Dünya Bankası'nın Türkiye Raporu'nun yazımı tamamlandı. Rapor taslağı, küçük düzeltmelerden sonra eylül ayı içinde yayımlanarak bütün dünyaya dağıtılacak. Dünya Bankası'nın raporunda, ekonomide alınan yol anlatılarak, alacağı daha çok yol bulunduğu, yapısal tedbirlerin, aksayan alanları kapsayacak biçimde çeşitlendirilip derinleştirilmesi gereği üzerinde duruluyor.DÜNYA Bankası'nın her yıl hazırladığı Türkiye Raporu'nun yazımı tamamlandı. Bürokrasiye sunulan rapor taslağı, küçük düzeltmelerden sonra Eylül ayı içinde yayımlanarak bütün dünyaya dağıtılacak. Dünya Bankası'nın bu yılki raporunda özetle, ekonomide alınan yol anlatılarak, alacağı daha çok yol bulunduğu, yapısal tedbirlerin, aksayan alanları kapsayacak biçimde çeşitlendirilip, derinleştirilmesi gereği üzerinde duruluyor.Raporun en çarpıcı yönlerinden biri mali uyumun önemine dikkat çekilen bölüm. Bu bölümde orta ve uzun vadede Türkiye'nin yüksek faiz dışı fazla vermeye devam etmesi gerektiği belirtilirken, borçların sürdürülebilirliği açısından orta dönemde her yıl yüzde 6.5 faiz dışı fazla rakamının devam etmesi gereği üzerinde duruluyor. Uluslararası literatürde orta vade tanımının 3 ile 5 yıl arasında olduğu varsayılırsa, işin önemi kendiliğinden ortaya çıkıyor.Dünya Bankası'nın Türkiye raporunda bankacılık alanında yapılanların yeterli olmadığı, daha birçok adımın atılması belirtilirken, BDDK'nın bağımsızlığının Türkiye için kritik olduğunun da altı çiziliyor. Hükümetin yaptığı seyyanen zam ile sistemin mali durumunu daha da bozduğunu belirten Dünya Bankası, sosyal güvenlik alanında da yeni reformlar istiyor.'Ülke Ekonomik Raporu: Makroekonomik İstikrar ve Sürdürülebilir Büyümeye Doğru' isimli raporda yeralan önemli hususlar özetle şöyle:AB STRATEJİK ÇIPAMakroekonomik istikrar, görülebilir gelecekte, sürdürülebilir yüksek düzeyde mali uyuma bağlıdır. Mali uyum, yapısal reformlar ve sıkı para politikası da dahil destekleyici makro politikalarla güçlendirilmelidir. Eğer Türkiye AB'ye doğru güvenilir bir şekilde yol alırsa orta vadede en azından enflasyon-büyüme çelişkisinin maliyetini minimize edebilecektir.Kamu sektörü kurumlarını modernize etme ve kamu yönetimini iyileştirme konusunda kararlı uygulamalar kaliteli mali uyum ve iş ortamının iyileştirilmesi için kritik bir öneme sahiptir.Büyüme sürecini geliştirmek ve sürdürülebilir hale getirmek finansal ve reel sektörün performansındaki iyileşmeye bağlıdır. Geniş bir yelpazedeki yapısal reformlar, mali sistemi güçlendirmek, kurumsal yeniden yapılandırmayı desteklemek, düzenleyici reformları tamamlamak ve özelleştirme ve piyasa serbestleştirilmesini hızlandırmak amacıyla derinleştirilmek zorundadır.Sosyal politikalar geliştirilmelidir. Devam eden reform sürecinin olumsuz etkilerini azaltacak, insan kaynakları seviyesini artıracak ve maksimum iş yaratmak için işgücü piyasalarının etkin çalışmasını sağlayacak önlemler alınmalıdır. Gelirler politikası Türkiyenin rekabet gücünü koruyacak şekilde oluşturulmalıdır.Sürdürülebilir