Siyasete hükmediyorsa etkin gece hayatında sonsuz yetkin
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Akşam karanlığı Ankara’nın üzerine çökerken, eğlence sektörü renkli neonlarıyla sizlere "Merhaba" der. O andan itibaren de Başkentin iki yüzü gözler önüne serilir. Her cins ve kalitede pavyonlar madalyonun bir yüzünü, gazino, restoran, bar, kafe ve özel kulüplerden oluşan, yani ailece gitmeye olanak tanıyan yerler de madalyonun diğer yüzünü oluşturur. Oteller ve özel ev partileri ise kalitelerine göre eğlence yelpazesindeki yerlerini alırlar.
Bu arada Ankara, hemen hemen her gün birçok davete tanık olur. Bu toplantılarda değişik insanlarla tanışma olanağı, yerli-yabancı dostlar edinme fırsatı vardır. Hele bazı günler yarımşar saat arayla kokteyller düzenlenir sefaretlerde, lüks otellerde ve özel mekanlarda.
Ve tüm bu yerlerin abonesi siyasetçilerimiz, bürokratlarımız vardır. Birinde olmasa diğerinde mutlaka burun buruna gelirsiniz o anlı şanlı zevatla. İsimleri önemli değil, ama bizim politikacılarımız ve bürokratlarımız Başkent gece yaşamında nasıl eğleniyor? Nereleri tercih edip, ne tür eğlence tarzından hoşlanıyor? İşte bu haftaki yazımda bu soruların yanıtını aktarmaya çalışacağım.
POLİTİK GECELER VE UYGULANAN TAKTİKLER
Pavyonları kendilerine eğlence mekanı seçen politikacılarımızın sayısı geçmiş dönemlere göre azalsa da, yine de bir hayli fazladır. Çoğu, tabelasına gece kulübü yazıp, daha kaliteli olduğunu vurgulayan ve insafsız hesap pusulasını ödetmeyi amaçlayan pavyonlara gider. Salondaki en kamufle edilmiş yerler onlara ayrılır. Masanın hesabını ise genellikle beraber geldikleri dostları öder. Her nedense bu dostların büyük kısmı da seçim bölgesinden gelen tüccarlarla devletle bağlantısı olan iş adamlarından oluşur.
Tabii aralarında daveti beklemeden kendi tercih ve zevkini tatmin için gidenlerin sayısı da az değildir.
Hesap pusulasındaki bol sıfırlı rakamları ödemeyi göze alarak gece kulübünde boy gösteren siyasilerimizin geliştirdikleri belli başlı yöntemler vardır. Örneğin, çoğu yabancı uyruklu konsomatrislerin çalıştığı mekanlara giderler. Geceyi geçirdikleri kadınlar yabancı oldukları için, tanınma ve daha sonra başlarına musallat olma riskini azaltırlar. Kendileri her hangi bir dil bilmediği, kadınların ise Türkçe’yi pek sökemediği düşünülecek olursa masada öyle koyu bir sohbet ortamı da oluşmaz. Güzel bir kadından alınan buseler ve makaslar, kulüp kuşu siyasetçilerimize yeter de artar bile.
YTL’DEN UZAK DUR YOKSA YANARSIN!
Gecenin sonunda hesap pusulası ödenirken kredi kartı ve Türk lirası asla kullanılmaz. Zira kredi kartı kullanmak, arkasında kanıt bırakmakla eş değerdedir. Hesapta yazılı olan rakamlar yüksek olduğu için de cebinde tomarla YTL taşımak hem ev halkına, hem de yakın çevresine karşı izah edilemeyecek sakıncalar doğurur. O nedenle de başta Euro olmak üzere, hesapları dövizle öderler.
Gelelim bürokrat ve siyasilerimizin pavyon dışındaki eğlence tarzlarındaki konumlarına. Lüks bir restoranda yemek, geçmişten günümüze uzanan alışkanlıkları arasındadır. Eğer onları kalabalık grup içinde görürseniz bilin ki siyasi bir faaliyetin içindelerdir. Tabii eş, dost yakın çevresiyle gittikleri gecelerden bahsetmiyorum.
