Çankaya Köşkü’nde Cumhuriyet Bayramı için verilen resepsiyonda, siyaset, iş, spor, sanat ve medya dünyasından çok sayıda davetli hazır bulundu. Katılanlar arasında 33 türbanlı bayan ve ilk kez Köşk protokolünde yerini alan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün, frak vari kıyafeti dikkat çekti.
Benim dikkatim ise koyu renk elbisenin mecbur olduğu davetteki erkek misafirlerin kıyafetlerindeydi. Açık renk kıyafetlerin seçilmesi bir kenara, renk uyumsuzluğu en göze çarpan unsurdu. Bıyık, özellikle de badem bıyık bir tercih olabilirdi, ama siyah pantalonun altına kahverengi ayakkabı ya da gri ve lacivert çorap tam bir zevksizlik örneğiydi. İşte bu görüntülerden yola çıkarak birazdan aktaracağım konuya değinmek istedim.
Son yıllarda, "Metroseksüellik" bir yaşam tarzı olarak, Türk erkeğinin gündemine girdi ve çıkacak gibi de görünmüyor. Türk Dil Kurumu, "metroseksüel" sözcüğünün yerine "bakımlı erkek" tanımlamasının kullanılmasını tavsiye ederken, bu kavramın Fransızca kökenli olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla da insanların aklında başka çağrışımlar yaptığını vurguluyor ve yanlış anlaşılmayı ortadan kaldıracak, "bakımlı erkek" deyiminin daha kullanışlı olduğunu savunuyor.
Peki metroseksüellik nedir? Bu kelime, cilt bakımı, manikür yaptıran, kıyafetlerini özenle seçen, saç bakımı için birkaç çeşit ürün kullanan erkeklerin yaşam tarzını ifade ediyor. Kelime, kentli anlamına gelen "metropoliten" kelimesinden türetiliyor ve bakımlı olmayı seçen erkekler için tercih ediliyor. Hollywood’un ünlüleri George Clooney, Brad Pitt, Tom Cruise, Ben Affleck. Justin Timberlake gibi isimlerin yanı sıra İngiliz Futbolcu David Beckham için bakımlı erkek tanımı yapılıyor. Politikacılar arasında ise ABD’nin eski Başkanı Bill Clinton, metroseksüel erkeklerin politikadaki temsilcisi olarak niteleniyor.
Türkiye, bakımlı erkek tanımlamasıyla yeni bir kentli, modern, şık erkek tipiyle tanışıyor ve bu tanışma kendisine şaşırtıcı bir biçimde siyasi hayatta da karşılık buluyor. Hal böyle olunca da, tüm gözler AKP’ye çevriliyor.
AKP’lİLERİN DEĞİŞEN YÜZÜ
Adalet ve Kalkınma Partisi, 22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri’nde aldığı oy oranını yüzde 47’ler seviyesine yükselterek konumunu daha da güçlendirdi. AKP’nin bu ikinci seçim başarısı kendisiyle ilgili "merkez partisi" tanımlamasını da tam sağlamlaştıran bir sonuçtu.
AKP’ye yönelik "Merkez partisi olmayı büyük ölçüde başardı" değerlendirmesi, partiyi yalnızca siyasi olarak tanımlamıyor; aynı zamanda bünyesinde farklı yaşam alışkanlıklarını sürdüren geniş bir milletvekili, danışman, üye, yönetici profilini barındırdığı gerçeğine gönderme yapıyor. Türkiye, parti ideolojisi olarak belirlenen "Muhafazakar Demokratlık" kavramı şemsiyesi altında, farklı siyasal ve kültürel tercihleri bulunan ve bu tercihlerini gündelik hayatlarına da yansıtan AKP’lilerle tanışıyor. Bu evrimleşmenin görsel yansıması kendisini en belirgin şekilde partinin meclis grubunda gösteriyor.
SONU SEKSÜEL YA!
