BİRKAÇ ay önceydi; bir TÜSİAD üyesi büyük işadamı özel sohbetimizde Başbakan Erdoğan’ın “Türkiye’nin artık yeni ve büyük bir vizyon oluşturması gereken bir noktaya geldiğini” görüp görmediğini, bunun “Artık büyüklerin de olduğu tüm özel sektörle birlikte yapılabileceğini” anlayıp anlamadığını sormuştu.
Sorusunda ne kadar haklı olduğunu anladığımı, ancak soruya olumlu yanıt veremeyeceğimi söylemiştim. Hükümetin gücün hazzını yaşadığını, başka güç görmediğini, o nedenle işbirliği ve uzlaşmaya yanaşmaya niyeti olmadığını ifade etmiştim. Sadece büyük işadamları değil, hükümete yakın bilinen işadamlarının da tedirgin olmaya başladığını, devletin denge arayışını bıraktığını söyleyen bazılarının “hükümetin özel sektöre tümüyle rakip olmaya başladığını” düşündüklerini de, özel sohbetlerimizden biliyorum... Tüm bunları Genel Enerji’nin yatırımları için gittiğim Kuzey Irak’ta duyduklarım ve gözlemlerim nedeniyle bir kez daha hatırladım. Kısacası; Kuzey Irak’ta Türkiye için çok büyük imkanlar mevcut ama genel olarak “vizyonsuzluk” diyebileceğimiz hastalık devam ettiği için bu imkanları kullanamıyoruz. İmkanları kullanmaktan kastım; sonunda Türkiye’nin, halkın, çocuklarımızın refahını ve özgürlüğünü artıracak adımların atılması... Önümüzdeki hafta yaşanacak resmi birleşmeye kadar hala Genel Enerji CEO’su olan Mehmet Sepil ile şirketin bölgedeki faaliyetlerinin yanı sıra, Türkiye’nin bölgedeki rolü, neler yapılabileceği konusunda sohbet imkanı buldum. Kuzey Irak’ı çok iyi bilen Sepil’in de tavsiyesiyle, Erbil’deki alışveriş merkezlerini gezdik. Türkiye’de herhangi bir ildeki yeni AVM’lerden hiçbir farkı yok. Sadece İstanbul değil Doğu-Güneydoğu Anadolu’da faaliyet gösteren bir çok Türk markası bu AVM’lerde boy gösteriyor. AVM’ler, konferans salonları, oteller gibi büyük inşaat ve işletmelerin çoğu Türk işadamları tarafından yapılmış. Kısacası, ticaret açısından Kuzey Irak’ta imkan çok ve bu imkanlar, yeterince olmasa da, Türkiye tarafından kullanılmaya başlamış. Ancak bununla yetinmek bir vizyon eksikliği demek.. Türkiye’nin ekonomide daha büyük düşünmesi, vizyon sahibi olması ve artık geçersiz hale gelmiş ideolojik devlet reflekslerinden kurtularak dünyaya ve bu bölgeye bakması gerekiyor. Örneğin Kürdistan-Irak Petrol ve Gaz sempozyumuna katıldık ama Kürdistan ismi sadece toplantı ismi için kullanılıyor, resmi olarak hala reddediliyor. Halbuki edindiğim izlenim; Kürdistan lafı resmi olarak telafuz edilse bile, burada birçok imkanı daha harekete geçecek. Türkiye geleceğini düşünerek, geçersiz hale gelmiş şekilsel yüklerinden artık kurtulmalı... SON FIRSAT DA KAÇIYOR Sadece zamanın gerisinde kalmış sözleri bırakmakla olmuyor tabi; bütünüyle yeni bir vizyon, çağa uygun yol haritasına ihtiyaç var. Sepil’le birlikte “Neden bir Türk markasının dünya markası haline gelemediğine?” hayıflanıyoruz. Bu kapsamda bir örnek, Sepil’in de dediği gibi; TPAO’nun Kuzey Irak’ta petrol ve gaz çıkarmak için çok büyüm imkanı var ama kullanmıyor. Hükümetin bu gerçeği görüp biran önce harekete geçmesi, iş işten geçmeden Kuzey Irak’ta söz sahibi olması gerekiyor. Böylece Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu hampetrolün büyük kısmı hatta hepsini bu bölgeden karşılayabilecek. Henüz tam envanteri çıkmayan doğalgaz potansiyelini de şimdiden görüp harekete geçtiği takdirde Türkiye, o çok konuştuğu “enerji arz güvenliği” konusunda çok büyük bir adım atmış, Rusya’ya bağımlılığını azaltmış olacak. Sepil böyle düşünmüyor ama şahsen TPAO’nun önce özel sektöre açılması, en azından profesyonel yönetime kavuşması gerekiyor. Siyasetin etkisiyle, okul haline gelmiş TPAO’nun yönetimi Hükümeti teknik olarak bile hareke geçiremeyecek noktaya getirildi. Sepil “K. Irak’ın enerji alanında kullanılabilecek son fırsat” olduğunu hatırlatmakta haklı.. Türkiye artık sadece küçük ticaret girişimlerini değil, enerji gibi hayati öneme sahip alanlarda büyük projeleri planlayıp hayata geçirmek zorunda. Sadece “kendine yakın şirketleri siyasi güç kullanarak öne çıkarıp iş alma” kaygısı taşıyıp, büyük oyunu görememek, bu ülkeye yapılan en büyük haksızlıklardan biridir. “Tek ve mutlak otorite benim” diyerek vizyon da konulamaz, büyük ülke de olunamaz.