büyüme, Türkiyenin ticaret ve sermaye hareketleri açısından dünya ekonomisi ile daha fazla entegrasyonuna bağlıdır. Güçlü ihracat performansını korumak, doğrudan yabancı sermayeyi özendirmek ve güven ortamını iyileştirmek amacıyla yapısal reformlar gerekmektedir. Ekonominin dış şoklara karşı kırılgan olduğu dikkate alındığında kur politikalarındaki esnekliğin devamı önemli olmaktadır. AB tam üyelik sürecindeki çabalar Türkiyenin reform çalışmalarına stratejik bir dış çapa olacaktır.MALİ UYUMUN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİTürkiye, borç yükünü azaltmak ve enflasyon hedefine ulaşmak için orta ve uzun vadede yüksek faiz dışı fazla vermek durumundadır. Mali uyum politikalarını sürdürülebilir hale getirmek aşağıda belirtilen makro politikalarla desteklendiğinde daha kolay olacaktır.Bağımsız Merkez Bankasının uygulayacağı sıkı para politikaları, dalgalı kur sistemi altında kur esnekliğinin devamı, ülkenin rekabet gücünü artırmak için aktif politikalar ve doğrudan yabancı sermayeyi özendirecek gelirler politikasıı da dahil, gerekli çabanın gösterilmesi.İÇ VE DIŞ RİSKLERSürdürülebilir büyümenin önünde, dikkate alınmak zorunda olunan önemli risk faktörleri vardır. Bunlardan iç riskler;Mali sektör reformlarının tamamlanmaması ve Hazine'nin yüksek miktarda borçlanma ihtiyacı, özel sektör yatırımcılarının finansman yollarını kapatabilir.Kriz sonrası zor duruma düşen şirketlerin ve bu alandaki yeniden yapılandırma çalışmalarının yavaş olması, rekabet gücünün artırılması ihtiyacı doğurabilir.İş gücü piyasasındaki katılıklar, işgücü verimliliğini artırmakta ve yeni iş alanları yaratmakta gecikmelere neden olabilir.Dış riskler; dünya ekonomisinde beklenen düşük büyüme hızı, uluslararası yatırımcıların risk iştahını azaltarak, doğrudan yabancı sermayenin gelişini azaltabilirIrak'ta potansiyel savaş sonrası istikrarsızlığı; BM ticaret kısıtlamalarının kalkması nedeniyle artan bölgesel ticaret hacmi, Türkiyenin ödemeler dengesi için olumlu olmasına rağmen, Irak savaşının ekonomiye olumlu etkileri doğal olarak orta vadeli olması yanında olumsuz etkileri yakın zamanda görülmektedir.2003 ve daha sonraki yıllar için yapılan dış finansman planları, daha çok uluslararası piyasa borçlanmalarına dayanmaktadır. Uluslararası piyasalardaki mevcut durum gözönüne alındığında Türkiye bu planlarını gerçekleştirmekte zorlanabilir.Orta vadede her yıl 6.5 faiz dışı fazla lazım EKONOMİNİN durumu, kamu borçlarının miktarı dikkate alındığında, kamu açıklarının finansmanı uzun vadeli faiz dışı fazla sağlanmasına bağlıdır. Türkiye'nin borç stokunu yönetilebilir seviyelere indirebilmesi için orta vade için her yıl GSMH'nın yüzde 6.5 'u kadar faiz dışı fazlaya ihtiyacı olduğu tahmin edilmektedir. Sıkı maliye politikaları aynı zamanda 2005 yılında tek haneli enflasyon rakamlarına inmek için de gerekmektedir. Uluslarararası tecrübeler mali uyumun genellikle yalnızca yüksek kaliteli olduğu zaman sürdürülebilir olduğunu gösterir. Mali uyumun kalitesi, gelir artışlarından çok