BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, son dönemde sık sık İstanbul’a gitmeye başladı.Devlet Bakanı Ali Babacan geçen ay Washington’daki IMF görüşmelerine BDDK Başkanı’nın neden gelmediği sorulduğunda, ‘Yasa çalışmalarının yoğunluğu’nu gerekçe göstermişti. Bildiğimiz kadarıyla Bilgin özellikle çağrılmamıştı ama, neyse... İşte işlerinin yoğunluğu nedeniyle IMF görüşmelerine bile katılmayan Bilgin’in, henüz yasa taslağı tamamlanmamış olmasına rağmen sık sık İstanbul’a gitmesi epey dikkat çekiyor. Bilgin’in batık patronlarla görüşmesi de ilginç. Sonunda Bilgin’in son günlerde artırdığı bu çabalarının nedeni belli oldu...Çünkü IMF Heyeti Türkiye’den ayrılırken, ‘Biran önce Yapı Kredi Bankası sorununun çözülmesini’ istemişti. Yani Bilgin’in çabaları bu uyarı üzerine arttı...Yekililer IMF’in Ankara’da bulunduğu tarihlere denk gelen ‘Çukurova’nın taksitlerini ödememesi’ durumunun, Heyeti tedirgin ettiğini söylediler. Bazı uzmanlar Heyet Ankara’da iken bir-kaç kez İstanbul’a gidip, çeşitli kesimlerle bankacılık yasa taslağını görüşürken, Yapı ve Kredi Bankası sorunu hakkında da detaylı bilgi sahibi olmaya çalıştılar. IMF’in söylediği özetle şu: ‘Yapı ve Kredi Bankası sorununu biran önce çözün, çünkü tümüyle sektörü olumsuz etkileyecek boyutlara ulaşmaya başladı’IMF’e sahiplik konusunun belli çerçevede yürüdüğü, müdahale edilemeyeceği gerekçeleri getirildiğinde ise söylediği şu olmuş: ‘O zaman uzaktan seyretmeyi bırakıp yakın takibe alın ve müdahil olun. Yoksa çıkacak sorun sektörü tehdit edecek boyutlara ulaşabilir’Bu arada IMF’in Yapı ve Kredi Bankası’nın gidişatı konusunda rahatsızlık duyduğu bir başka unsur ise Yapı ve Kredi Bankası’nın, BDDK tarafından atanan yeni yönetim kurulu ve son olarak eski Genel Müdür Naci Sığın’ı görevden alması. Daha önce uluslararası saygınlığa sahip yönetim kurulu üyelerinin alınıp, yerine kamudan birilerinin atanmasından rahatsız olan IMF, Genel müdürün alınmasından da rahatsızlık duymuş. Sektör yetkilileri ile görüştüğünde de aynı izlenimi alan IMF Heyetinin Banka hakkındaki tedirginliği iyice artmış.Bu arada Bilgin’in geçen hafta Çukurova Grubunun patronu Mehmet Emin Karamehmet’in yanısıra Cem Uzan’la da görüşmesi dikkat çekti. Herkes İmar Bankasının tasfiye sürecinde ortaya çıkan sorunların görüşüleceğini tahmin ederken, bazı bankacılar Bilgin’in Uzan ile yaptığı görüşmede daha çok Adabank konusunun ele alınmış olabileceğini söylediler.Çünkü IMF’in üzerinde durduğu, BDDK’yı eleştirdiği konulardan birini de Adabank oluşturuyor. Yapı Kredi Bankası gibi Adabank’a da 14. madde kapsamında yeni yönetim kurulu atayan BDDK, yaklaşık 1,5 yıldır Adabank’ta bir ilerleme kaydetmiş değil.Adabank’ın bir önce satılması veya birleştirilmesi gerekirken uzun süredir birşey yapılmıyor. Böyle olunca da Adabank’ın zararları büyüyor ve kamuya maliyeti her geçen gün artıyor.İşte IMF Heyeti Adabank için ne yapılacaksa biran önce yapılmasını istiyor ve bu konuda BDDK yönetiminin harekete geçmesini istedi.IMF yetki karmaşası için yeni yasada çözüm istiyorIMF’in araştırmaları sonucu hem Yapı ve Kredi Bankası’nda, hem de Adabank’ta sorunların büyümesinin önemli bir nedeninin, ‘TMSF ile BDDK arasındaki yetki çatışması’ olduğu ortaya çıktı. Yapı ve Kredi Bankası’nda insiyatifin TMSF’de olması gerekirken, 14. madde kapsamında BDDK’nın yeni yönetim atama yetkisi bulunması ve bunu kullanması, Yapı Kredi Bankasındaki sorunlara TMSF’nin müdahale etme imkanını ortadan kaldırdı.Aynı şekilde Adabank’ta da BDDK’nın 14. madde kapsamında atadığı yönetim nedeniyle, sorunların çözümünde TMSF yönetimi tümüyle devre dışı kalmış durumda.Bu bankalardaki kamu hissesini TMSF’nin temsil etmesi gerekirken,yasadaki bir madde nedeniyle insiyatifi BDDK ele geçirmiş durumda. Öyle olunca da yeni yönetim kurulları TMSF’ye hiç bilgi vermiyor, ilişkilerini BDDK yönetimi ile kuruyorlar. Bu da TMSF’nin tümüyle devreden çıkması sonucu doğururken, işine geldiğinde ise BDDK yönetiminin, ‘O TMSF’nin işi’ gerekçesine sığınmasına neden olabilir. İşte bu yetki karmaşası IMF’in de gündemine girdi. IMF Heyeti, zaten birçok maddesine karşı çıktığı kredi kuruluşları adındaki, bankacılık yasa taslağında bu yetki çatışmasının giderilmesini istiyor. Yani IMF, Yapı ve Kredi Bankası ve Adabank’la ilgili yetkilerin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF ) yönetimine devredilmesini istiyor. BDDK’nın ise bu yetkinin kendisinden alınmasına karşı çıktığı, herkes tarafından biliniyor.