MASANIN KONUMU İP UCU VERİR
Bürokrat ve politikacılarımızı erkek erkeğe oturmuş yemek masasında görürseniz genelde ortada önemli bir politik ya da ekonomik iş takibi var demektir. Hele hele fısıldayarak konuşuyorlarsa büyük çapta işler konuşuluyor anlamını çıkarabilirsiniz. Masalarını bir bayan şereflendiriyorsa işin rengi değişiktir. Elbette ki nikahlı eşlerinden, onlarla başbaşa geçen zamanlarından bahsetmiyorum. Bu ya bir kaçamağın görüntüsüdür, ya da iş takibi konusunda uzmanlaşmış ve bitireceği işten yüzde olarak pay alma gayreti içindeki güzel bir hanımın yemek masasında ikna çabasıdır.
Bu tür görüşmeler için genellikle Gölbaşı’ndaki restoranlar ile şehrin dışındaki mekanlar tercih edilir. Hatta Elmadağ, Kızılcıhamam, Abant gibi yerleşim birimlerine kadar gidilebilir. Sonuçta, Abant’a otoban üzerinden araçlarıyla ulaşmak 1,5 saatlerini alacaktır.
KALABALIĞA KARIŞIP KAMUFLE OLURLAR DA...
Restoranlara başbaşa gitmek genelde tercih etmedikleri bir yöntemdir. Kalabalık bir grup içinde hanım arkadaşlarını ağırlamak daha az tehlike yaratır. O nedenle içinde bürokrat veya politikacıların da olduğu kümeleşmiş gruplara rastlarsanız ve masadaki hanımlar size tele kız gibi gelirse, gözlerinizi bu önemli zat üzerinden sakın ola ayırmayın. Zira hanımlardan ayrı konumda oturan zatımız, içkinin de tesiriyle gerek mimikleri, gerekse konuşmalarıyla gecenin ilerleyen saatlerinde renk vermeye başlayacaktır.
Son zamanların gözde mekanları ise bazı bürokrat ve siyasilerimizi mıknatıs gibi kendine çekmeyi başarır. Sosyoekonomik yapısı iyi kişilerin gittiği mekanları daha çok aile fertleri ve yakın dostlarıyla ziyaret ederler. Zira bunun nedeni, eşinin tanıdığı ahbaplarının da orada olma ihtimali ve bazen çocuklarının eğlenmek için o mekanı seçmesidir. Eh, Ankara’daki eğlence mekanları kısıtlı olunca gidilecek yer sayısı da o kadar fazla değildir.
ÖZEL MEKANLARIN ÖZEL DİLBERLERİ
Ancak, bu tür özel mekanların yanı sıra, ailelerin tercih etmediği bazı özel yerler vardır ki, işte burada gördüğünüz bürokrat ve politikacıyı iş üzerinde yakalayabilirsiniz. Hanım müşterileri genelde zengin ve kariyer sahibi erkek avına çıkmış dilberlerden oluşan bu tür barların sahipleri, genelde aranan hanımlarla arayan beyleri biraya getirip cirosunu yükseltmek isteyen yatırımcılardan oluşur. Servis yaptığı içki ve mezelerin hesabını alan garsonlar orada tanışan veya buluşan hanımlarla beyleri gecenin geri kalan kısmı için yalnız bırakırlar. Zamparalığa çıkmış beyler için de sonradan oluşacak masrafların faturası ise birlikte muhabbete girdiği hanım tarafından önüne konacaktır. Bu tür yerlere giden ve bir hanımla dostluk kuran bürokrat ve politikacımız için iki türlü hesap pusulası karşısına çıkar. Ya nakit ödeme yapıp geceyi bitirir, ya da gücünü kullanıp bu hanım için iş bitirir. Üstelik bir gecelik zevk için iş bitirdiği, bar çevresinde yayılmaya görsün, daha sonraki gelişlerinde dilberlerin akınına uğrar.
