Paylaş
Aslında son 3 aydır işsizlik oranları artıyor. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında işsizlik oranı Temmuz-Ağustos aylarında yüzde 9.2 olurken, Eylül ayında yüzde 9.4’e çıktı. Tarım dışı işsizlik oranı Eylül ayında yüzde 11.3’den 11.6’ya çıkarken, mevsimsel etkilerden arındırılmış tarım dışı işsizlik oranının ise yüzde 11.7’den 12’ye yükseldiği hesaplanıyor.
BETAM hesaplamalarına göre ise bu oran yüzde 11.8 ve tarım dışı istihdamın hizmetler sayesinde arttığı analizi yapılıyor. Hizmetlerde istihdamın Eylül 2012’de Ağustos’a kıyasla 144 bin, Eylül 2011’e kıyasla 657 bin arttığı, ancak bu artışın Eylül’de genel eğiliminden hızlı büyüyen işgücü artışını karşılamaya yetmediği, dolayısıyla tarım dışı işsizliğin yüzde 11.4’ten 11.8’e yükseldiği kaydediliyor.
Büyüme oranları ve sanayi üretimindeki durgunluğun, sonunda işsizlik oranlarına yansımaya başladığı açık. Bir süredir, temel makro verilere bağlı olarak, zaten Eylül ayından itibaren resmi işsizlik oranlarındaki artışın hızlanacağı söyleniyordu. 3. çeyrek büyüme rakamlarının beklentilerin altında kalması, bu yöndeki tahminleri artırmıştı.
Piyasa uzmanları, hem son çeyrekte ekonomik aktivitede toparlanma hızına ilişkin belirsizlikler, hem de sektörlerde mevsimsel pozitif etkilerin belirgin olarak ortadan kalkacağını göz önünde tutarak, son çeyrekte işsizlik oranındaki değişimin yukarı yönlü olacağını, yani artmaya devam edeceğini hesaplıyorlar.
Piyasa analistleri, yıl sonu büyüme tahminleri ve sanayi üretim tahminlerini baz alarak, yıl sonu işsizlik oranları hakkında değişik tahminlerde bulunuyorlar. En iyimser tahminin işsizlik oranının yıl sonunda yüzde 9.5 civarında olacağını gösterdiğini söylemeliyiz. Ancak farklı analiz raporlarından benim edindiğim izlenim; aslında beklentilerin daha da yüksek olduğunu, yıl sonunda çift haneye çıkacak bir işsizlik oranının piyasalar için fazla sürpriz olmayacağını gösteriyor.
OTOYOL- KÖPRÜ İHALESİNDEKİ FİYAT
Dün yapılan otoyol ve köprülerin 25 yıllık işletme hakkının devrine ilişkin ihalede oluşan fiyat 5 milyar 729 milyon dolarda kaldı. Bu fiyatın yeterli olup olmadığı tartışmalı...
Küresel krizin devam ettiği bir ortamda Türkiye’nin bir özelleştirme ihalesinde bu kadar yüksek bir fiyat görmesi olumlu olarak değerlendirilebilir.
Ancak fiyat; bu kadar büyük iş hacmi, nakit yaratma imkanı ve uzun vadeye göre kıyaslandığında pek de yeterli gibi gözükmüyor. Köprü ve otoyolların bu yıl ilk 11 aydaki geliri 740 milyon TL’yi buldu. Bu rakam bile fiyatın aslında yetersiz kaldığının bir kanıtı.
Bir düşünün; 2 Boğaz köprüsü ve 8 otoyolun, kamu elindeyken elde ettiği gelir 800 milyon TL’yi aşıyor. Özel sektörün elinde bu gelirin kısa sürede en az 1 milyar TL’ye çıkacağı kesin.
Bunun yanında şu anda değerlendirilemeyen otoyol güzergahlarındaki işletme haklarının da ihaleyle birlikte özel sektöre geçeceğini düşünürseniz, iyi bir yönetimle, bu işletmelerden çok büyük gelirler elde etmek mümkün.
İhale sonrası bir işadamı ile görüşürken fiyatı sordu ve çok düşünmeden “Çok karlı bir iş olmuş” deyiverdi. Yıllık gelirin 500 milyon dolardan aşağı düşmeyeceği yönündeki kanaatimi teyit etti. Yıllık 500 milyon dolar gelir ve 25 yıllık işletme hakkı...
Elbette bakım giderleri, Bakanlığın fiyatları onaylama yetkisi gibi külfetler de söz konusu. Ancak ne olursa olsun karlı bir iş olacağı ortada.
İhaleyi kazanan firmalar, bence hem kendi saygın isimlerini hem de ilerideki gelirleri teminat gösterip, bu finansmanı rahatlıkla bulabilirler.
Umarım bu para doğru yere harcanır...
Paylaş