İşte IMF, yapacağı yeni anlaşma stand-by anlaşması öncesinde TBMM’ye sunulmasını istediği yeni bankacılık yasa taslağında, yetki karmaşasının çözüldüğünü de görmek istiyor. IMF’in murakıplık sisteminin değiştirilmesini yeni yasada görmek istediğini belirtmesi, doğal olarak murakıpların mutlak hakimiyetindeki BDDK yönetimini epeyce kızdırmış durumda. Bakalım taslakta ne yönde değişiklik olacak. IMF ne ölçüde tatmin edilecek?Enerji bakanları hep aynı BDDK Başkanı Tevfik Bilgin gibi Enerji Bakanı Hilmi Güler de son dönemde zor durumda. Enerji Bakanı Hilmi Güler, son günlerde ‘tipik bir yatırımcı bakan’ gibi davranmaya başladı. Yap-işlet-devret ve yap-işlet konularında göreve geldiğinde çok iddialı konuşan, ama bu sözlerini yerine getiremeyen Bakan Hilmi Güler, doğalgaz ve elektrikte piyasa ekonomisine ters yasa tasarılarını TBMM’ye sunduğu ve özel sektörün gösterdiği büyük tepkinin Başbakan tarafından kabul görmesinden, rahatsız olmuş durumda. Bakan Güler’in bürokratlarının telkinleri nedeniyle bu duruma düşmesi konusunda, Ankara’da çeşitli spekülasyonlar yapılıyor.Bu arada önümüzdeki günlerde bir faturanın çıkacağından da sözediliyor.Güler YPK toplantısında enerji yatırımlarında sıkıntı çektiğini uzun uzun anlatmış. YPK toplantısında Güler’in yanısıra Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki Ergezen, Ulaştırma Bakanı BinaliYıldırım da, ödeneklerin yetersiz olduğundan, yarım kalan işlerini tamamlayamadıklarından yakınan bakanlar arasında yeralmışlar.Ancak bu toplantıda en fazla yakınan Hilmi Güler olmuş. Enerji sıkıntısı çekilmemesi için yeni enerji yatırımları yapması gerektiğini, yarım kalan hidroelektrik santrallerini tamamlayabilmesi için para gerektiğini kaydederek, sürekli ‘enerjide sıkıntı’ edebiyatı yapan, kendisinden önceki enerji bakanlarıyla aynı çizgiye geçip oturmuş.Yalnız Hilmi Güler’ın işi biraz abarttığı söyleniyor. Merkez Bankası’nın Bakanlar Kurulu’na sunduğu brifinginde de söz alarak, ‘Enflasyonu düşürdük diyorsunuz ama bir sürü yatırım yarım kaldı’ diye çıkışmış. Yakınmalar uzayınca diğer bakanlar gülümsemeye başlamışlar. Güler’in Merkez Bankası brifinginde bu şikayetlerini dile getirmesi, diğer bakanlar tarafından, ‘Asıl yakındığı tabi ki Merkez Bankası Başkanı değil, ‘kızım sana söylüyorum gelinim sen anla’ misali, Başbakan’a mesaj vermek istiyor’ diye yorumlanmış. Uzun süren brifingde yorgun olduğu gözlenen Başbakan ise Hilmi Güler’in yakınmalarına sonunda dayanamamış ve mesajı aldığını belirtircesine,‘Anlatılan konu hakkında söyleyecek sözü olanlar konuşsun, yorumları sonraya bırakın’ diye çıkışmış. Bakan Güler de susmuş...Mevduat sigorta primini kim saptamalı?BU arada TMSF ile BDDK arasındaki yetki çatışmasının kapsamı her geçen gün büyüyor. Tasarruf mevduatı sigorta prim oranlarının değişmesi, farklılaştırılması sözkonusu ama bu prim oranları saptama yetkisi, adı üstünde ilgili kurum olan TMSF yerine, BDDK’da bulunuyor. Bu anlaşılması zor durumun biran önce çözülmesi gerekiyor.Bu konu IMF’in de gündemine geldi. Prim oranlarında önümüzdeki dönem farklılaştırmalar yapılması gerekirken, bu yetkinin BDDK’da bulunması herkes tarafından garip karşılanıyor.Bu sorun gündeme getirildiğinde ise BDDK yönetimi, bu prim saptama yetkisinin elinden alınmasına kesin bir dille karşı çıkıyor.Önümüzdeki günlerde bu konunun da masaya yatırılıp, yeni bankacılık yasa taslağına bu konudaki yetki karmaşasını çözecek maddelerin de girmesi gerekiyor. Bu arada IMF’in yetkinin TMSF’ye verilmesi konusunda ne kadar ısrar edeceği de merak konusu.