Paylaş
Neden olarak özetle; “İyileştirmeler, yenilemeler, kapasite artırımı, yeni devreye girecek santrallerin bağlantı hattı çalışmaları nedeniyle 5 tane iletim hattının devre dışı kaldığını” söyledi.
Bu arada aynı açıklamasında teknik bir arıza olmakla birlikte bir işletim hatası da olduğunu kaydederek, TEİAŞ Genel Müdürü Kemal Yıldır’ın durumu kendi sorumluluğu sayarak istifa ettiğini de kaydetti.
Özetle büyük tepki çeken, tam bir fiyasko olduğu açık, ülke çapındaki elektrik kesintisinin faturası Genel Müdür Kemal Yıldır’a çıkarılmış oldu. Bir başka deyişle Yıldır “günah keçisi” ilan edildi. Bakan Yıldız ilgili daire başkanlarının da açığa alındığını kaydetti ama bu yetkililerin isimleri bile verilmedi, sadece Yıldır’ın adı verilerek istifası açıklandı.
Yıldır ise bu açıklamanın ardından yaptığı açıklamada tamamen teknik bir arıza, bir kaza olduğunu belirterek, Yük Tevzi bölümündeki arkadaşlarının kendisine de sormadan 4-5 hatta aşırı risk aldıklarını söyledi. Bakan da zaten, “arkadaşların aşırı güven veya aşırı risk almasından kaynaklandığını” belirtmişti.
İşin özüne baktığınızda teknik ve yönetim hatalarının yapıldığı ortada. Genel Müdür altındaki kişilerin yaptığı hataların sorumluluğunu üzerine alarak, pek rastlamadığımız bir yöntemle, istifa yolunu seçti. Başka bir açıdan bakarsak; Genel Müdür de Bakanın altında görev yapıyor ama hata zinciri belli ki siyasete yansıtılmadan orta kademe kesilmek istenmiş ve istifa o noktada gerçekleşmiş...
Yapılan açıklamaların detaylarına baktığınızda Genel Müdürü günah keçisi ilan ederek, elektrikteki, toplam enerjideki sorunların giderilmeyeceğini, işin sistematiğinin eksik ya da yanlış kurulduğunu, yanlış yönetildiği de gözüküyor.
Gerçekten çok teknik bir iş ama yapılamayacak yönetilmeyecek bir iş de değil. Aslında Yük Tevzi’dekilerin tek başına kararlarına bırakılmayacak kadar karmaşık ve otomatik olarak düzenlenmesi gereken bir iş olduğu kesin. Öyle bir sistem kurmanız gerekir ki; Daire Başkanı ya da Genel Müdürün inisiyatifine kalmadan, böylesine bir dengesizlikte otomatik olarak kendini düzeltebilmeli.. Zaten sistemin bir bölümü böyle işliyor ama bakımdaki iletim hattı ya da santral varken karar kişilere kalıyor denmemeli, böyle bir risk alınması sistematik olarak engellenmeli.
SİSTEM VE YÖNETİM ANLAYIŞI
İşte bu noktada sorulacak o kadar çok soru var ki...
Eğer sistem eksikse ve böyle işliyorsa; o zaman o ciddi karar alma mekanizmasına atanan kişiler, bu sorumluluğu taşıyabilecek bilgi birikimi deneyim ve liyakata sahip kişilerden mi seçildi? Yoksa Bakanlığın bir çok yerinde gördüğümüz gibi; buralara da teknik atamalar yerine parti yandaşı, yetersiz olmayan kişiler mi atandı? Görevden el çektirilen kişiler gerçekten sorumlu olan teknik kişiler mi, yoksa yandaş yöneticilerin yerine görevden alınarak sorumlu tutulan kişiler mi?
İletim ve dağıtım hatlarındaki gerekli iyileştirmeler yapıldı mı, gecikildi mi?
Yeni yazılım için 4-5 yıllık bir gecikme var; ihale neden gecikmiştir, uluslararası yeterlik yerine partiye yakın yazılım şirketlerine iş verilmeye çalışılmış, bu yapılamayınca ister istemez süre uzamış mıdır? Bakanlığa bağlı tüm birimlerde iş verilen yazılım şirketleri kimlerdir, sahiplerinin siyasi yakınlıkları nelerdir, projeler ve yaptıkları işler yeterli midir?
Kısacası; günah keçisi ilan etmek, her an böyle fiyaskolara açık olduğu ortaya çıkan sistemin sorunlarını çözmez. Açık ki; yönetim anlayışı değişmek zorunda.
Paylaş