‘Seçim Affı’ sigara dışında her şeyi kapsıyor

SONUNDA beklediğimiz oldu; uzun zamandır konuşulan, üzerinde çalışılan vergi ve SSK prim affının kapsamı süreç uzadığı için, neredeyse tüm kamu alacaklarına genişletildi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan dün bu geniş kapsamlı affı, kendi deyimiyle yeniden yapılandırma düzenlemesini, kamuoyuna açıkladı.

Bu affın bayram öncesi, arefe günü açıklanması bile tek başına popülist bir karar alındığının bir kanıtı niteliğinde.
Buna rağmen bu af düzenlemesini, bayram affı yerine “seçim affı” diye nitelemek çok daha yerinde olacaktır sanıyorum. Düşünün bir kere; eğer bir seçim öncesinde olmasak bu düzenleme yapılır mıydı, ya da bu kadar kapsamlı olur muydu? Bence olmazdı...
Yapilan düzenleme matrah artışı, stok affı, su, elektrik, emlak, SSK primleri borçlarının yeniden yapılandırılmasını öngörüyor. Dolayısıyla sadece borcunu ödememiş olan küçük esnaf ya da işadamlarını kapsamıyor, su-elektrik parasını ödemeyen çiftçiyi de, emlak vergisini ödemeyen emekliyi de, trafik borcu olan vatandaşı da kapsamına alıyor. Kapsamın bu kadar geniş olması, çok açık ki; seçime dönük bir popülist yatırım çabasını öne çıkarıyor.
Çıkarılan kapsamlı affı, “küresel ekonomdeki kriz nedeniyle zor durumda kalındı” gibi gerekçelerle süslemeye çalışıyorlar ama herkes biliyor ki; trafik cezasının ya da bakkalın birikmiş borcunun, küresel ekonomiyle filan bir ilgisi bulunmuyor. Bence bu tür kapsamlı aflar için, Tansu Çiller’in “beyaz sayfa açıyoruz” sözleri bile daha samimi bir söylemdi. Başbakan’ın hassas olduğu sigara cezaları dışında herşeye getirilen bu affı ne kadar “küresel ekonomik krize” bağlasanız da, buna ne kadar ”yeniden yapılandırma” demeye çalışsanız da, herkes biliyor ki, bu bir kapsamlı aftır ve seçim nedeniyle çıkarılmıştır.
Bence iktidar milletvekilleri de seçimler için sahaya çıkınca aynen böyle söyleyecekler.
“Naylon faturacıya af getiren” düzenlemenin, daha önceki aflar sırasında da gündeme geldiğini ama yapılamadığını da hatırlatmak isterim. Yeni af o kadar genişledi ki; naylon faturanın bile bu af kapsamına sokulmasında bir mahzur görülmedi..
ESKİ AFLAR OLMASA BUNA DA İHTİYAÇ OLMAZDI
Özellikle Odalar ve Borsalar Birliği ile çeşitli odalardan gelen “affa destek mesajları” dikkat çekici idi. Hükümet bu açık desteğin verilmesini istemiş olabilir ama bu kadarı da fazlaydı...
Affı açıklama görevinin, piyasa ekonomisinin Hükümetteki tek savunucusu konumuna gelen piyasalara o imajı veren Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a verilmiş olması da, bence ayrıca dikkat çekici bir noktaydı.
Babacan, zevahiri kurtarmak için “Yapacağımız bu çalışma kanunların ya da cezaların yaptırım gücünü zayıflatıcı hüküm taşımamalı. Bundan sonraki uygulamalarda devletin tahsilat kabiliyetini düşürmemeli. (Bir defalık şuradan bir gelir toplayalım da ondan sonra bakarız) böyle bir yaklaşımımız yok” demiş.
Herkes biliyor ki; aynen daha önceki aflar gibi, çıkarılacak bu af da kanunların ve cezaların yaptırım gücünü zayıflatacaktır. Bu görüntüyü kurtarmak için, birara normal vergisini ödeyenlere indirim yapılması önerileri de ortalıkta dolaşmıştı  ama Babacan, vergi açısından bunun şimdi kabul edilemeyeceğini de söylemiş.
Babacan da çok iyi biliyor ki; daha önce çıkarılan bu tür aflar olmasa, zaten şimdi çıkardıkları bu affa da gerek kalmazdı. Şimdi af kapsamına girenlerin içinde, daha önceki afların etkisiyle, “nasıl olsa yine af çıkar” diye vergisini ödemeyenler çoğunlukta.
Bundan sonra da, “nasıl olsa yine af çıkar” diye düşünülecek, bu kaçınılmaz...
Bu affın vergisini zamanında ödeyen kişi sayısını iyice azaltacağını, şimdiden rahatlıkla söyleyebiliriz. 2 yılda 3. vergi affı geliyor, başka ne düşünülebilir ki...
Yazarın Tüm Yazıları