OYAKBANK’ın satışına ilişkin haber ve yorumları, verilen demeçleri izliyor musunuz?
Bence hiç kimse işin aslı nedir, ne olması gerekir diye bakmıyor. Herkes Oyakbank’ın satışı üzerinden, artık "insaf" boyutlarını da aşan, kendi politikasını yapıyor.
Oyakbank’ın satışının bizce diğer satışlardan hiçbir farkı yok. Zaten olmaması gerekir de... Bundan önceki yabancılara banka satışlarına normal bakıp, bu satışa anormal bakmak, bizce böyle bakan gözlerin sorunu. Bunu "milliyetçilik" için kullanıp, "diğer bankalar satılsa bile bu banka satılmamalıydı" diyenler bile çıktı. Hadi, tümüyle yabancılara banka satışına kötü gözle bakıp, Oyakbank’a da aynen bakanların, görüşlerini en azından tutarlı kabul edelim. Başka banka satışlarına normal deyip, Oyakbank satışına anormal diyenlere ne demeli?
Efendim, "Ordunun bankası" satılıyormuş. Oyak Grubu’nun başındaki kişi, Coşkun Ulusoy açıkladı, "Ordunun bankası diye bir şey yok" dedi. Ordu mensuplarının oluşturduğu sandığın sahip olduğu banka var aynen çimento, otomomobil, demir-çelik sektöründe olduğu gibi... Yani bir işletme, profesyonel bir yönetim sözkonusu ve bu yönetim, kurulan sandığın çıkarına yani sandığa üye olanların çıkarına göre iş yapıyor. Yani bir ticari müessese faaliyette...
Yönetim de çıkarına görmüş ve hisselerine sahip olduğu bankayı satıyor. Başka bir girişimci sattığı zaman normal de, bu ticari işletme sattığı zaman niye anormal oluyor, anlaşılır değil.
Bizce toplumdaki kamplaşma nerede ne fırsat görse, bir tartışma konusu yaratır oldu. Özellikle emekli askerlerden çok sayıda telefon ve mailler geliyor ve Oyakbank’ın satışına karşı çıkıyorlar. Bunun gazeteleri etkilediği söylenebilir ama bu da doğru değil. İnsan "acaba bu satıştan emekli olanlar yararlanamıyor, mevcutları üye olduğu yararlanıyor, patırtı biraz da buradan mı kopuyor?" diye sormaktan kendini alamıyor.
Böyle bir kaygının olması da normal. Ama hamasi nutuklar atarak, bu banka satışına karşı çıkmak doğru değil. Bu sandığın bir yönetim kurulu var, bu yönetim kurulunda emekli olmuş askerler de bulunuyor. Siz bu karar alınırken, mevcut askeri bürokrasiye, silahlı kuvvetlerin bu işle ilgili yetkililerine sorulmadığını, onay alınmadığını düşünebilir misiniz?
KÁR VARSA ALINIR DA SATILIR DA
Türkiye’de yabancıların bankacılıktaki payı ne olmalı, hangi orana kadar satış devam etmeli, bunlar tartışılabilecek, hatta tartışılması gereken konular. Ancak Oyakbank’ın satışına sadece Oyakbank olduğu için karşı çıkmak kadar yanlış bir şey olamaz.
Bu arada Başbakan da bu tartışmalara katılmış ve bizce hiç olmayacak bir açıklama yapmış. Herhalde seçim havasına fazla girmiş olacak ki; böylesine ciddi, tümüyle ekonomik bir konuda Oyakbank’ı Hollandalılara satan banka yönetimine şunları söylemiş:
"Beyefendi, ’bankayı aldığımızda 37 milyona satamıyordum, şimdi bu paraya sattık’ diye övünüyor.Sen kendine bir şey çıkarma.Bu ülkedeki iktidarın ekonomik şartları nereden nereye getirdiğine bak, onun bereketi.Erdemir satılırken, ’Biz Erdemir’i yabancılara kaptırmayacağız, bu millidir, yine biz alacağız, milli olması lazım’ diyordu.Böyle bir kampanya da başlattılar.Peki şimdi niye böyle davrandılar.Demek ki doğru davranan biziz.Paranın dini, imanı, milliyeti olmaz."
İyi de zaten paranın dini imanı olmadığı için bu parayı görünce, kárlı diye satıldı. "Ordu pazarları"na karşı çıkan, "Ordunun bankası olmaz" diyen siz değil miydiniz? Pazarlar da kapandı, banka da satıldı, şimdi bunu da mı eleştiriyorsunuz? Siz mi sattınız bankayı?
Coşkun Ulusoy’un, görüntüler nedeniyle, maksadını aşmış görüntüsü veren, sonuçta bir bayi toplantısı olan organizasyonun ardından, "kár görmezseniz, bu tesisleri alır mısınız?" diye sorduğumuzda aldığımız yanıt, "Olmaz bu ticari iş, ancak kárlı görürsek alırız" olmuştu. Kárlı görülünce alındı, üstüne kár katlandı, kárlı görüldüğü için banka satıldı. Bu iş bu kadar basit.
Başbakan "ekonomik milliyetçilik" diyordu ya, işte bu böyle bir örnek.
Ama siz Oyak’ı kullanıp, başka yerlere çatmak, gerginliği tırmandırmak, askerle çatışma görüntüsünü pekiştirip oy kazanmak niyetiyle bunları söylüyorsanız, bu da olacak iş değil.