OTURDUĞU YERE BAK; İKTİDAR MI YOKSA MUHALEFET MENSUBU MU ANLA
Gerek aile fertleriyle, gerekse zamparalık dostlarıyla bar ve gece kulüplerine giden siyasilerimizin muhalefete mi, yoksa iktidara mı mensup olduğunu zorlanmadan öğrenebilirsiniz. Mekanın kuytu köşelerinde mütevazı bir şekilde eğleniyorsa muhalefet, en itibarlı masada oturup, donanımlı bir masaya sahipse ve etrafı kalabalıksa iktidar partisine mensup olduğunu kolayca anlayabilirsiniz. Üstelik bağlı bulundukları kurum içindeki kariyerlerini bile bu kriterlere bakıp tahmin edebilirsiniz.
Son 15 yıldır moda olan bir başka mekan türü de, onlara rahat davranma imkanı sağlar. Gerek kamu, gerekse özel sektöre ait şirketlerin kendi iç bünyesinde oluşturdukları VİP tarzı özel bölümler onlar için bulunmaz bir nimettir. Halka açık olmayan, sadece sahipleri veya üst düzey yöneticilerince kullanıma açık olan bu yerlerde büyük iş bağlantıları kurulduğu gibi, ufak tefek kaçamaklar da yapılır.
VİP KATLARINDA NELER OLUYOR?
Bazı önemli zatlar bu tür şirketlerin hatırlı dostlarıdır ve her türlü imkan önlerine serilir. Genellikle mesai bitim saatinden sonra kullanılan bu mekanlarda, ağzı sıkı güvenlik elemanları ile güvenilir servis elemanı dışında personel de kalmaz. Yaşananların dört duvar arasında kaldığı bu yerler, ev ahalisine karşı da kurtarıcı gibidir. Eşi veya çocukları telefonla arayan zatımız bulunduğu yerin ismini, hatta telefonunu verip iş görüşmesinde olduğunu söylerken, gece yarılarına kadar yoğun çalışan aile reisi portresi çizebilir.
Allah’tan bir çok bürokrat ve politikacımız için aile kavramı daha ağır basıyor da içlerinde eğlence ve kadın düşkünleri azınlıkta kalıyor. Ya da saman altından su yürütenler kaçamaklarında başarılı oluyor ki, biz onları azınlıkta zannediyoruz.
Kaçamağı eline yüzüne bulaştırdı
Geçmiş dönemlerde bakanlık koltuğunda oturan bir zat, hanım arkadaşıyla gittiği tavernada eğlenirken kapıdan içeriye gazeteciler girer. Telaşa kapılan bakan hemen yerinden kalkıp, müessese yetkilerine talimatlar yağdırmaya başlar ve foto-muhabirlerinin dışarıya çıkarılmasını ister. Görevli personel bu isteğe uyar ve salon içindeki gerekli tertibatı alır.
Ancak, paparazziler inatçı ve birbirlerine haber verdikleri için sayıları artık daha fazladır. Tüm çıkışları kontrol altında tutup bakan beyin çıkmasını beklerler.
İçeride durumun kötüye gittiğini gören bakan, ani bir kararla hanım arkadaşını mutfak kısmından kaçırmayı düşünür ve komşu apartman ile tavernanın arasındaki 2 metrelik bahçe duvarına merdiven dayatır. Hanım arkadaşı merdivenin son basamağına adımını attığı anda ise flaşlar patlamaya başlar.
Uyanık paparazziler, kaçma ihtimaline karşın arka tarafta da tertibatını çoktan almıştır. Sonuçta çaresiz içeriye dönülür ve bu kez yarma harekatı denenir. Tavernanın depo kapısının önüne çekilen özel araca karga tulumba binen bakan ve hanım arkadaşı şoföre gaza basmasını söyler. Kendileri arka koltuğa tam siper yatmış vaziyette araç hızla anayola çıkar, ama daha beter bir durum kendilerini bekler.
