Ekonomi sağlam zeminde mi?

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da Sanayi ve Ticaret odalarında son iki gündür ekonomiyle ilgili yoğun demeçler veriyor. Kendi oturduğu evin imarsız olduğundan, derin ekonomik analizlere kadar birçok konuya değindi.

Erdoğan'ın yaptığı açıklamalar arasında 'Merkez Bankası'nın faiz indirimi yapması gerekir' gibi sözler, 'öyle 10 puan değil 3-5 puan gibi indirimler daha iyi olur' gibi yönlendirici analizler de yer alıyor.

Bırakın başka bir şeyi, yıllardır Merkez Bankası'nın bağımsızlığını isteyip sonunda yasal olarak elde etmiş bir yönetici olsanız, Başbakanın bu sözü üzerine yapacağınız varsa da faiz indirimi yapar mısınız? Yasal olarak Merkez Bankası bağımsızlığı sağlanabilir ama asıl bağımsızlık siyasi yöneticilerin bu işi içine sindirmeleri ile mümkündür. İşte bu son örnekte bunu çok iyi gördük.

Erdoğan'ın söylediklerinden biri de 'Allah’a şükür artık sağlam zemine oturduk' olmuş. Bu durumu böyle görmeyenleri de 'kara gözlüklü' olarak nitelemiş. Böyle demeçleri hatırlarsınız; hükümetler ve başbakanlar işler iyi gidiyormuş havasına girip, eleştiriler oldu mu, bu eleştirileri yapanlara 'kara gözlüklü' derler. Sonunda da nedense, hep, o uyarılar ve eleştirilere kulak asılmadığı için Türkiye ekonomisi krizler yaşamış, halk daha fazla yoksullaşmış, gelir dağılımı daha bozulmuştur.

Türkiye gerçekten ekonomide sağlam zemine oturdu mu, birkaç örnekle bakalım.

Vergi barışından çok para gelecek diye her tarafa harcama sözü veriliyor. Halbuki bütçede yeralan 2.4 katrilyonluk hedefin bile tutmayacağını Maliye uzmanları söylüyor. Zaten 4 ayda ilk iki taksitte vergi barışından gelen paranın çoğu normal vergi gelirlerinden karşılandı. Yani öyle önemli bir artış yok. IMF de farkında.

Faiz dışı fazla ucu ucuna tuttu ama bundan sonrası şüpheli.

Tarım mevsimi geliyor ve hükümetin çiftçilere ek destek niyeti açık.

Okul kitapları, bir gazete haberine göre 210 trilyonluk ek yük getirecek. Vergi iadeleri için önlem alıp geç ödeme yapacaklardı ama aksine hemen ödüyorlar. Buradan ek yük gelecek. Artı olarak Maliyeciler 36 il için getirilecek vergi muafiyetinden 300-350 trilyon lira gelir kaybı olacağını söylüyorlar.

Hükümet çiftçi ve SSK-Bağ-Kur prim affında ısrarlı. IMF buna kesinlikle karşı çıkıyor. Hükümetin affı her kesime yaygınlaştırması tepki çekiyor.

Sosyal güvenlik açığı büyüyor. Şu ana kadar planlananın dışında, bütçeden 600 trilyonluk ek sosyal güvenlik transferi yapıldı. Bazı iktisatçıların hesaplarına göre bütün yıla teşmil edildiğinde, açıktaki büyüme 2 katrilyon lira olacak.

Hükümet zam yapmayarak KİT açıklarını da büyütüyor. Bu da toplam kamu faiz dışı fazlasına olumsuz etki yapıyor. Elektrik zammı gerektiği halde yapılmadı, Bakanlık yetkilileri IMF'e öyle bir rakam olmadığı halde, 'elektrik affından 1 katrilyon gelecek' dediler. 'Vergi barışından gelecek fazla para da var o nedenle zamma gerek yok' dediler. IMF bu gerekçelere kesinlikle karşı çıktı.

Önümüzdeki yıla ilişkin rakamlar ortaya çıktıkça, 2004'e ilişkin tedirginlik büyüyecek. Bu yıl getirilen 15.4 katrilyonluk ek gelir paketinin 12-13 katrilyonluk kısmı, gelecek yıl olmayacak. Enflasyon muhasebesi 2.7 katrilyonluk gelir kaybına neden olacak. SSK-Bağ-Kur açığının, bu şekilde giderse, 2004 bütçesine yükü 10 katrilyona yaklaşacak. 2004, IMF dahil, yüklü dışborç geri ödeme yılı...

KUVEYT LAFI

Tek çare IMF'le yeni bir program iken Hükümet buna kesinlikle yanaşmıyor.

'Kuveyt'ten gelecek 10 milyar dolar var' lafı giderek yayılıyor, özelleştirme ve gelir ortaklığı senetlerinde Araplara büyük pay verileceği söylentisi yaygın. ABD'nin stratejik olarak bu duruma tepki vereceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Ekonomi, Başbakan’ın dediği gibi, sağlam zeminde mi, varın siz karar verin.
Yazarın Tüm Yazıları