Paylaş
Bunu sağlamak için gereken yasal değişiklik için destek aramaya başlayacakken, MHP Lideri Devlet Bahçeli, bir kez daha, hükümete destek verdi ve yerel seçimlerin 2013 Ekim’ine alınmasının doğru olacağını söyledi. Yani Ekim ayında TBMM açıldığında büyük ihtimalle hükümet milletvekilleri yerel seçimlerin 6 ay öne alınması için yasa tasarısı verecekler, MHP de kendilerine destek verince, yerel seçim tarihi değişecek.
Bu yasayla birlikte uzun yıllar sürecek “seçim ekonomisi” sürecine girmemiz de kaçınılmaz olacak. Geçenlerde, Başbakanın verdiği “üniversite harçlarını kaldırın” talimatıyla, belki de bu sürece girdik, kim bilir?.
Normal takvimine göre yerel seçimler 2014 Mart ayında gerçekleşecek, aynı yıl Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacaktı. Milletvekilliği seçimleri yani genel seçimlerin ise normal takvimine göre 2015 Haziran ayında gerçekleşmesi gerekiyor.
Başka bir deyişle; yerel seçimler zamanında yapılsaydı, büyük ihtimalle seçim ekonomisinin başlama tarihi 2013 sonbahar ayları olacak, bütçe destekleri de o zaman başlayacaktı..
Dolayısıyla bir başladı mı 2015 yılı ortasına kadar uzanacak seçim sürecinin başlangıç tarihi daha geç olacak, en azından 2013 yılı ekonomisini kurtarmak mümkün olacaktı. Yerel seçimler 2013 sonbaharına alındığı takdirde, doğal olarak 2013 yılı tümüyle seçimlere dönük yatırımlar, bütçeden aktarılacak paralar, bu yönde alınacak kararlarla geçecek.
Yerel seçimlerin öne alınmasıyla birlikte 2013 yılı başında başlayacak seçim ekonomisi sürecinin, 2015 yılı ortasına kadar devam etmesi gerekecek.
Peki, hükümet neden böyle bir karar alıyor?
Siyasi kulislerde, belediye seçimleri için Mart ayının uygun bir dönem olmadığı, kış şartlarında halkın şikayetlerinin arttığı, bu nedenle özellikle belediye hizmetleri konusunda avantajlı olabilmek için tarihin değişmesinin doğal olduğu, bu nedenle bu kararın alındığı konuşuluyor. Yanısıra Hükümet partisinin belirli bir oy kaybını muhtemel gördüğü, 2013 sonbaharında yapılacak seçimlerin ardından, 2014 Ağustos’unda yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için duruma bakıp gerekli kararların alınması için belirli bir süre olacağı, bu nedenle yani Cumhurbaşkanlığı seçimlerini tehlikeye atmamak için Başbakan Erdoğan’ın böyle bir karar verdiği de konuşuluyor.
Başta kriz kahini olarak bilinen Roubini olmak üzere, birçok iktisatçı küresel krizin devam ettiğini, Avrupa’ya bağlı olarak 2013 yılının daha zor geçeceğini, yani küresel ekonomide önümüzdeki yıl yeni kırılmalar yaşanabileceği yorumları yapıyorlar.
Gerçekten de Avrupa’da bir türlü karar alınamıyor, zor durumda olan ve sayıları artan AB üyesi ülkelerin yeni yardım talepleri bekleniyor ama tüm bu yükü omuzlamak zorunda olan Almanya’nın artık yeni yardım taleplerine yanıt vermeyip, “Gerekirse Euro’nun dağılmasına razı olmak” noktasına doğru ilerlediği görülüyor.
Böylesine bir küresel ortamda, Türkiye’de girilecek ve 2.5-3 yıl sürece seçim ekonomisi sürecinin etkisinin ağır olacağı kesin. Zaten bütçe rakamlarında başlayan bozulmanın, düşük büyüme oranlarının da etkisiyle, bu yılın zor geçmesine neden olacağı açık. Yanısıra küresel ekonominin zorlanacağı bir süreçte, Türkiye’nin seçimlerin etkisiyle disiplini iyice elden kaçırma tehlikesi de çok büyük. ABD seçimleri sonrası bölgedeki sıkıntının artacağı da kesin.
Özetle; 3 yıl devam edecek bir seçim sürecini, bu koşullarda ekonominin kaldırması çok zor.
Cumhurbaşkanlığı için çıkan son tartışmalarda iktidara yakın kalemler “Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül diğer politikacılara benzemez, kendi çıkarlarını düşünmez, partiyi ve ülkeyi düşünerek karar alırlar” diyorlar ya, gülüyorum. Çünkü böyle diyen çok politikacı gördük.
Böylesine bir tez insan doğasına, hele politikacı doğasına oldukça aykırı bir tez...
Ülke ve halk düşünülse, zaten bu kadar uzun seçim sürecine karar verilemez...
Paylaş