKONOMİ
Mevcut ekonomi politikalarına destek veren Boyner düşük büyüme sürecini iyi yönetmek gerektiğinin de altını çiziyor. Bu sözlerinden TÜSİAD’ın mevcut politikanın devam ettirilip seçim ekonomisine girilmemesi için hükümete uyarı yapmak istediğini çıkarıyorum.
Boyner’in büyümeye ilişkin bu yaklaşımı, son dönemdeki terör ve kutuplaşma için yaptığı analizler fazla dikkat çekici olduğu için, doğal olarak kamuoyunun gözünden kaçtı ama çok önemliydi. Boyner’in siyasi konulardaki analizleri ve bu konudaki olumsuz gelişmelerin ekonomiye olumsuz etkisinin kaçınılmaz olduğunu belirtmesi de yerindeydi.
Daha önceleri bilmediğimiz, ya da bu denli su üstüne çıkmayan karamsar ve kötü bir iklimin ve ona bağlı keskin bir ayrışmanın ortalığı kuşatmaya başladığını hatırlatan Boyner, “Buyurganlığın bir kez daha ülkemizdeki idare anlayışına hakim olmasından ürküyoruz” dedi.
Daha önce de yaşandığı gibi, her seferinde sertlik, kutuplaşma, nefret, düşmanlaşmanın bizi toplumsal, siyasal, ekonomik kazanımlarımızdan uzaklaştırdığını hatırlatan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, “Kazandığımız alanı kaybediyoruz” dedi.
Boyner’in de dikkat çektiği gibi yaşanan gelişmeler herkesi karamsarlığa iten gelişmeler. Böylesine bir ortamda kutuplaşmanın radikal bir çatışmaya dönüşmemesi için de, ekonominin olumsuz etkilenmemesi için de, hem halktan gerçekleri saklamak yerine şeffaflığı artırmaya, hem de siyasette uzlaşmaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç var...
Paylaş