Microsoft, 8 Nisan’dan itibaren Messenger servisini kapatıyor ve yerine Skype’ı koyuyor. Önceden 15 Mart denmesine rağmen 8 Nisan’a ertelenen gün geldiğinde Hotmail hesapları artık Messenger’da oturum açamayacak ve kullanıcıların aynı hesapla mesajlaşmak, sesli görüşme yapmak ve dosya göndermek için Skype’ı yüklemeleri gerekecek.
Bu durum internet kullanıcıları arasında açıklandığından beri tartışma konusu oldu. Bir kesim kullanıcı karalar bağladı ve Messenger’ın ardından ağıtlar yakıyor. Bir kısmı ise “ne olacak canım, kaldığım yerden Skype ile devam ederim dünyanın sonu mu” modunda. Kim ne düşünürse düşünsün, Messenger bir dönemin simgelerinden biri. Gidişi bu yüzden biraz sancılı olacak.
Nereden nereye…
Kullanıcıların en çok ilgi gösterdiği etkinlikleri ortaya çıkarmak üzere düzenlenen araştırmalardan çıkan sonuçlar beni hiç şaşırtmıyor: Alışveriş, bankacılık, sosyal ağlar, eğlence ve haberler başı çekiyor. Bu kategorilere giren web siteleri hayatımızla derinlemesine bütünleştiğinden gerçekten de diğer seçeneklere bakmaya gerek duymuyoruz. Açıklamalara göre ortalama bir kullanıcı her gün düzenli olarak beş ila yedi siteye girmekle yetiniyor.
Her gün ortaya çıkan yeni kullanışlı araçlardan ötürü internet ortamında keşfedilmeyi ve ziyaret edilmeyi bekleyen çok sayıda online yenilik bulunmakta. Bunlar arasında videolar ve fotoğraflarla gerçekleştirip hayatınızı geliştirebileceğiniz zekice ipuçları, yaratıcı becerilerinizi ortaya çıkarabilecek servisler ve günlük işlemleri kolaylaştıracak çözümler var.
Beğeneceğinizi düşündüğüm 10 heyecan verici yeni web sitesini şöyle sıraladım.
Guinness Dünya Rekoru kırın / www.guinnessworldrecords.com
Guinness Dünya Rekorları sitesinde yer alan yeni bir özellik sayesinde bir dünya rekorunun elinde tutanlar arasına katılmak için yarışabilirsiniz. Ana sayfanın üst kısmında görülen “Set a Record” düğmesine tıklayın ve becerinize uygun bir kategori seçin. Rekoru kırdıktan sonra bunu ispat edecek bir videonuzu gönderin. Yeni kırılan rekorlar arasında “en hızlı yol alan tuvalet”, “en hızlı taşınabilir motosiklet”, “en kısa sürede kutu içine girebilme” gibi ilginç şeyler var.
Yeni bir dizüstü bilgisayar yeni bir heyecan demektir. Büyük bir hevesle kutusunu açarken, bilgisayarınızın marifetlerine dair aklınızda onlarca soru belirir. Ancak bir süre sonra daha keyifsiz sorularla baş başa kalabilir, bilgisayarı ilk kez açtıktan sonra bir dizi soru işaretiyle cebelleşirsiniz: “Masaüstümdeki tüm bu simgeleri kim döşedi?”, “Bu açılır pencereler ne böyle?” ve “Neden her şey bu kadar yavaş?” diye uzun uzun hayıflanabilirsiniz. Evet, sizin talebiniz dışında yeni dizüstü bilgisayarınıza eklenmiş tüm bu yazılımları kapsayan ve pek de hoşnut kalmayacağınız çöp yazılım (crapware) dünyasına hoş geldiniz!
Birazdan göreceğiniz gibi bu terim oldukça sevimsiz olsa da anlamını gayet iyi taşıyor.
Etrafınız sarıldı!
Twitter’dan en iyi şekilde faydalanmak için taklalar atmanıza gerek yok. Bunun için yapmanız gereken iki şey var: Takip etmek ve filtrelemek. Twibes (www.twibes.com) ve WeFollow (www.wefollow.com) gibi öneri siteleri, takip için iyi birer başlangıç olabilir.
Twibes, kullanıcıların gruplar oluşturmasını sağlayarak mesaj panosuna benzer bir deneyim sunuyor. Farklı kategoriler yoluyla benzer zevklere sahip kullanıcıları bulmak böylece çok daha kolay oluyor.