Gerek Refah, gerekse Fazilet Partili milletvekillerinin büyük bir çoğunluğunun ortak özelliği, Türkiye’nin muhafazakar dokusunu yansıtmasıydı. Bu yansıtışın göze hitap eden yanı, özellikle kendisini giyim tarzında, sakallı ya da her an sakal bırakmaya hazır suratlarla kendini gösteriyordu. Oysa, liberal görüşlü isimlerin AKP içerisinde yer almasıyla birlikte, Milli Görüş geleneğinden gelen milletvekillerinin muhafazakarlıkları da değişme uğramaya başladı.
İsmi bende saklı bir Ak Partili milletvekili, kendileri ve partileri için taşıdığı anlamı temkinli bir davranışla şöyle anlatıyor. "Sonunda ’seksüel’ olan her kavramın ağırlıklı olarak muhafazakar ve köy kökenli olan Anadolu insanı tarafından hoş karşılanmadığını düşünüyorum. Örneğin Heteroseksüel de kötü bir şey değildir, ama sonunda "seksüel" olduğu için Anadolu insanı tarafından hoş karşılanmaz. Aslında bu kavram etrafındaki bütün tasarrufların kötü, günah ve sakıncalı olduğu düşünülür. Oysaki uygarlık dünyası, bu kavram ile ilgili eğitimin bile çok gerekli ve kaçınılmaz olduğunu bize dikte ediyor. Ben metroseksüel kavramını, seksüel bir ilişkinin içinde değerlendirmek yerine, o kavramı dönüştürüp Türkçeleştiriyorum. Metroseksüel erkek yerine özenli ya da bakımlı erkek sözünün kullanılmasını tercih ediyorum".
Bir başka AKP’li milletvekili ise bakımlı ve özenli olmak çağımızın gereği derken fikrini; "Bugün saç tıraşı ve diş bakımı da bunun bir parçasıdır. Bakımlı ve özenli erkek olmak birkaç milyarlık bir takım elbiseyi üzerine geçirmek değildir" şeklinde özetliyor.
AKP’lİLERİN BAKIM ÜSSÜ
Kavaklıdere semtinde bulunan bir erkek kuaför salonu AKP’lilerin bakım merkezlerinin ana üssü olarak karşımıza çıkıyor. Bu kuaförün tecrübeli berberleri, kabinenin büyük bir çoğunluğu ile yaklaşık 70 kadar AKP milletvekilinin saç kesimlerinin yanı sıra, el ve ayak bakımları için de kendilerini tercih ettiklerini belirtiyor.
"Milletvekillerimizin el ve ayak bakımlarını yaptığımız sırada, "Bizi "Metroseksüel yaptınız" diye espriler yapılıyor. Önce yapılanları yadırgıyorlar, yapılmasını istemiyorlardı. Ancak zamanla arkadaşlarının da etkisiyle, özellikle el ve ayak bakımlarını yaptırmaya başladılar. Artık, bakımlı ve kendilerine özen gösteren bir milletvekili olmanın gereğini anladılar. Ayda bir kez düzenli olarak, salonumuza gelerek, el, ayak ve yüz bakımlarını yaptırıyorlar. İlk zamanlardaki tutuklukları da kalmadı."
Diğer bir kuaför ise gün geçtikçe, el, ayak ve cilt bakımına özen gösteren milletvekili sayısının arttığını, arkadaşlarının tavsiyesiyle salona gelenlerin hizmetlerinden memnun kaldığını vurguluyor. Usta kuaför, sadece saç tıraşı için gelen milletvekillerinin, tavsiyeleri sonucu manikür ve pedikür yaptırdıklarını, cilt bakımından geçtiklerini ve bunun onlarda bir alışkanlığa dönüştüğünü açıklıyor. AKP’lilerin bir başka önemli özelliliğinin de, salonlarına gelen milletvekillerinin yüzde 40’ının saçlarını boyatması olduğunu belirtiyor. Boyamada, beyaz saçlı AKP’liler için gri renk tonlar kullanılıyor.
Bu arada her iki kuaför de işe manikürle başlandığını, pedikürle devam edildiğini, parafin adlı maddeyle el ve ayak maskesi yapıldığını, saç kesimi, burun kıllarının alınması ve cilt bakımının ardından kaş dizaynı gerçekleştirilerek, AKP’lilerin bakımlarının tamamlandığını söylüyor.