Trafik akışının yoğun olduğu caddeye aracın hızla girmesi, zincirleme kazaya neden olur ve biri taksi olmak üzere üç otomobile çarpan araçları yolun ortasında sıkışıp kalır. Eh, paparazzilerin kaçarken ve kaza anı çektiği resimleri siz düşünün. O zamanın Hafta Sonu Gazetesi’nde manşetten verilen bu görüntüler bakan beyin politik yaşamının sonunu hazırlar. Bu bakan kim diye soracak olursanız. Şu kadarını söyleyeyim, şimdi o hanımla mutlu bir evliliği var.
Tebdili kıyafet gitti sakalı kaptırdı
1984 yılı... 17. dönem İstanbul Halkçı Parti milletvekilimiz çevresinde de eğlenceye çok düşkün olarak tanınıyor. Gazetecileri seviyor ve bu meslek grubundan dostları da bir hayli fazla. O yıllar Monamour Ankara’nın en renkli gece kulüplerinden biri. Kulübe yabancı revülerin biri geliyor, biri gidiyor. Milletvekilimiz ise revü kızlarına bayılıyor. Her akşam onları izlese yine doymuyor.
O günlerde milletvekilimiz gündemde, dolayısıyla gazete manşetlerinden de inmiyor. Ama canı da gece kulübüne gitmek istiyor. Arkadaşına, "Gitsem beni tanıyacaklar" diye dert yanıyor. Devlet tiyatrolarındaki makyöz arkadaşı, "Üzülme sana öyle bir makyaj yaparım ki, annen bile tanıyamaz" diyor.
Milletvekilimize makyaj yapıyor ve sakal takıyor. aynaya baktığında kendini tanıyamamanın verdiği sevinçle ellerini ovuşturup "Oldu bitti bu iş" diyor.
Gece, içi rahat bir şekilde kulüpteki masasına oturup viskisini yudumlayarak revü kızlarını izlemeye koyuluyor. Keyiften dört köşe olduğu sırada sarışın bir konsomatristi masasına "Buyur" ediyor. Muhabbet koyulaşıyor, sarışın kadın ile milletvekilimiz sarmaş dolaş bir konuma bürünüyor. İçkilerin biri gelip diğeri giderken, sarışın dilber milletvekilimizin yanaklarını mıncıklamaya başlıyor. İşte ne oluyorsa o anda oluyor. Takma sakalı bir anda konsomatrisin elinde kalıyor. Annesinin bile tanıyamayacağından emin milletvekilimizi sarışın kadın tanıyor.
"Aaaa sen gazetelerde çıkan milletvekili değil misin?"
Pavyonda içince soluğu şehirlerarası yolda aldı
Kızılay Semti’ndeki bir pavyona abone olan siyasetçimiz en muteber müşteriler arasındaydı. Her gece en az iki bayanı masasına alan ve onları ihya etmesini bilen zatımız, gece aleminden tanıdığı konsomatrisleri gündüz makamında ağırlamaktan çekinmezdi. Tabii, "Düzgün giyinip, aklı başında davranarak gelin" uyarısını eksik etmeden.
Bir gece, seçim bölgesinden, şehirler arası yolu aşarak doğruca pavyona giden politikacımız içkiyi fazla kaçırmış olacak ki, sabahın 04:00’üne kadar eğlencesini sürdürmüş. Çıkışta aracına atlayan ve ortadan kaybolan beyefendiyi ertesi gün başta eşi ve çocukları olmak üzere çalışma arkadaşları aramaya başlamış. Hatta onun katılması şart olan bir toplantı bile iptal edilmiş. Sonuçta ertesi gün saat 17:00 sıralarında bizim politikacının telefonu gelmiş.
"Ben filanca şehre geldim, ama neden burada olduğumu bilmiyorum"
İşin aslı ise 2 gün sonra anlaşılmış. Sarhoş kafayla eve gidiyorum diye Ankara’daki değil, seçim bölgesindeki evine giden politikacı, ertesi gün sızıp kaldığı aracın içinde akşama doğru uyanmış. Bu arada 250 kilometre yol gittiğini ise aracını park ettiği benzinliğin görevlilerinden öğrenmiş. O gün bu gündür de kadınlara değil, ama aşırı alkole tövbe etmiş durumda.