Paylaş
Seçim kararıyla birlikte küresel anlamda da zor bir sürece girilmesi, ardından piyasayı tedirgin eden demeçlerin gelmesi ve Merkez Bankası’nın gerekli faiz kararını almakta gecikmesi, seçim sürecinin ekonomide epeyce dalgalı geçmesine neden oldu. Son 10 yıllarda olmadığı kadar popülist vaatlerin de bu kez devreye girmiş olması, ekonomide işleri daha da zorlaştırdı.
ALINAN ÖNLEMLER
Sonuç olarak Türkiye ekonomisi bu süreci, henüz sonuçları tam alınmadı ama, ağır bir faturayla geçirmek zorunda kalıyor. Merkez Bankası’nın gecikmeli faiz artırımlarının birbirini ardına gelmesi, önümüzdeki dönem ciddi sorun olacak kadar, mevduat ve kredi faizlerinin yükselmesine neden oldu.
Bunun yanında yüksek faiz artışlarına ve alınan diğer önlemlere rağmen kurlardaki artış da durdurulamadı. Sürpriz ya da şok denilebilecek Merkez Bankası faiz artırımlarına rağmen dolar kuru geçen haftayı 4.70 TL’nin üzerinde kapadı.
Yabancıların kısa vadeli yatırımlarında, aşırı olmasa da, belli bir geri çekiliş izlenmeye devam ediyor. Bunun dozu bu haftaki kur gelişmelerinde belirleyici olacak gözüküyor. Yani önümüzdeki hafta seçime girilirken kurların geleceği seviye konusunda sağlıklı bir tahminin yapılamadığı gözleniyor.
Geçen hafta da özetlemeye çalışmıştım; yabancıların çıkışında rol oynayan en önemli kaygı “Seçim sonrasında Türkiye ekonomisinin ne olacağı” sorusuna verilecek yanıt konusunda belirsizliklerin yaşanması. Öylesine önemli belirsizlik görüyorlar ki; seçim sonrası riske girmemek için bazıları, bazen küçük zararlara da katlanıp, şimdiden paralarını çevirip ülkelerine dönmeye çalışıyorlar. İşte bu hafta içinde yaşanacaklar, küresel ve yerel haberler piyasaları nasıl etkileyecek, yabancı yatırımcının tavrı ne olacak bütün bunlar seçime girilirken kur seviyelerini belirleyecek.
BÜYÜK ÇABA GEREKECEK
Dediğimiz gibi asıl sorun; seçim sonrasında ekonomide alınacak önlemler, bu süreçte yaratılan tahribatın onarılıp onarılmayacağı ve rasyonel ekonomi politikalarına geri dönüş olup olmayacağı.
Cumhurbaşkanlığını ya da TBMM çoğunluğunu kim kazanırsa kazansın, iktidara gelenlerin işi çok zor olacak. Elbette Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kalırsa kur ve faizdeki dalgalanma en azından iki hafta daha devam edecek. Ancak birinci tur ya da ikinci tura kalıp kalmayacağı, yeniden güven verilmesi konusunda çok da belirleyici olmayacak.
Çünkü iktidara gelen kim olursa olsun, kapsamlı bir onarım programı ortaya koymak zorunda. Belki seçimler öncesi verilen vaatlerin hepsinin tutulması tehlikeye girecek. Belki bir kısmı zaman içine yayılacak. Çünkü gelinen noktada verilen vaatlerin tümünün hemen seçim ertesinde karşılanması, kim gelirse gelsin, işleri iyice zorlaştırabilir. Tüm bu vaatler hemen yerine getirildiği takdirde zaten ekonomide dengelerin yeniden sağlanmasına dönük güven verilebilmesi pek mümkün olmayabilir.
Ekonomide yeniden güven sağlamak için sadece vaatlerin yerine getirilmesi değil, çok daha kapsamlı siyasi ve ekonomik kararlar alınması gerekeceği de açık. Artık herkes OHAL’in kaldırılacağını söylüyor ama seçim sonrası gerilen toplumsal ilişkilerin yeniden kurulması bile büyük çaba gerektirecek. Güven sağlayabilecek ciddi yapısal tedbirlerin uygulanması, kurumlara güvenin yeniden sağlanması zor olabilir.
Paylaş