Paylaş
Bununla birlikte eleştirilerin daha çok ekonomideki kırılganlıkların bankaları etkilemeye başladığı, yani ileriye dönük makro ekonomide artacak risklerin bankacılığı daha zor durumda bırakacağı noktasında birleştiğini de söylemek gerekiyor. Yani bankacılığa gelen eleştiriler daha çok ileriye dönük uyarı niteliği taşıyor.
Konuyla ilgili yorum aldığım bankacılar da, şimdilik ciddi bir risk olmadığını, bankalara dönük rating indirimi gelmeyeceğini ama ileriye dönük risklerin birikmesine de dikkat etmek gerektiğini söylüyorlar.
Dün Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından açıklanan 2015 yılı bankacılık verileri de sermaye yeterliliği gibi rasyolarda sektörün hâlâ iyi durumda olduğunu ama kârlılığın azaldığını gösteriyor. Aktif büyüklüklerine baktığımızda kârlılık daha da az görünüyor.
Bu arada bankacılar, özellikle tahsili gecikmiş alacakların önümüzdeki döneme ilişkin ciddi bir risk oluşturabileceğini, makro ekonominin böyle bir tehlike barındırdığının altını çizip, bu verilerin gecikmeli geldiğini hatırlatıyorlar.
İşte bu nedenle önümüzdeki döneme ilişkin risk uyarıları da artmaya başladı. Dün bir değerlendirme yapan Standard & Poor’s, Türk bankalarını bu yıl bekleyen iki önemli riskin “finansman ve varlık kalitesi kırılganlıkları” olduğunu söyledi. Yapılan değerlendirmede bankaların fonlama ve aktif kalitesinin kırılgan olduğuna dikkat çekilerek, “Bu iki unsur şu anda bir tehdit oluşturmamasına rağmen, politikalardaki belirsizlik ve yurtdışı ortamdan kaynaklanabilecek ekonomik baskı ve güven erozyonu gerçek sorunların oluşmasına yol açabilir” denildi.
Raporda Türk bankalarının mali durumları ve performanslarının “son yıllarda bozulan” yerel ekonomi ve politika ortamı ile yakından ilintili olduğu ifade edilerek, kredi notu verilen altı Türk bankasının kredi notu görünümünün ülke notuna paralel olarak “negatif” olduğu belirtildi. Negatif görünümün gelecek 12 ayda aktif kalitesinin belirgin ölçüde bozulabileceğine ve toptan yurtdışı fonlamanın oranının artmaya devam edebileceğine işaret ettiğinin altı çizildi.
MERKEZ BANKASI POLİTİKASI
Bloomberg Intelligence analisti Tomasz Noetzel tarafından hazırlanan notta da artan baskıların etkisiyle Türk bankalarının Avrupalı rakiplerine kıyasla düşük seyreden performansının büyüyen sıkıntıların habercisi olduğu belirtildi.
Noetzel, Türk bankacılık sektörünün karlılığının artan fonlama maliyetleri nedeniyle baskı altında kalmaya devam ederken, bir yandan ekonomik büyümedeki yavaşlama, bir yandan dolar karşısında rekor düşük seviyelerde seyreden TL varlık kalitesinin endişeleri artırdığını kaydetti.
Özetle; Türkiye ekonomisini yönetenlerin, siyasi veya ekonomik hata yapma lüksü artık kalmadı. Yanısıra yükü bankaların üstüne yüklemekten bir an önce vazgeçmeleri, aktif kârlılığının artırılması gerekiyor, ki bankalar yurt dışında itibar kaybetmesin, böylece zaten zor durumdaki reel sektörün finansmanında daha fazla sıkıntı olmasın. Her şeyden önce iktidarın bankaları günah keçisi ilan etme alışkanlığını bırakması gerekiyor.
Merkez Bankası yöneticileri hâlâ, “Bu yıl döviz talebinin az olacağını, talep olursa döviz satışı yapacaklarını” söylüyor. Bu rezervle döviz satılamayacağını, bankalara döviz kredisi aldırıp onu kullanmakla artık yol alınamayacağını, faiz kompleksinden vazgeçmedikleri sürece hem faizin hem kurun artacağını göremezlerse; ekonominin de bankacılığın da işi, daha da zorlaşır.
Paylaş