Paylaş
GEÇEN haftanın en güzel ekonomi haberlerinden biri arkadaşımız Hülya Güler’in Bank Pozitif’in satışı ile ilgili haberdi. Haberin içinde Bank Pozitif Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Akçakayalıoğlu da satış görüşmeleri yaptıklarını teyit edip, kime satılacağı konusunda şimdi açıklama yapamayacağını söylüyordu...
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin Cuma günü Petkim’de bir tesis açarken, konuyu bu habere getirdiğine şahit olduk. Zeybekci, isim vermeden bazı yayın kuruluşlarında “Şu banka da mı gidecek acaba, falanca da mı gidiyor” diye yayın yapıldığını dile getirip, aynen şunları söylemiş:
“Türkiye’nin en büyük yayın kuruluşu. Baktırdım, öyle bir şey de yok. Derdin ne kardeşim? Sıkıntın ne? Türkiye kötü olursa bir şey mi olacak? Türkiye’den giderlerse senin neren iyileşecek onu söyle. Türkiye cari açıkta, dış ticaret dengesinde destanlar yazıyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı Petkim’in de katkısıyla yüzde 80’lere gidiyor. Cari açık diye problem kalmamış kendi önünde kurduğu leğene bakıyor, bu dalgalar bizi yutar diyor. İnşallah seni yutar da biz kurtuluruz.”
Bunun ardından habere bir daha baktım; haber yalın, çok düz bir haber, hiçbir şekilde yutandan, dalgadan filan da söz edilmiyor, yorum da yapılmamış.
Bu açıklamayı duyunca, banka haberleri konusunda çok dertli olduğum için izninizle Hükümetin banka haberlerine bakışı için bir şeyler söyleyeceğim.
Haber düz, kuralları yerine getirilmiş bir haber ama tepkiden anlıyorum ki; haberde olmayan telaş bazısında var. Birincisi; yabancı bankaların Türkiye’den çıkışları tabi ki olumlu bir şey değil ama satıştan söz ediyoruz, yani yabancı ya da yerli, başka birisi gelip bu bankayı satın alacak, değer aynen Türkiye’de kalacak. “HSBC Türkiye’den ayrılıyor” haberine alındıysanız; tüm basında çıktı, çıkması da doğaldı çünkü ana şirket açıklama yaptı, habercilerin suçu ne?
Haber için “Sordum böyle bir şey yok” deniyor, acaba Yönetim kurulu Başkanı’nın üstünde hangi Banka yetkilisine soruldu da, hayır yanıtı alındı?
Haberi yazan muhabirin, bizlerin, Türkiye’nin kötü olmasından bir yararı olmaz. Bu haberleri yazanlar, bazı Bakanlar gibi işadamı değil, maaşlı çalışanlar ve ülke ekonomisi kötü olduğunda, işadamlarının bir şekilde kurtulacağını, zararı kendilerinin göreceğini çok iyi bilirler. Ama onlar gazetecidir; kendi lehlerine de olsa, aleyhlerine de olsa, haber neyse bunu halka bildirmekle yükümlüdürler.
Herkes işini yapsa, mesleğini hakkıyla yapmaya çalışsa ne iyi olacak değil mi?
İKTİDARIN BAKIŞI
Ben özel olarak banka haberlerine bakışımı söyleyeyim...
İktidarın başının sürekli bankaları hatta Merkez Bankası’nı suçladığını, O’nun sözlerini emir gören bazı bakanların da O’na katıldığı ortada. Kendi getirdikleri üst düzey isimlere bile “bunlar da faiz lobisi“ diyecek kadar ileri gittiklerini de.
30 yılı aşkındır bir çok banka haberine, batış- satış haber ve yorumlarında imzam var. Yıllarca yasal kısıt olduğu için, batacağını bildiğimiz bankaları bile açıkça yazamadık. Ama halkın bilgi alma hakkına ve mesleğimize saygımız gereği, isim vermeden de olsa imalarla yazmaya çalıştık. Kaygımız hep, “adamı olan zaten haberi alır, küçük tasarrufçunun da adil bilgi alma hakkı var” oldu.
Ama bazen devletin tepesindekiler bile açıkça bazı bankaları karaladılar...
Bizde patron, genel yayın yönetmeni talimat vermez, haberci haberini yazar, yorumcu da düşündüğünü... Gazete ve gazeteciye değerini veren de, politikacı değil okuyucudur...
Paylaş