Paylaş
Elbette hiçbir teknoloji ürünü henüz mükemmel değil. Hatta tablet pazarını hâlâ niş bir pazar olarak görenler bile var. İşin doğrusu, ilk iPad ortaya çıktığında neredeyse herkes aynı şeyi düşünüyordu ama bugün çoğumuz fikrimizi değiştirdik. Mükemmellik şimdilik uzak olsa da, anlaşılan o ki pazarda mükemmelliğe en çok yaklaşan ürünler yine Apple’dan gelen iPad Air ve nihayet Retina ekranıyla karşımıza çıkan yeni iPad mini oluyor.
Apple, yeni iPad’lerin ikisinde de ilk olarak iPhone 5S’te karşımıza çıkan A7 işlemciyi kullanmış. Yeni işlemci her zaman olduğu gibi daha yüksek performans ve pil ömründe az da olsa bir iyileşme vadediyor. Ayrıca yeni iPad’ler de iPhone 5S gibi 64 bit desteğine sahip, yani mobil bilişimin geleceğine ilk adımı atmış durumdalar. Şimdilik ortada pek yoklar ama muhtemelen bir yıl içinde 64 bit işlemciden daha iyi yararlanan üst düzey oyun ve uygulamaları görmeye başlayacağız.
İnce, daha ince...
iPad Air bir önceki nesilden daha güçlü olmasına rağmen isim değişikliğinin sebebi o değil. Pek çok kullanıcının iPad’le ilgili şikâyetlerinden biri, iPad’in ağırlığıydı yüzünden tek elle uzun süreli kullanımın mümkün olmamasıydı. İlk iPad 680 gram ağırlığındaydı ve durum sonraki nesillerde pek değişmedi. İlk olarak çok hafif ve ince MacBook’larda karşılaştığımız Air (hava) isminin iPad’e de eklenmesinin sebebi, yeni iPad Air’in 469 gram ağırlığında olması. Yaklaşık %30’luk bu fark, iPad’i elimizde daha rahat taşıyıp kullanabileceğimiz anlamına geliyor. Ağırlığın yanı sıra ekranın etrafını saran çerçeve de küçültülmüş ve kalınlık %20 düşürülmüş.
iPad mini yola geldi
iPad mini’de nefret ettiğimiz bir şey varsa o da ekranıydı. Ülkemizde epey popüler olan ucuz ve küçük tabletlerle karşılaştığında iPad mini’nin ekranı iyi görünse de gerçek rakipleriyle karşılaştırıldığında bekleneni veremiyordu. Genellikle ağırlığı, boyutu ve taşınabilirliği nedeniyle iPad mini’yi tercih eden kullanıcılar ekran kalitesinden ödün vermek zorunda kalıyordu.
Yeni iPad mini nihayet Apple’ın şahane Retina ekran teknolojisine kavuştu. 2048 x 1536 piksel çözünürlük, inç başına 326 piksel düşecek şekilde sunuluyor. Bu, iPad mini’nin abisinden daha da yüksek bir değer ve normal mesafeden bakıldığında piksellerin neredeyse görünmez olmasını sağlıyor.
Apple, yine iPhone 5S’te bizimle tanıştırdığı parmak izi tanıma teknolojisi Touch ID’yi yeni iPad’lerde kullanmamış. En azından iPad Air’de bu güvenlik önlemini kullanabilmeyi dilerdim ama görünüşe bakılırsa önümüzdeki yılın modellerini beklememiz gerekecek.
Fiyatta da bilgisayarla yarışıyor
Çoğu kişiyi son anda iPad almaktan vazgeçiren etkenin fiyat olduğunu düşünüyorum. Apple’ın tüm ürünleri gibi tabletlerinin de pahalı olduğu bilinen bir gerçek ama tablet piyasasında ne kadar para harcarsanız o kadar iyisini alabileceğiniz çok genel bir kural.
Tablet pazarının çok büyük bir kısmı (yaklaşık %80) tek başına Apple’ın elinde. Ürünler bu kadar pahalı olmasına rağmen böyle bir pazar payına ulaşılmasının en mantıklı açıklaması, bence iPad’lerin piyasadaki en iyi donanım ve yazılım bütünlüğüne sahip olmaları.
Nexus 7 ve Kindle Fire HD gibi özellikle ABD’de çok tutulan Android tableter var ama hâlâ iPad’le boy ölçüşecek düzeye gelebilmiş değiller. “Bu konu tartışmaya açık” derseniz kabul ederim ama Android’de hâlâ iPad kadar tabletler için özel tasarlanmış uygulama bulunmadığını belirtmeliyim. Bence iOS ve Android akıllı telefon alanında sıkı kapışabilir ama tablet söz konusu olduğunda iOS’in üstünlüğü sürüyor.
Android tabletlerin malzeme kalitesi “çok iyi”den market raflarında bile bulabileceğiniz “rezalet”e kadar değişkenlik gösterirken, iPad’lerin kalitesi ise tutarlı bir şekilde daima üst düzeyde. Türkiye’de artık aşina olduğumuz marketlerde tablet satılması durumunun ekonomik düzeyi yüksek ülkelerde yaşanmadığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz, New York’ta bile bu yaklaşımla karşılaşmak olası.
Daha iyi ekran, bellek, kablosuz bağlantı seçenekleri ve iOS 7 uygulamalarıyla bizce hem iPad Air hem de Retina ekranlı iPad mini bizce fiyatını hak ediyor. iPad Air’in en düşük modelinin ABD fiyatı 499 $, iPad mini’ninse 399 $ olarak açıklandı. Tabii ürünler Türkiye’ye geldiğinde her zaman ki bunlardan epey farklı fiyatlarla karşılaşacağız.