İŞTE PARTİNİN BAKIMLILARI
AKP meclis grubunda ve kabine de Türk Dil Kurumu’nun metroseksüel kavramına getirdiği "Bakımlı erkek" tanımına uyan bir çok isim bulunuyor. Kimi kıyafet tutkusuyla, kimi de vücuduna gösterdiği bakım ve ihtimamla dikkatleri üzerinde topluyor. Bu isimler arasında Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan ile Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen öne çıkıyor. Çağlayan, özellikle modayı yakından takip eden, giyimine özen gösteren bir bakan olarak biliniyor. Tüzmen ise yalnızca giyimi ve bakımına gösterdiği özenden kaynaklı olarak değil, özellikle dalış sporundaki öncülüğüyle de kentli, bakımlı ve modern bir profil çiziyor. Tekstilci bir aileden gelen Dışişleri Bakanı Ali Babacan da, Çağlayan ve Tüzmen’den geri kalmıyor. Babacan, kabinenin önde gelen şıkları arasında gösteriliyor.
Başbakan Erdoğan’ın yakınındaki en önemli isimlerden biri olan AKP Adana Milletvekili Ömer Çelik de partide bakımına özen gösteren isimlerin başında geliyor. Çelik, özellikle, müzik ve kıyafet tercihleri açısından da ön plana çıkıyor.
Uzun yıllar, ABD’de yaşamını sürdüren İstanbul Milletvekili Egemen Bağış, yalnızca Erdoğan’ın tercümanı olarak değil, giyim tarzıyla da Başbakan’ın özellikle dış gezilerde en yakınındaki isim olmayı layıkıyla yerine getiriyor. Bu isimlerin yanı sıra, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Adana Milletvekili Dengir Mir Fırat, Ağrı Milletvekili Cemal Kaya, Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün, Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam da AKP’nin bakımlı erkeleri arasında sayılıyor.
Bakalım hedefi onikiden kim vuracak
PEK çok sporcumuz, dünyanın bildiği spor dallarında ülkemizi başarıyla temsil ediyor. Keza, spor adamlarımızla yönetim katlarında da söz sahibiyiz. Örneğin dünya futbolunda söz sahibi olan isimler arasında bir de Türk, UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik var.
Peki, dünya spor camiasında, yönetici olarak tek temsilcimiz Şenes Erzik mi? Elbette ki hayır. Zira, en az onun kadar etkili, hatta daha önemli bir konumda bulunan başka bir Türk var; Dünya Okçuluk Federasyonu’nun (FITA)Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener.
Evet, Türklerin ata sporu olan okçuluğun, dünya çapındaki lideri de yine bir Türk. Hacettepe Hastaneleri Genel Koordinatörü Prof. Dr. Uğur Erdener, bu göreve 2005 yılında seçildi. Tabii bu öyle havadan gelen bir başkanlık değildi. Erdener, deyim yerindeyse hayatını okçuluk sporuna adamış bir bilim adamı. 20 yıl Türkiye Okçuluk Federasyonu Başkanlığı, 5 yıl da Avrupa Başkanlığı görevini yürüttü. Bu görevleri sırasında öyle önemli başarılar gösterdi ki, seçimlerde 96 üyenin 80’inden oy aldı. Erdener, 2009 yılındaki seçimlere kadar bu unvanı taşıyacak.
Ve dünya çapında bir organizasyonun başındaki Uğur Erdener, bu günlerde bambaşka bir arenada süren yarışın içinde. Yaklaşık 8 yıldır Hacettepe Üniversitesi’nin Rektörlüğünü üstlenen Prof. Dr. Tunçalp Özgen’in görev süresi dolup, ayrılacak olması nedeniyle boşalacak makama talip. Tabii onunla beraber aynı üniversiteden 9 kişi daha. Anlayacağınız yakın bir gelecekte Hacettepe’de seçim var.
Okçuluk alanındaki başarısını hastanesinin gelişiminde de gösteren Erdener, üniversitenin geleceğine talip. Referansı ise başında bulunduğu Hacettepe Hastaneleri’ndeki değişim. Bir zamanlar herkesin yaka silktiği hastaneyi, çağa uygun bir görünüme sokup, dünyanın sayılı hastaneleri arasına sokmak her baba yiğidin harcı değil.