Paylaş
Bu haftaki Hazine ihalesinde 2 yıl vadeli tahvilin faizi küresel kriz dönemindeki oranlara geldi. Son 1 yıl içinde 3 puan birden artan faizler yüzde 11.71’e çıktı.
Referandum öncesi yapılan harcamaların yıl ortasından itibaren kısılması, dolayısıyla bütçe açığındaki bozulmanın onarılması bekleniyordu ama öyle olmadı. Maliye Bakanı Naci Ağbal, ikinci yarıda bütçe disiplini yeniden sağlanacak diyordu ama belli ki hükümetin harcama eğilimi devam ettiği için, bunu başaramadı. Dün bir TV kanalında konuşan Ağbal, bu yıla ilişkin umudunu kesmiş gibi konuşarak, “2018 bütçesi için kamunun kendine çeki düzen vereceğini” söyledi.
Maliye Bakanı aynı programda yılın üçüncü çeyreğinde büyümenin hızlandığını belirtirken, 2017 büyüme rakamlarının revize edileceğini, orta vadeli program kapsamında 2018 ve sonrasında da hedeflerin yükseltileceğinin işaretini verdi.
Durum açık; Türkiye yine imkanlarının üzerinde büyüme tercihinde bulundu; yapısal tedbirler, büyüme kapasitesinin artırılması reformları yerine sıcak para ile büyümeye ağırlık verildi.
Önümüzde, belki öne çekilecek, 2 seçim var. Öne çekilmese bile, yaklaşık 1,5 yıl sonra 2019 Mart’ında mahalli seçim, 6 ay sonra da Başkanlık ve TBMM seçimleri yapılacak. Mevcut siyasi ve dış politika iklimi, seçimlerin zamanında olma ihtimalini azaltıyor. Böyle bir ortamda Bakanın söylediği 2018 bütçesinde kamunun kendine çeki düzen vermesi bir hayli zor görünüyor.
İşin en zor yanlarından biri; en geç önümüzdeki yıl küresel finansta eve dönüş başlayacak, bizim gibi ülkelere sıcak para girişi azalacak. Yani yüksek büyüme için, bütçe açıkları ve faizlerin daha da yükselmesi kaçınılmaz görünüyor. Yönetimin faiz tavrı açıkken, bu durum nasıl tolere edilecek, göreceğiz...
Özetle; piyasa kuralları içinde kalarak, Hazine ve piyasa faizlerinin yükselmesi kaçınılmaz.
ŞÜKRÜ HOCA’YI KAYBETTİK
Uzun yıllar bu sayfalarda köşe yazarı olarak birlikte çalıştığımız Prof. Dr. Şükrü Kızılot’u kaybettik. Maliye camiası ve gazeteciler Şükrü Hoca’sını kaybetti.
Şükrü Hoca’yı köşe yazarı olmadan çok öncesinden tanıyorum. Ankara’da ekonomiyle ilgili aktivitelerde, sosyal ortamlarda kendisini her zaman görmek mümkündü. Her zaman hoş sohbet, saygılı, hoşgörülü, hep gündemle ilgiliydi, vergi düzenlemelerinin de içindeydi. Bırakın gazeteci olmayı, bir Ankaralı olarak sık sık ona rastlayıp sohbet etme imkanınız olurdu.
Köşe yazarı olduktan sonra ise, biz haberci kökenli köşe yazarları kıskandıracak kadar anlaşılır bir dille, gündemi çok yakın takip ederek yazılar yazdı. Hatta işi ileri götürüp; köşesinde yer verdiği fıkralarını bile kulislerde konuşulur kıldı.
Çok kesin söyleyebilirim ki; Şükrü Hoca gazeteciliği çok sevdi. Bu nedenle de meslekten gelmese de, ekonomi gazeteciliğine katkı yapan bir yazar oldu.
3 yıl önceki talihsiz hastalığından sonraydı, geçen yıl Ekonomi Müdürümüz Sefer Levent ile birlikte bürosunda kendisini ziyaret ettik, Ekrem Hoca’dan durumu hakkında bilgi aldık. Masasının başında yeni sandalyesi ile oturdu, bizi dinledi ve sanki konuştuğumuz her şeyi algılıyormuş hissi uyandırdı. Belki bir mucize bekliyorduk ama yine de umutlanmıştık...
Ama olmadı; Şükrü Hoca’yı kaybettik...
Ailesi ve yakınlarının başı sağolsun.
Sadece ailesi değil, Akademi, Maliyeciler, Ankaralılar, gazeteciler, tüm ekonomi camiası ve Türkiye için çok büyük bir kayıp oldu...
Paylaş