WeFollow ise kullanıcılar tarafından düzenlenebilen bir dizin. Bu dizine kendinizi ekleyebilir, etiketleri kullanarak ilgi alanlarınızı listeleyebilirsiniz. Bu araç zaman içinde, ilgi alanlarına göre ayrılmış Twitter kullanıcılarının kusursuz listesi hâline gelmiş durumda. Tek olumsuz yanı, en popüler ve en çok takip edilen kullanıcıları ön plana çıkarması. Yani bir anlamda nitelik niceliğe yeğleniyor.
Facebook’ta paylaştığınız her fotoğraf, verdiğiniz her “like”, Twitter’daki her retweet ve sosyal ağlardaki tüm diğer davranışlarınız sizin için çok basit olsa da, birilerinin cebine giren para anlamına geliyor.
Facebook’un 1 milyar dolara satın aldığı fotoğraf paylaşım ağı Instagram’ın birkaç ay önce “kullanıcıların yüklediği fotoğrafları satabileceklerini” açıklaması içerik hakları sorununu gündeme getirmişti. Çığ gibi büyüyen tepkilerden sonra şirket geri adım atsa da, sosyal ağların kullanıcıların ürettiği içerikler üzerinden büyük gelirler elde etmesi kafaları karıştırmaya devam ediyor.
Çektiğiniz tatil fotoğraflarını veya internette karşılaştığınız komik bir videoyu yüklediğiniz sosyal ağ belki de sizden bir para talep etmiyor; fakat bilmeniz gerekir ki tüm bunlar aslında bedava olmuyor. Tüm bu içeriği, hiç para talep etmeden kullanıcılara ulaştırmak için üstüne para ödeyen bu sosyal ağ şirketleri nasıl ayakta kalıyor ve hatta para kazanıyor dersiniz?
Sosyal ağların en büyükleri arasında sayacağımız
Geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir araştırma, Amerika’da boşanma davalarında mahkemelere sunulan delillerin %81'inin sosyal medyadan gelmiş olduğunu ortaya koydu.
Kısa bir süre önce evlenen bir yakın arkadaşımla buluşma organize ederken, arkadaş grubuna eşini dâhil etmek istemediğini hissettim. Açık açık sordum bunu. Beni şaşırtan bir yanıt aldım: “İyi vakit geçirdiğim ve özgür hissettiğim bir arkadaşlık ortamım var. Onu bu ortama sokarsam eskisi gibi rahat hissedemem.”
Pek çok insanın özel ilişkisini arkadaş ortamına dâhil etme konusunda çekinceleri olması bilinen bir gerçek.
Akıllı telefon kullanıcılarının en büyük dertlerinden biri pil ömrünün kısa oluşu. Esasında şimdiki telefonlar geçmiş senelerdeki modellere göre kat kat uzun pil ömrüne sahip. Fakat farklı olan şey, bizlerin kullanım alışkanlığı.
İnterneti ve uygulamaları etkin biçimde kullanıyor ve telefonunuzun devasa ekranını her an ışıl ışıl parıldatıyorsanız buna da razı gelmeniz gerekiyor ne yazık ki. Benzer durum dizüstü bilgisayarlarımız için de geçerli ve çözümleri de birbirine çok yakın.
Size vereceğim tavsiyeler sayesinde akıllı telefonunuzu ve dizüstü bilgisayarınızla güçten tasarruf edebilecek, bir gün boyunca şarj etme ihtiyacı duymadan özgürce dijital dünyada fink atabileceksiniz.
*Kullanım alışkanlığınızı gözden geçirin
Hürriyet Pasaj'daki pek değerli blog komşum Sabanur Kıraç, son yazısında önemli bir itirafta bulundu. Kayda geçsin! Biz erkeklerden beklenen "sevgiliyi izleme" dürtüsünün kadınlarda ne denli güçlü olduğunu onun satırlarında okuduk. Sabanur'un yazısı "Sevgiliyi gözetleme hakkı" başlığını taşıyordu. Sevgilinizin sizi izleyip izlemediğini anlama ve bu izlemeyi etkisiz hale getirme yollarını öğrenin!
Konuyu cinsiyet savaşına getirmek gibi bir niyetim yok elbette. Sadece bu taarruzu bertaraf etmek adına pek sevgili hemcinslerime bazı kritik bilgileri vermek ve dikkatli olmaları konusunda uyarmak boynumun borcu. Evet, Sabanur Kıraç'ın yazısı gösterdi ki, genel kanının tam aksine, kadınlar da eşlerini izleme, nerede ne yaptıklarını didikleme konusunda pek hevesli.
Sabanur'un yazısında çok uç örnekler de var. Sadece nerede olduğunu görmekle kalmayıp, tüm yazışmaları, aramalarını (hatta silinen mesajlarını bile!) görmelerine imkan veren casus uygulamalardan bahsetmiş Sabanur.