Paylaş
Bunun nedeni de önceden bir atamanın yapılmamış olması, en azından yeni ismin açıklanmaması. Şimdi ister istemez spekülasyonlar artacak, buna bağlı piyasalarda artı bir dalgalanma yaşanacak.
Yeni gelecek Merkez Bankası Başkanı’na ilişkin nabız yoklamalarına ve piyasa oyuncuları nezdinde yapılan anketlere bakınca durum anlaşılıyor. Her şeyden önce Başçı’nın yeniden bu göreve atanmayacağı konusunda genel bir kanı var. Herkes biliyor ki; Başbakan Davutoğlu, Başçı’nın yeniden atanmasını istiyor ama Cumhurbaşkanı istemiyor, bu nedenle de olmayacak.
Kim gelecek derseniz; son günlerde Banka içinden daha doğrusu, Para Politikası Kurulu içinden başkan atanacağı beklentisi arttı ama şahsen hala dışarıdan atama ihtimalinin bitmediğini düşünüyorum.
Bundan da önemlisi yeni Merkez Bankası Başkanı’ndan beklentinin ne olduğu. Hükümet kanadından yapılan açıklamalara bakarsanız, Cumhurbaşkanı’nın ekonomi anlayışına yakın birinin atanması bekleniyor. Başbakan ve ekonomi ekibinin böyle bir anlayışa sahip Merkez Bankası Başkanı olamayacağını, daha doğrusu bu anlayışta bir Merkez Bankası Başkanı’nı ekonomik istikrar açısından tehdit olarak gördüğünü biliyoruz. Ancak Başbakan’ın koltuğunun bile tehlikede olduğu söylentileri dolaşırken, belli ki Cumhurbaşkanı’nın dediği olacak.
Hükümet içinden de bu konuda daha çok Cumhurbaşkanı’na yakın isimler açıklama yapıyorlar. Bunların yeni Başkan için yaptığı süslü tanımlamalara bakmayın. Bence özet olarak söylemek istedikleri şu: “Bize faizleri indirecek gerekirse enflasyonu zıplatacak bir Merkez Bankası Başkanı lazım...”
Erdem Başçı enflasyonla mücadelede başarılı mıydı derseniz, kesinlikle hayır. Ancak enflasyonun yeniden zıplamasına izin vermedi. Buna karşılık bağımsızlık gibi kazanılan bir hakkı yıpratma pahasına, politikacının dümen suyuna da girdi. Biat kültürü gereği, aykırı görüntü vermeden, durumu idare etmeyi tercih etti.
Kısacası; Başçı gibi bir kişi bile değil, “Ne pahasına olursa olsun faizleri indirecek” biri aranıyor. Bence kendileri de “faizler inerse enflasyon da iner” diyebilecek bir kişiyi getirmelerinin mümkün olmadığını görüyorlar. Ama belli ki sözlerinden çıkmayacak, enflasyonu iyice gözardı edecek birilerini arıyorlar.
2000 ÖNCESİ ÖZLENİYOR
Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş geçen hafta Merkez Bankası’nın radikal bir karar alıp 2001 sendromundan kurtulması gerektiğini belirtmiş ve “Büyüme ortamının iyi olduğu dönemlerde faiz indirimi yatırım iştahını artırır” demiş.
Yeri gelmişken şunu söylemem gerekiyor; artık bu bakanlığın ismi değişmek zorunda. İsmi öyle diye bu makama gelenler Bakanlığın aslında bir Dış Ticaret Bakanlığı olduğunu unutup, makro anlamda büyük ekonomik sözler ediyorlar. Herhalde bürokratları dolduruyor olsa gerek ki; Elitaş’tan öncekiler de öyle yaptı, şimdi Elitaş da bu yola girdi. Dış Ticaret Bakanı olunca klasik “kurlar artarsa ihracat yükselir” yaklaşımını, aksi artık ispatlanmış olduğu için, başka kılıflar altında dile getiriyorlar. “2001 sendromu”nu da açıkçası ben anlamadım. Yani; Merkez Bankası’nın kamuya kredi açıp karşılıksız para bastığı döneme mi geri dönülmek isteniyor? Kara deliklerin yeniden oluşması mı isteniyor? Kamu bankaları zaten kullanılıyor ama eskisi gibi görev zararı dönemi mi özleniyor? Özetle enflasyonun yüzde 30-40’larda dolaştığı döneme mi dönülmek isteniyor?
Ne diyelim; belli ki 2000 öncesi özleniyor, o döneme dönüşün zeminini hazırlayacak bir Merkez Bankası Başkanı aranıyor.
Paylaş