Apple, her zaman olduğu gibi, yeni ürünlerin ilk çıkacağı onlarca ülke arasında Türkiye’ye yer vermiyor. Önümüzdeki aylarda İstanbul’da açılacak ilk Apple Store durumu değiştirir mi bilmiyorum ama şimdilik iPad Air ve Retina ekranlı iPad mini’nin Türkiye’ye resmi olarak ne zaman geleceği belli değil, sadece kısa sürede gelmeyeceği belli.
Almalı mı, almamalı mı?
Yeni teknolojilerin, haberlerin ve dedikoduların yılmaz takipçisi olarak sıkça karşılaştığım bir soru var: “Sence alınır mı?”
Yanıtım da genelde aynı oluyor: “İhtiyaçlarına ve bütçene göre değişir.”
Sizin için biraz ayrıntıya gireyim. Tablet almakta kararlıysanız ve “iPad alınır mı?” diye soruyorsanız yanıtım “evet”. “Acaba tablet alsam mı?” diye düşünüyorsanız yanıtım yine “evet”, tabii Apple ürünlerine harcayacak kadar paranız varsa.
Bugüne dek iPad sahipleriyle yaptığım tüm konuşmalar, neredeyse herkesin iPad’inden memnun olduğunu gösteriyor. Maalesef Android tablet sahipleri için henüz aynı şey söyleyemiyorum.
Aslına bakılırsa olay uygulamalarda ve kullanıcı deneyiminde bitiyor. Kocaman bir ekran satmak kolay. Önemli olan, onunla ne yapabileceğiniz. Hem içerik tüketimi hem de üretimi konusunda iOS hâlâ Android alternatiflerine kıyasla daha başarılı uygulamalar sunuyor. Tablete yatırım yapacaksanız yeni bir iPad Air veya iPad mini sizin için doğru tercih olabilir.
iPad Air hakkında bilmeniz gereken 10 şey
1. İsmi yenilendi. Apple’ın nesil değişikliğinde isim değiştirmeme ilkesinden pek hoşlanmıyorum. Adını hafifliğinden alan iPad Air hem akılda kalıcı hem de özgün bir isim.
2. Çerçevesi küçüldü. Ekranın etrafını kaplayan çerçeve çoğumuza göre gereksiz. iPad Air’de ekran boyutu aynı ama çerçeve %43 küçülmüş, dolayısıyla cihazın toplam boyutu da küçülüyor. Onun dışında tasarım tamamen aynı.
3. Zayıfladı. Pil ve işlemci teknolojilerinde gelişmeler bu bileşenlerin küçülmesini sağladı, dolayısıyla iPad Air’in kalınlığı 7,5 mm’ye düştü.
4. A7 işlemci içeriyor. iPhone 5S’te de kullanılan, üstün hızı ve verimli pil tüketimiyle dikkat çeken bu 64 bit işlemci, özellikle oyunlarda performansı artıracak. 64 bit sayesinde, örneğin GarageBand’de eskiden 16 kanal kullanılabilirken artık 32 kanalda müzik üretilebiliyor.
5. M7 hareket işlemcisi var. Yine iPhone 5S’ten gelen bu yardımcı işlemci; jiroskop, GPS gibi donanımsal algılayıcılardan gelen verileri daha doğru ve hızlı şekilde işleyebiliyor. M7; uygulamalara o anda yürüdüğünüzü, koştuğunuzu, oturduğunuzu veya araba sürdüğünüzü söyleyebiliyor. İlginç uygulamalarla karşılaşacağımızdan eminim.
6. Performansı etkileyici. Apple, iPad Air’in hesaplama ve grafik performansının önceki neslin iki katı olduğunu iddia ediyor ki önceki nesil bile gayet etkileyiciydi. Dolayısıyla harika grafiklere sahip ve çok kısa sürede yüklenen yeni oyunları bekleyebiliriz. Air’in işlemci performansı üç yıl önceki ilk iPad’in 8 katı ve grafik performansı 72 katı.
7. Daha iyi Wi-Fi vadediyor. 802.11ac teknolojisi henüz yok ama 802.11n’e MIMO eklenmiş. Daha fazla anten kullanılarak kablosuz performansı artırılmış. Henüz Türkiye’de zaten olmasa da LTE (4G) desteği geliştirilmiş.
8. Touch ID yok. Apple’ın yeni parmak izi tanıma teknolojisine iPad’de yer vermeyişine biraz şaşırdım. Apple’ın bunun sebebini açıklamayacağından ve Touch ID’yi önümüzdeki yıl büyük bir yenilikmiş gibi iPad’e ekleyeceğinden neredeyse eminim.
9. Bazı şeyler fazla değişmemiş. Arkadaki 5 MP iSight kamera ve ön yüzdeki FaceTime kamera aynı. Pil ömrü hâlâ 10 saat. Tek mikrofon yerine artık iki mikrofon var, böylece ses kaydında ve Siri’de performans artıyor. Renk seçenekleri artık gümüş, uzay grisi ve siyah.
10. Eskileri çöpe attırmıyor. İlginç bir şekilde Apple, iPad 2’yi satmaya devam ediyor. Üstelik yaşlanan A5 işlemcisi ve Retina olmayan ekranıyla bence alınmaya değmeyecek bir fiyat istiyor. Bence bundan sonra Retina ekranlı olmayan bir iPad veya iPad mini almak çok anlamlı değil.
Paylaş