Paylaş
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz konusunda hep tavırlı olduğunu, yüksek faizden tümüyle bankaları sorumlu tuttuğunu biliyoruz. Daha önceki hükümetler döneminde Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’in bu konuda genellikle Erdoğan’ı dengeleme yoluna gittiklerini gözlemlemiştik. Merkez Bankası’nın işine karışılmaması gerektiğini, faizleri piyasaların belirlediğini söyleyerek, piyasa koşulları içinde kalınacağı güvencesi verirlerdi. Ancak mevcut hükümetle bu değişti; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra, Başbakan Binali Yıldırım ve Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli başta olmak üzere neredeyse tüm bakanlar ve AKP yöneticileri faiz konusunda Cumhurbaşkanı’nın tavrını benimsediler. Mehmet Şimşek ise artık konuşmamayı tercih eder oldu.
Merkez Bankası’nın faiz kararları konusunda bu tavır geçerli olurken, son olarak mevduat faizlerinin artışında da aynı tavır içinde olunduğunu gördük. Hazine garantili KGF kredileriyle birlikte artan kaynak ihtiyacı, bankaların mevduat faizlerinde 2 puanın üzerinde artış yaratırken, bakanlar ve tüm AKP yetkilileri, “Bankalar mevduatta yarışmasın, aksi takdirde bu artış kredi faizlerine de yansıyor” dediler. Bununla yetinilmeyip, “Hükümetin elinde mevduat faizlerini frenlemek için çeşitli argümanlar var, bizi kullandırmak zorunda bırakmayın” tonunda açıklamalara geçildi. Başbakan Binali Yıldırım ve Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, bu ay başından beri bu konuyu işliyorlar.
Geçen hafta önce Merkez Bankası yönetimi bankaların fon yöneticilerini tek tek konuşmaya çağırıp, ardından Başbakan Yardımcısı Canikli banka genel müdürleriyle toplantı yapınca, bu sert tavrın nasıl somutlaşacağını beklemeye başladık. Öyle ya, sert çıkışın ardından sonuç alınacak adımlar bekleniyor...
Ancak toplantılardan çıkan sonuç, “karşılıklı görüş alışverişi ve duyarlıkların anlatılması” tonunda oldu. Yani Merkez Bankası da, bakanlar da hiç de sanıldığı gibi bankacılara fırça çekmediler, talimatlar yağdırmadılar, kendi görüşlerini açıklayıp katılanlardan görüş alıyorlarmış havası verdiler.
Merkez Bankası yöneticileri görüştükleri bankacılara, “Korktukları gibi döviz borçlanması karşısında sert kararlar alınacağı beklentisinde olmamaları gerektiğini, hala konu üzerinde çalıştıklarını, piyasayı bozmayacaklarını” söylediler. Mevduat faizlerine müdahale konusunda ise “Biz piyasa koşullarında faizin oluşacağını biliyoruz, öyle bir derdimiz yok” mesajı verdiler. Cuma günkü Canikli’nin banka genel müdürleriyle yaptığı toplantıda da yine tonun çok yumuşak olduğu, Canikli’nin sadece “biz zor dönemi birlikte geçirdik, şimdi mevduat faizlerinin artmasının hem makro ekonomiye hem de bankalara zarar vereceğini” söylediğini öğrendik. Yani; bankacılara mutlaka faizi indirin, yoksa elimizdeki argümanları kullanırız, “zaten çok kâr ediyorsunuz” gibi kamuoyundaki baskın söylem kullanılmamış. Bütün genel müdürlerin tek tek görüşlerini alıp, not tutmaya özen göstermiş.
Sonuç olarak; bankacılar KGF kredileri nedeniyle acil kaynak ihtiyacı olduğunu, tasarrufların yetersizliğini, dışardan döviz swapı karşılığı TL borçlandıklarını ama mevduatla dengelemek zorunda kalındığını hatırlatıp, “Artık kredilerde eskisi kadar canlı seyir yok, süreç normalleştikçe, kaynak ihtiyacı yani mevduat faizleri de normalleşecek”dediklerini öğrendik. Aklın yolu bir de... Halkı kandırmasak iyi olacak..
Paylaş