Enflasyonu ikiye katlayan para politikasına devam

DÜN açıklanan enflasyon oranlarının, piyasa beklentileri doğrultusunda gerçekleştiği söylenebilir.

Haberin Devamı

Nisan’da yüzde 1.31 olan tüketici fiyat endeksindeki artışla birlikte yıllık enflasyon, yüzde 12’ye dayanarak, yüzde 11.87’ye çıktı.

Geçen yıl nisan ayı sonunda yıllık enflasyon yüzde 6.57 oranında, mayıs sonunda ise  yüzde 6.58 seviyesindeydi. Bir başka söyleyişle; yıllık enflasyon rakamları son 1 yıl içinde neredeyse ikiye katlandı. Mayıs sonu itibariyle bu durumun devam etmesi bekleniyor.

Sadece rakamlara bakarak bile, son 1 yılda enflasyonla mücadelenin yeterince yapılamadığını, siyasi otoritenin ve Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede bilerek gevşek davrandıkları söylenebilir. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın etkin bir para politikası uygulamadığı da ortada.

Bir başka açıdan bakacak olursak, Merkez Bankası yönetiminin gösterge faiz yerine, tali bir araç olan geç likidite penceresi faiz oranlarını kullanarak enflasyonla mücadele ediyor görünmesinin pratikte rakamlara yansımadığı da açıkça gözüküyor.  

Referandumdan sonra AKP’ye üye olma töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu siyasi olay nedeniyle yaptığı konuşmada bile, “faizlerin mutlaka indirilmesi lazım” demesi, “faiz enflasyonu belirliyor” görüşünü savunmaya devam etmesi de, önümüzdeki dönem para politikası etkinliğinin artacağı yolunda piyasalarda küçük de olsa var olan umudu yine azalttı.

Faize yaklaşımda bu mantığın geçerli olması halinde, ciddi olarak Türkiye’nin enflasyonla mücadele edeceğini düşünmek çok zor. Bazı piyasa aktörlerinin dünkü enflasyon açıklamasından sonra “Merkez Bankası bu kez başarılı bir kararla önceden geç likidite penceresi faiz oranlarını artırdı” yönünde açıklamalar yapması ise, bence piyasaların kısa bakışı abartıp, temel ekonomik yaklaşımları bile bir yana bıraktıklarını gösterir gibiydi.


YILSONUNDA TEK HANEYE İNER Mİ?
Bu rakamlarla birlikte bankalar da yeni yılsonu enflasyon tahminlerini açıklamaya başladılar. Merkez Bankası’nın yüzde 8.5’e çıkardığı yılsonu enflasyon tahmini için yüzde 9’un altında tahmin yapana rastlamadım.

Merkez enflasyonun mayıstan sonra düşmeye başlayacağını belirtirken, piyasa analistleri olursa, yılın son üç ayında düşüş olabileceği görüşünde.

CHP milletvekili eski Hazine Müsteşarı Faik Öztrak ise, yeni seriye göre geçmiş yıllar ortalamasının, bundan sonraki döneme ilişkin yüzde 4.7 olduğunu belirterek, yıl sonunda tek haneye inmenin mümkün olamayacağını söylüyor.

Geçen yılının TÜFE artışları; mayısta 0.58, haziranda 0.47, temmuzda 1.16, ağustosta eksi 0.29, eylülde 0.18, ekimde 1.44, kasımda 0.52, aralıkta 1.64 idi. Bu yıl yüzde 11.87 olan yıllık oran ise geçen yıl nisan sonunda 6.57, 2016 sonunda 8.53 oranında gerçekleşmişti.

Nisanda gıda fiyatlarındaki artışın devam etmesi beklenirken yaz aylarında bu etkinin azalması bekleniyor. Buna karşılık giyim fiyatlarının mayısta artışa geçmesi bekleniyor. Enerji fiyatlarındaki düşüş nisanda olumlu katkı yaparken, kur etkisinin azalmakla birlikte devam ettiği görülüyor.

Buna karşılık ekonomiyi de etkileyecek birçok riskin önümüzde olduğu kesin.

Küresel koşullarla düşen kur fiyatlarının haziranda FED faiz artırımı tartışmalarına bağlı olarak dalgalı seyredeceği ortada. Bunun yanında AB başta olmak üzere, iç ve dış siyasette yaşanacak gerginliklerin, jeostratejik risklerin ekonomiye etkileri kaçınılmaz olacak. 

Piyasalarda güven ortamının oluşturulması zor görünüyor.

Bu koşullarda aynı para politikasının devam etmesi demek, enflasyonla mücadelenin savsaklanmaya devam edeceği anlamına geliyor.

Yazarın Tüm Yazıları