2010 yılı bütçesinde, Haziran ayında yapılacak genel seçimlerin etkisini görmeye başladık. Ekim ayı bütçe rakamları, bu yılki iyi gidişatın artık durmaya başladığını gösteriyor.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in geçen ay yaptığı, “Artan gelirlerin yılsonuna kadar harcamaya dönüşebileceği” yolundaki açıklamasını hatırladığımızda, bu gidişatın yani bozulmanın normal olduğunu söyleyebiliriz.
Bakan Şimşek aynı zamanda, yapılacak seçimlerle kadar harcamaların yüksek olabileceğini, seçimden sonra bütçe disiplininin yeniden sağlanacağını söylemişti. İşte bu nedenle artık bütçede disiplinin gevşediği bir sürece girdiğimiz ve bu sürecin 2011 Haziran ayı sonuna kadar devam edeceğini söyleyebiliyoruz.
Dün yapılan açıklamaya göre; geçtiğimiz Ekim ayında merkezi yönetim bütçesi 0.4 milyar TL faiz dışı fazla (FDF) verdi. Geçen yılın aynı ayında 2.3 milyar TL olan FDF gerçekleşmesi hatırlandığında, gevşemenin boyutları de kendiliğinden ortaya çıkmış oluyor.
Buna karşılık geçen yıl ekim ayında 1.9 milyar TL tutarındaki özelleştirme geliri ve İşsizlik Sigortası Fonu aktarımlarının, gelirlerin yüksek görünmesini sağladığını hatırlatmak dolayısıyla bu performansa da fazlaca haksızlık etmemek gerektiğini söylemeliyiz.
Dün açıklanan ekim ayı bütçesinden sonra, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in harcamaların artacağı yolundaki açıklamaları da göz önüne alan piyasa analistleri, artık bütçede bozulma döneminin başlamış olabileceğine işaret etmeye başladılar.
Faiz dışı harcamaların yıllık bazda bakıldığında yüzde 14 gibi yüksek bir hızda arttığı görüldü. Buna karşılık aynı dönemde vergi gelirlerindeki artışın ise yüzde 20 oranında, daha da hızlı yükselmesi, şimdiye kadarki bütçe performansının olumlu seyretmesindeki en önemli etken oldu.
RİSKLER BÜYÜYOR
Piyasa analizlerine baktığınızda orta vadeli program (OVP) hedeflerine göre yılsonuna kadar 67 milyar TL’lik daha toplam harcama yapılarak, yıl sonunda toplam harcamaların 297 milyar TL’de tutulması gerektiği hatırlatılıyor. Aynı şekilde hükümetin yıl sonuna kadar 46 milyar liralık daha gelir elde edip, toplam gelirleri 253 milyar TL’ye çıkarması da gerekecek.
Özellikle gelir hedefinin gerçekleşmesi zor görünürken, Bakan Şimşek’in işaret ettiği harcamaların aşırı artması halinde toplam harcama hedefinde kalınması artık zor görülüyor.
Özetle; bütçe performansındaki bozulmanın artık başladığını söyleyebiliriz. Hükümetin çıkarmayı planladığı büyük af yasasının seçimlere kadar ne kadar artı gelir sağlayacağı tabi ki önemli. Ancak seçimler yaklaştıkça, hele ki Başbakanın daha sonraki siyasi planlarını hayata geçirmek için, epeyce yüksek oy oranları hedeflediği göz önüne alındığında, harcamaların seçimlere kadar, beklentinin ötesinde artması da kaçınılmaz olabilir.
Cari açık ve yüklü sıcak paranın ileriye dönük risk oluşturduğunu zaten biliyoruz. Bunun üzerine bütçe, yani mali disiplin riskinin eklenmesi tabloyu daha da bozacaktır. Bu biriken risklere rağmen mevut küresel konjonktürde yüklü sıcak para girişi devam ettiği takdirde seçimlere kadar bu işin yine de sürdürülebileceği görülüyor.
Piyasanın da bu konuda bir endişesinin bulunmadığını açıkca görüyoruz.
Ancak bütçede görülen sapmalar, bundan sonra aşırı büyüklüklere ulaşırsa, işte o zaman piyasaların tedirgin olmaya başlayacağını söyleyebiliriz.
Piyasalar planlarını seçime kadar, iyi gidişat sürecek diye yapıyorlar.
Seçim sonrası ödenecek fatura ise bence giderek büyüyor.