AB ile kriz ekonomik istikrarı tehlikeye sokar

HOLLANDA ile yaşanan krizin tırmanması, kısa zamanda sona erdirilmemesi halinde ekonominin büyük zarar göreceği açık. Ekonomide asıl tehlike ise gerginliğin Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin tümüne yayılması.

Haberin Devamı

Hem Türkiye’de hem Hollanda’da gerginliğe ilişkin hamasi sözlerin devam ettiği, politikacıların çatışmayı oya tekabül ettirmeye çalıştıkları ortada. Ancak bu durumun biran önce sona erdirilmesi her iki tarafın da ekonomik olarak menfaatinedir.

Portakal bıçaklayıp, suyunu sıkıp içmek gibi ilkel protestolar ile yetinilirse, imaj sorunu hariç, fazla sorun yok. Hollanda’nın dün Türkiye’ye gidecek vatandaşları için yaptığı çağrının ise başta turizm olmak üzere, Türkiye’nin zaten kırılgan ekonomik dengelerini olumsuz etkilemesi kaçınılmaz olur.

Bu konuda Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin ekonomik ambargonun düşünülmediğini söylemesi, sağduyunun tümüyle kaybolmadığını gösteriyordu. Ancak Hollandalı bazı firmaların ismi verilerek atılan bazı danışman mesajlarını korkarak okudum. Umarım siyasi otorite hamasetin sınırını çizmekte bu kez başarılı olur.

Haberin Devamı

Türkiye’de doğrudan yabancı sermaye yatırımında ilk sıradaki ülkeyi, hem de dış ticaret fazlası verdiğimiz yıllık 6.6 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip bir ortağı, 1 milyon turistin geldiği bir ülkeyi feda etmeyi göze almanın, ülkeye ve ekonomiye büyük kötülük yapmak anlamına geldiği açık.

Bence ekonomik açıdan bu gelişmenin en korkutucu yönü ise AB ile Türkiye arasında krize dönüşme ihtimali. On yıllarca Brüksel’de görev yapan, akademik kariyerini bu alanda yapmış, yani konunun uzmanı yeni TÜSİAD Genel Sekreteri Bahadır Kaleağası’nın yorumunu duyunca korkum arttı. Kaleağası çıktığı TV programında “Avrupa Birliği ile ciddi bir kriz olasılığı var” dedi. Ardından da, çarpıcı bir biçimde Türkiye’nin AB ile kriz halinde kaybedeceklerinin güzel bir özetini yaptı.

Özetle; siyaset de etkilenir ama Türkiye ekonomisinin AB ile ciddi bir krize hiç dayanıklı olmadığını görmemiz gerekiyor. AB için yeni düşünülen sistemde Türkiye’nin üye olma ihtimali artmışken, Gümrük Birliği anlaşmasının yenilenmesiyle karlı çıkacağımız ortada iken AB ile ipleri koparmak, hem de böylesine bir siyasi ve ekonomik ortamda, ayağına kurşun sıkmak demektir.

Gevşemiş olsa da, ilişkilerin sürmesinin ekonomik istikrara verdiği katkıyı, olumlu psikolojik etkiyi kimsenin gözardı etmemesi lazım.

Haberin Devamı

PİYASA GERİLİMİN BİTMESİNİ BEKLİYOR

Piyasaya baktığımızda ise, Hollanda ile krizin, AB ile kriz tehlikesinin fiyatlanmadığını görüyoruz. Piyasanın gerildiği kesin ama belli ki gerilimin daha tırmanmayacağı görüşünde.

Bunda yapılan sağduyulu açıklamaların etkili olduğu ortada. Türkiye-Hollanda İş Konseyi Başkanı Murat Özyeğin ve İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu verdikleri mesajlarda iki tarafa da sağduyu çağrısı yaptılar. Gerginliğin biran önce sona erdirilmesini istediler, iki tarafın da gerilimin tırmanmasından zarar göreceğine belirttiler.

Bu arada NATO ve AB komisyonu da “Türk tarafının söylemlerine dikkat etmesi” vurgusuyla, iki tarafa da itidal tavsiye ederek, bu aşamada olayı tırmandırmak istemediklerini ortaya koydular.

Haberin Devamı

Taraf olmak zorunda kalırsa AB ve NATO’nun kimin yanında duracağı ise açık. Bir kez daha gördük ki; politikacılar oy uğruna diplomatik kuralların teamüllerin dışına çıkmaları herkesin aleyhine. Sonuçta birbirine bağımlı bir dünyada yaşıyoruz ve çıkarların çoğu ortak. Bu gerçeği ilkel duygularını kaşıyarak yokmuş gibi göstermek, politikacıların çok sevdiği deyimle, halkın aşına işine zarar verir. Sanıldığının tersine, milli menfaatlerin de zararınadır.

Yazarın Tüm Yazıları