sabit harcama kısıntılarına dayanmasıyla ölçülmektedir. Türkiyenin son yıllardaki deneyimi, harcamalar artarken, gelir artışları sağlamak ancak geçici olarak mali durumda iyileşmeler sağlamaktadır. Toplam faiz dışı bütçe harcamaları 1999 yılındaki GSMH'nın yüzde 20'si seviyelerinden, 2002 yılında yüzde 22.8 seviyelerine yükselmiştir. Mali uyumun kalitesi, aynı zamanda, koşullu yükümlülükler, KİT zararları ve verimsiz sübvansiyon programları gibi mali disiplinin yapısal sorunları hakkında önlem almakla sağlanabilecektir. Yüksek kaliteli mali uyum, orta vadede borcun sürdürülebilir olduğuna ve iç borçta risk priminin yönetilebilir seviyelerine, piyasaları ikna etmek açısından çok önemlidir.Borçlanma Kanunu uygulansınKAMU harcama yönetimi stratejisi aşağıdaki üç ana öncelik etrafında şekillenmiştir. Bütçe hazırlama ve uygulama sürecinin reformu. Kamu muhasebesi, satın alma ve denetim süreçlerini, mali hesap verilebilirliği artırmak amacıyla iyileştirmek.İyi kamu yükümlülük yönetimini sağlamak. Etkin kamu yükümlülük yönetimi, borçlanma otoritesinin sınırlarının net olarak belirlenmesi, kamu yükümlülüklerinin şeffaf olarak yayınlanması ve modern risk yönetimi konusunda kurumsal kapasitenin artırılması ile ilgilidir. İyi kamu yükümlülük yönetiminin alt yapısı kamu finansmanı ve borçlanma kanunu ile sağlanmış ve bu çerçevede daha iyi borç ve risk yönetimi için Hazine içinde orta ofisi kurulmuştur. Şimdi üzerinde ciddiyetle durulması gereken konu borçlanma kanununun uygulanması ve orta ofisin tam fonksiyonunu görmesidir. Kamu sektör yönetişimini iyileştirmek için yapılanların amacı, ekonomi yönetiminde siyasi etkilerin azaltılması ve hükümet eylemlerinin kalitesini ve etkinliğini artırmaktır.Sosyal güvenlikte mali durum bozulduTÜRKİYE'nin bugüne kadar almış olduğu yapısal tedbirlere ek olarak, özellikle sosyal güvenlik sisteminde artan problemlerle ilgili ve özelleştirmeyi hızlandıracak yeni yapısal önlemler alması gerekmektedir. 1999 yılında yapılan reformlara rağmen, sosyal güvenlik sisteminin mali sürdürebilirliği halen ciddi sorunlarla yüzyüzedir. 2000 yılında başlangıçta bir iyileşme olmasına rağmen, sosyal güvenlik sisteminin mali durumu 2001 ve 2002 yılında önemli ölçüde bozulmuştur. 2002 yılında sistemin açığı GSMH'nın yüzde 4 üne yaklaşmıştır. Hükümetin açıkladığı seyyanen emekli maaş artışı nedeniyle bu açık 2003 yılında yüzde 4'ün de üzerine çıkacaktır. Sosyal güvenlik sisteminin karşılaştığı ciddi mali problemleri çözmek için büyük gayret gerekmektedir. Birinci öncelik, prim toplama ve özellikle sağlık harcamaları dahil harcama yönetimi konusunda iyileştirmeler yapacak kurumsal ve idari reform düzenlemelerini yapmak olmalıdır. İkinci öncelik, özellikle emekli sandığındaki giderek artan mali bozukluğu düzeltmek olmalıdır.YARIN BANKACILIKTA YAPILMASI GEREKEN ÇOK ÖNEMLİ İŞLER VARAB HEDEFİ İÇİN YILDA 5'TEN FAZLA BÜYÜME LAZIMKAYITDIŞI İSTİHDAM ÖZENDİRİLİYORÖZELLEŞTİRME HIZLANIRSA REFORMLARIN KREDİBİLİTESİ ARTARBAKANLIKLAR ÖZELLEŞTİRME YAPMASIN