Paylaş
Son açıklanan sanayi üretim verisi ile birlikte büyüme oranlarındaki daralmanın keskinliği su yüzüne çıktı, 4. çeyrek büyüme rakamları için tahminler değişmeye başladı. Şu kadarı söylenebilir ki; 4. çeyrek büyüme rakamının, dozu tartışılmakla birlikte eksi çıkması, bu takdirde de yeni ekonomi programında öngörülen 2018 yılına ilişkin yüzde 3.8’lik büyüme rakamının altında kalınacağı kesinleşecek. Piyasaların beklentisi yılsonunda yüzde 2 civarında bir büyüme rakamına inileceği yönünde.
Yeni açıklanan kasım ayı bütçe rakamları piyasa analistleri tarafından daha çok gelir ve harcamalardaki trend yönünden incelendi. Buradan yola çıkarak, analistler ilk 3 aylık seçim olası harcamalarının da etkisiyle, 2019 yılının tümünde mali disiplinin korunup korunamayacağını sorgulamaya başladılar.
Kasım ayında faiz dışı harcamaları yüzde 6.4, vergi gelirleri ise yüzde 1.5 oranında arttı. Bütçe açığı bir yıl öncesine nazaran ikiye katlanırken harcamalarda azalma hedefi gerçekleşemedi. 2018’in tümündeki tek defalık gelir ve cezalar nedeniyle açık yine de küçük gözüküyor ve 2019 yılına ilişkin olarak kaygıların, ister istemez artmasına neden oluyor.
Vergi afları bir daha yapılmayacak dense de affın süreleri uzatılıyor, buna rağmen beklenen tahsilat sağlanamıyor. Çünkü reel sektör hem sermaye hem kredi temini açısından zor durumda ve böyle bir ortamda vergi ve SGK tahsilatlarının azalması kaçınılmaz. Bu zorluğu yılın başındaki büyüme nedeniyle 2019’e kıyasla daha iyi geçeceği anlaşılan 2018 yılının gelir tahsilatlarında bile görebiliyoruz. Zaten yurt dışından kredi temininin zor olacağı 2019 yılında, bütçe gelirleri açısından sıkıntı yaşanması olası. Kaldı ki; 2019 yılında faiz harcamalarında da ciddi bir artış olmak zorunda.
MALİYETLER BÜYÜYOR
Seçimlere kadar geçecek 3 aylık sürede hem harcamaların artması, hem de daralma nedeniyle bütçe gelirlerinde beklentilerin altında kalınması kimse için sürpriz olmayacak. Peki, harcamalar nereden yapılacak derseniz, belli ki borçlanmaya ağırlık verilecek. Belki de son çıkılan dövize ve altına dayalı tahvilleri bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor.
Harcamalar ve borçlanma artarken hükümetin Hazine faizlerini indirmeye çalışması birbiriyle çelişiyor. Belki de bu nedenle banka mevduat faizlerinde bir türlü istenen düşüş sağlanamıyor. Aldığımız ilk bilgiler hem yeni çıkan tahvillere hem de bankaların indirimli konut kredilerine talebin beklendiği gibi olmadığı yönünde. Eğer bazı yatırım fonları ve kamu kontrolündeki fonlara aldırılmazsa, tahvil satışlarının düşük kalacağı ifade ediliyor.
Hükümet büyümede frene basmak zorundaydı, aksi takdirde finansal dengeleri tutamayacaktı. Ancak geçtiğimiz uzun yıllar o kadar hesapsız bir hızlı gidiş olmuş, ekonomi öyle hız kazanmıştı ki; fren sert kaçmak zorunda kaldı. Şimdi büyümedeki frenin hem Hazine’ye gelir etkisi, hem borçlu reel sektör üzerindeki etkisi, hem işsizlik etkisi kaçınılmaz görülüyor.
Paylaş